1943 yılında Konya'da doğdu. İlk orta ve lise tahsilini Konya'da tamamladı. Ankara İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. 1963-1966 yılları arasında Ankara Müftülüğü'nde bağlı olarak imam-hatiplik yaptı.
1966 yılı sonunda Kütahya Müftü Yardımcılığına tayin edildi. Bu görevine 3 ay devam etti. Nisan 1967 tarihinde doktora yapmak üzere Fransa'ya gitti.
1969-1970 ders yılında Tunus'ta Burgiba Enstitüsü ve İlahiyat Fakültesi'nde Arapça derslerine devam etti. Haziran 1973 tarihinde Paris-Sorbonne III üniversitesinde hazırladığı Ahmed er-Rifai, Hayatı, Eserleri ve Tarikatı (Ahmed al-Rifa'i, Sa Vie, Son Oeuvre et Sa Tariqa) konulu doktora tezini tamamlayarak yurda döndü.
Kasım 1973 tarihinde İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'ne Tasavvuf Tarihi ve İslami Türk Edebiyatı öğretmeni olarak tayin edildi. 1982 yılında Yüksek İslam Enstitüsü, Marmara üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne dönüştürülünce Tasavvuf Tarihi Bilim Dalı öğretim üyesi oldu.
İtalya, İspanya ve Kazakistan'da Milletlerarası sempozyumlara katıldı. Kubbealtı Akademi Mecmuası'nda çeşitli tebliğ, makale ve tercümeleri yayınlandı.
1981 yılında Türkiye Milli Kültür Vakfı tarafından açılan "Hicret" konulu şiir yarışmasında "Hicret" başlıklı şiirle birincilik armağanı, 1991 yılında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından açılan "Münâcât" konulu şiir yarışmasında Mansiyon kazandı.
Arûz ve hece vezni ile yazdığı şiirler Kubbelatı Akademi Mecmuası ve Türk Edebiyatı Dergi'sinde yayınlandı. Bu şiirlerden bazıları Kâr-ı Nâtık, şarkı ve ilâhi formlarında bestelendi.
1987 yılında doçent ve 1993 yılında profesör oldu. Evli ve 4 çocuk babasıdır. Fransızca bilmektedir.
2006 yılı sonuna kadar Tasavvuf Anabilim Dalı Başkanlığını yürüttü.1 Ocak 2010 tarihinde yaş haddinden emekli oldu.
ESERLERİ:
Dr.Necla Pekolcay, Dr. Selçuk Eraydın, Dr. Mustafa Uzun ve Dr. Hüsrev Subaşı ile birlikte İslami Türk Edebiyatı isimli ders kitabını yayına hazırladı.
1987-1992 yılları arasında Dr. Selçuk Eraydın ile birlikte, Ahmet Avni Konuk'un Füsûsu'l Hikem Tercüme ve Şerhi'ni 4 cilt halinde yayına hazırladı.
Yine Ahmet Avni Konuk'un Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi'ni 1992 yılında yayına hazırladı.
Kuşeyri ise “yakınlık” konusunda şöyle demektedir:
“Kulun Allâh'a yakınlığı, evvelâ O'na iman etmek, O'nu tasdik etmek, le; sonra ihsânına ve tahkikine yakın olmakla olur. Hak Sübhânehü ve Teâlâ'nın kuluna yakınlığı ise bu dünyâda özel sürette ona ilim ve irfan vermesi, âhirette ise kendisine müşâhede ve temâşâ imkânını ihsan eylemesi ve bu meyanda çeşitli lütuf ve ikramda bulunması süretiyle olur. Kul halktan uzaklaşmadıkça Hakk'a yakın olamaz. Madde ve görünüşler âlemine âit olan hükümler değil, kalplere mahsus sıfatlarda durum budur. Hak Sübhânehü ve Teâlâ ilmi ve kudreti ile her şeye ve herkese; lutfu ve yardımı ile, sâdece müminlere yakındır; Allah “üns” hâli ile husüsi olarak evliyâya yakındır.”9
Modern dünyânın göze çarpan vasıflarından biri de “individualisme”dir (ferdiyetçilik). Ferdiyetçilik demek, fertten üstün her nevi prensibin ret ve inkâr edilmesi, böylece de medeniyetin her sâhada sâdece beşerî unsurlara ircâ edilmesi demektir. Rönesans devrinde “hümanizm” adıyla ifâde edilen şey
de bu idi.
- "Mistisizmi karakterize eden iki şey vardır: pasiflik ve metot yokluğu. Mistisizm pasif, tasavvuf aktiftir. Mistisizmde kişi kendine gelen şeyi (keşf ve ilham) sadece kabul etmek durumundadır. Herhangi bir çalışmaya veya gayrete ihtiyaç yoktur. Kişinin mistik olması için istidat yeterlidir. Tasavvufi tarikte ise her şeyin tahkik ve tahakkuku için teşebbüs ve gayret şarttır. İstidat tek başına yeterli değildir. Bu ferdin kendi imkânlarını aşmak hududuna kadar ulaşır.
Mistisizmdeki metot yoksunluğu da onu tasavvuftan ayırır. Kişi için asıl tehlike de buradadır Guénon’a göre. İnsanın bu tesirler arasında bir tefrik yapabileceği doktriner bir hazırlığı ve bilgisi yoktur..."
gözlerim gaflete düşmüş sana bakmışsa yine
bilirim, hangi füsunkâr bakışından düşecek
hasretin sineye yangın gibi, derman yerine.
söylemezsin.. gece gündüz dilin olmuş konuşur
nice dünyâlara bîgâne güzel, isteme dur !
şu canımdır yine kurban sana, kurban yerine
sevdiğim bir pula satmış gibidir dünyâyı
keşke herşey gibi terketse şu istiğnayı
güzelim başka oyun oynasa hicran yerine
Tasavvuf Seni Çağırıyor' un elinizdeki ikinci baskısına çalışmayı tamamlayacağı düşünülen 5 yeni mülâkat eklenmiştir. Mülâkatlardan ilki tasavvuf çalışmalarının akademik çevrelerde önemli isimlerinden Prof Dr.
Hüseyin Azmî Dede
Kuşlar bile kaderle uçar. Her şey kaderledir. Kader, takdirin kendisidir. Kitapların da kaderi vardır. Takdirin dışına çıkacak ne var ki, kitaplar çıkabilsin.
9 yaşında postnişîn oldu, 65 yıl irşâd etti
Safi Arpaguş Mevlevîlik çalışmaları halkasına bir yenisini ekledi: Gelibolu’dan Kahire’ye