Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nurdoğan Taçalan

Nurdoğan TaçalanEge'de Kurtuluş Savaşı Başlarken yazarı
Yazar
9.0/10
6 Kişi
19
Okunma
1
Beğeni
972
Görüntülenme

Nurdoğan Taçalan Gönderileri

Nurdoğan Taçalan kitaplarını, Nurdoğan Taçalan sözleri ve alıntılarını, Nurdoğan Taçalan yazarlarını, Nurdoğan Taçalan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
izmirin yunan ordusu tarafından işgali sonrasında,
Sokaklarda Rum çocukları mavi-beyazlı roketler satıyor, alaylı alaylı bağırıyorlardı: "Cankurtaran satıyoruz! Alan yok mu, cankurtaran satıyoruz!.."
Sayfa 192Kitabı okudu
Balkan faciasının tek yararlı yanı bu, yani milli bilinçlenmeye yol aç­mış olmasıydı. Yabancı uluslara körü körüne inanmanın, bağlanmanın çıkar yol olmadığı anlaşılmıştı.
Reklam
yemen = çeşme mezarlığı.
Tanzimat'tan sonra, Balkanlar'da, Mezopotamya'da ve Arap Yarıma­dası'nda çıkan ayaklanmaların bastırılmasında özellikle Ege Bölgesi genç­leri görevlendirilmiştir. Türkler, hayatlarının en hareketli ve verimli dö­nemlerini savaşlarda ya da evlerinden uzaklarda geçirirlerken, geride biıraktıkları topraklar üzerinde Rum göçmenler geniş bir özgürlükten yarar­lanıp bölgeyi iktisaden ele geçiriyorlardı. Savaşa giden Türklerden çoğu geriye dönmüyor, düşman kurşunundan kurtulan pek çok genç de iklimin elverişsizliğinden yad ellerde kalıyordu. Zaman Rum nüfusun lehine çalışı­yordu devamlı olarak. Ege Bölgesi’nde, örneğin Çeşme İlçesi’nin gençleri askerliklerini Yemen'de yapıyorlardı. 1908’ de Çