Öne Çıkan N. Hilal Kızılkaya kitaplarını, öne çıkan N. Hilal Kızılkaya sözleri ve alıntılarını, öne çıkan N. Hilal Kızılkaya yazarlarını, öne çıkan N. Hilal Kızılkaya yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazen yeri gelir, onca kitap arasında okuyacak bir şey bulamazsınız. Bir iki paragraf okuyup bırakırsınız. Öyle bir anda, kütüphanemin en arkasına öylece attığım bu küçük el kitabı dün gece bana hazineler sundu.
Bir hastamın hediyesiydi, hani her adımında ağzından dualar dökülen pamuk teyzelerden. Neden bilmem, okuyamadım o zaman. Diğer dua
“Ey Allah’ ım (c.c), İslâm'ı güçlü kil!
Bize, fedakârlık ve kahramanlık ruhu İçinde, birlik ve beraberlik nasip eyle.
Dünya Müslümanlarına ümmet olmayı nasip eyle!”
(Nazru’l-İslam)
Allah sevgisi her şeyin başı ve bütün sevgilerin de en saf, en duru
kaynağıdır. Hep O'ndan akar gelir, akıp gelecekse sinelerimize şefkat ve
muhabbet. O'nunla olan alâkamız sayesinde güçlenip pekişecektir her
türlü insanî münasebet. Allah sevgisi bizim dinimiz-imanımız, odur cesetlerde canımız. Varlığın özü, esası O'nun sevgisidir; neticesi de Cennet şeklinde o ilâhî muhabbetin bir açılımı. O sevgiye bağlı yaratmıştır yarattığı her şeyi. Muhabbetin tecelli alanı ruhtur.
Her şeye karşı duyduğumuz ve duyacağımız sevgi ve alâkayı tamamen O'na bağlayıp aşk u muhabbeti gerçek değerine ulaştırabildiğimiz
takdirde, hem değişik dağınıklıklara düşmekten kurtulacak hem de dış
yüzleri itibarıyla sevilip alâka duyulan şeylerden ötürü şirke düşmemiş
olacağız. Bütün varlığa karşı muhabbet ve münasebetlerimizde doğru
yolda yürüyenler gibi kalacağız. O'nu sevdiğimizi dillendirmeli; mazhariyetlerimizin şükrünü eda etmeliyiz ve her hâlimizle O'na karşı alâka, irtibat ve münasebetlerimizi seslendirmeliyiz.
"Allah" kelimesi bir özel addır ve yalnızca kâinatın yaratıcısı, bütün her
şeyin mutlak sahibi, mutlak güç ve irade sahibi, eşi ve benzeri olmayan yüce Rabbimize mahsustur. Tüm isim ve sıfatları kendinde toplayan yüce Allah'ın zatının, başka hiçbir varlığa verilemeyen ismidir. Bazen "Allah" adının karşılığı olarak Tanrı kelimesi kullanılmaktadır. Oysa "Tanrı" kelimesi "ilah" kelimesinin karşılığıdır. İlah ise kendisine tapılan, kendisi için ibadet edilen, kulluk edilen varlık anlamındadır. Evet Yüce Allah, aynı zamanda tüm yarattıklarının ilahıdır. Ama Tanrı kelimesi Allah kelimesinin ifade ettiği anlamı tümüyle karşılamaz. Bu kelime sadece onun ilahlık özelliğini ifade eder.
"La ilahe illa'llah: Allah'tan başka ilah (tanrı) yoktur" derken de Yüce Allah'ın tek ilah olduğunu vurguluyoruz. Ama dikkat edilirse burada "Allah'tan başka ilah yoktur" derken hem "Allah" adını hem de "ilah" adını kullanıyor, Allah'ın eşsiz bir ilah olduğunu vurguluyoruz. Çünkü Allah belli sıfatlara sahip mutlak ve tek yaratıcının özel adıdır. İşte bu özel adla kastettiğimiz yüce Rabbimiz bizim tek ilahımızdır ve O'ndan başka da ilah yoktur.
Çobanın biri kendi kendine, Rabbine hamd ü senalar etmektedir: "Ey
Rabbim," der, "Nerdeysen bir iste, sana koyunlarımın en güzel sütlerinden vereyim, yastığımı sana vereyim de yatasın... vs. vs."
Böyle sözler sarf ederken, Hz. Musa onu duyar, kızar: "Bu yaptığın ne kadar yanlış!" der. "Hiç Allah böyle senin söylediğin gibi, bir insan gibi olur mu? Allah hepsinden uzaktır. Sakın böyle şeyler söyleme, sus!" diye çobanı azarlar. Çoban birden alt-üst olur, çok pişman olur. Allah'ı anmayı bırakır ve hızla oradan kaçar. Ama Allahu Teâlâ hemen Hz. Musa'yı uyarır: "Sen ne yaptın!" der, "Kulumun kalbi benim sevgimle dolu idi, kendi elinden geldiğince beni anmakta idi. Sen onu neden azarladın! Belki diliyle âdâba en uygun şekilde beni anmasını bilmiyordu, ama hâliyle beni tesbih ediyor, bana şükrediyordu."
Hz. Musa bu ikazın ardından yaptığına pişman olur, çobanın peşinden koşar, "Sen istediğin gibi Allah'ı anmaya devam et" der. Ama çoban
da zaten artık eski hâlinden tevbe etmiştir.
(Mesnevi'den)