Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nadir Devlet

Nadir Devletİsmail Gaspıralı yazarı
Yazar
Derleyen
8.0/10
13 Kişi
54
Okunma
6
Beğeni
969
Görüntülenme

Nadir Devlet Gönderileri

Nadir Devlet kitaplarını, Nadir Devlet sözleri ve alıntılarını, Nadir Devlet yazarlarını, Nadir Devlet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gaspıralı başta Türkçülüğün siyasi ve kültürel ideolojisini destekliyordu. Ancak l. Dünya Savaşı'nın arifesinde Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya yakınlaşınca Osmanlı ülkesinde Rus aleyhtarlığı güç kazanmıştı ve Türkçüler de esir Türk illerini kurtararak büyük bir Türk İmparatorluğu kurma hayallerine kapılınca Gaspıralı bu gelişmeyi desteklemedi. O, Türkiye'deki Almanya tesirini Avrupa emperyalizminin başka bir örneği olarak kabul ediyordu ve geçmişte olduğu gibi şimdi de bundan Türklerle Ruslar zararlı çıkacaklar diye inanıyordu.¹⁹⁵
Sayfa 184 - Unutturulan Türkçü, İslamcı, Modernist. Başlık Yayın Grubu, Birinci Baskı Ocak 2011, [ISBN: 978-605-4033-16-4]Kitabı okudu
Rusya Müslümanlarının III. Kongresi toplanmadan önce Rusya Eğitim Bakanlığı "Rus olmayan milletlerin (gayrı Rus) eğitimi" ile ilgili bir layiha hazırlamıştı. "31 Mart (1906) Kuralları" diye bilinen bu kanun projesi, 26 Mart 1870 tarihli, Orenburg Ruhani idaresine tabi mektep-medreselere ait tedbirler kanunun genişletilmiş bir şekli olup, Müslüman çocuklarını Ruslaştırmayı göz önünde bulunduruyordu. 31 Mart 1906'da Eğitim Bakanı tarafından ilan edilen 37 maddelik "kural" o sene Haziran-Temmuz aylarında müfettişlere ve bütün vilayetlerdeki öğretmenlere yollandı. "31 Mart Kurallarında" en mühim madde transkripsiyonla ilgili olanı, yani gayrı-Rus milletlerin kendi dillerini Rus harfleriyle yazmaları mecburiyetini getiren maddeydi. Papaz İlminski tarafından ileri sürülen bu fikir bir kanun maddesine sokulmuş, Sovyet ihtilalinden sonra da (l940'larda) tam manasıyla yürürlüğe konulmuştu. Yani Türk boylarına Rus (Kiril) harflerini kullanma mecburiyeti Rusya İmparatorluğu devrinde atılmış bir fikirdir.
Sayfa 150 - Unutturulan Türkçü, İslamcı, Modernist. Başlık Yayın Grubu, Birinci Baskı Ocak 2011, [ISBN: 978-605-4033-16-4]Kitabı okudu
Reklam
1884'te İsmail Gaspıralı'nın Kırım'da başlattığı "Usul-ü cedit" hareketi meyvesini veriyordu. Artık l904'1erde Rusya'da aşağı yukarı beş bin "Usul-ü cedit" okulu vardı. ...Yeni okullar hem muhafazakar zümrenin, hem Rusların şimşeklerini üzerlerine çekmekten geri kalmadı: Türkistan Genel Valisi Samsonov, l909'da Rus hükümeti Kültür Bakanı Schwartz'a şöyle bir rapor yolluyordu: "Aydın yerli Müslümanlar, 'kültür taşıyıcılar (öncüler)' diye tanımlanan Volga (İdil) ve Kırım Tatar aydınlarının ve hem memlekete gizlice sızmış olan Türk propagandacılarının tesiri ile kendi okullarındaki eğitim şartlarının normal olmadığını anlıyorlar. Dolayısıyla da 'Usul-ü cedit' adını verdikleri yeni okulları yaymaya uğraşıyorlar. Bu okullarda fonetik kurallara göre öğretim yapılmakta ve medreselerce bilinmeyen coğrafya, aritmetik gibi dersler okutulmaktadır." Samsonov bu okullarda milliyetçilik tohumlarının atıldığını söylemekte ve raporunun sonunda şöyle demektedir: "Bu okullar devam ettiği takdirde netice Panislamizm (İslam birliği) olmakla kalmayacak, Pantürkizm (Türk birliği) ve hatta Panasyatizm (Asya birliği) olacaktır." Rus hükümeti meseleye ciddiyetle eğildi. 1911'de İçişleri Bakanı Mahlokov gerekli tedbirlerin alınmasını bildirdi. Ancak türlü engellemeler Türklerdeki uyanma hareketini durduramadı. Nitekim Azerbaycan'da da 'Usul-ü cedit'in tesirleri artmaktaydı.
Sayfa 67 - Unutturulan Türkçü, İslamcı, Modernist. Başlık Yayın Grubu, Birinci Baskı Ocak 2011, [ISBN: 978-605-4033-16-4]Kitabı okudu
Dini okullarda reform yapma fikrini ilk olarak Mercani'nin talebesi ve meslektaşı olan Hüseyin Feyizhani (1828-1866)Islah-ı Medaris (Medreselere reform) adlı eserinde tartıştı. Eser 1850' lerin başında yani Gaspıralı henüz bebekken ortaya çıkmıştı. Feyizhani bu eserinde medreselerin müfredatına pozitif bilimlerin de alınmasını ve Avrupa modeline göre bir Tatar okulunun açılmasını teklif ediyordu.
Sayfa 56 - Unutturulan Türkçü, İslamcı, Modernist. Başlık Yayın Grubu, Birinci Baskı Ocak 2011, [ISBN: 978-605-4033-16-4]Kitabı okudu
Ruslar'ın Kırım'a taşıdığı Yunanlılar
1883 yılında İsmail Mirza (asil) Gasprinski'nin başkanlığını yürüttüğü Bahçesaray Şehir Duma'sının 34'ü Kırım Tatarı, 27'si Yunan, 2'si Karaim (Yahudi inancındaki bir Türk boyu), 3'ü Ermeni ve ancak 2'si Rus olmak üzere toplam 68 üyesi bulunuyordu. Bu rakamlardan Bahçesaray'ın etnik yapısını da görmek mümkündür. Okuyucularımız belki bu kadar çok Yunan ne arıyor sorusunu sorabilir. Bunlar Kırım Hanlığının yıkılmasından sonra Rus yönetimi tarafından yerleştirilmişti.
Sayfa 42 - Unutturulan Türkçü, İslamcı, Modernist. Başlık Yayın Grubu, Birinci Baskı Ocak 2011, [ISBN: 978-605-4033-16-4]Kitabı okudu
Kırım Hanlığı 1475 yılında Osmanlının özerk bir hanlığına dönüştürülmüştü. Fatih Sultan Mehmet Kırım Hanlığından aldığı "Han" unvanını da kullanmaya başladı. Bilindiği üzere 'Han' unvanını ancak Cengiz Han soyundan gelenler kullanabilir.
Sayfa 22 - Unutturulan Türkçü, İslamcı, Modernist. Başlık Yayın Grubu, Birinci Baskı Ocak 2011, [ISBN: 978-605-4033-16-4]Kitabı okudu
Reklam
...Uzak diasporada Finlandiya, ABD, Avustralya gibi ülkelerde yöneticiler dini faaliyetlere çok önem verirler. Ancak Türkiye'de dini faaliyetler devletin kontrolü altında olduğundan ve bizimkiler kendi geleneklerine göre dini faaliyetleri düzenleyemediklerinden gençlerde dine olan ilgi ciddi şekilde azalmıştır. Türklerin ekserisi laikliği benimsemeseler de, Tatarlar gerçek anlamda laik olmuşlardır. İbadet eden bunu evinde yapmaktadır. Uzak diaspora Tatarları her ne kadar benliklerini kaybetmemek için direnseler de yaşadıkları ülkenin dilinin ve yaşam tarzının etkisinde kalmaktadırlar. ABD'dekile alış-verişe değil "shoppingga baralar". Bu da yadırganacak bir hal değil. Çok ufak bir azınlık olmalarına rağmen haklarında bir hayli şeyin yazılmış olması da ilginçtir. Bunların çoğunluğunu kendileri yazmışlarsa da, değişik ülkelerin akademisyenleri de bu topluluklra önem vermişlerdir.
...Anavatanında korunamayan bir dil yabancı ülkelerde hiçbir şekilde korunamayacaktır.
RF'de yaşayan Tatarlar milli olarak tek bunu kutlayabiliyorlar anlaşılan. Bir Rusyalı Tatarın (Renat) dediğine göre "Tatarlar kendilerini Ruslardan farklı görmüyorlar, dolaysıyla ana dil, gelenek, millilik gibi şeylere kafalarını takmıyorlar". (Kendisi İldar ile karşılaşınca Tatarca'sını hatırlayan bir müteşebbis) Bu tespit hoşumuza gitmese de bir gerçeklik payı olduğuna da şüphe yok.
Kısacası Polonya'daki, aynı şekilde Lirvanya'daki Tatarların sayıları birkaç bini geçmiyor. Ayrıca dağınık yaşıyorlar. Uzun yıllardan beri Tatarca'yı unutmuşlar. O derecedeki Lehçe isim ve soyadları almışlar. Şüphesiz Polonyalılar ile evlenerek asimile olmuşlar. Başka bir tabirle Polonya'ya entegre olmuşlar. Kimliklerini bir
169 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.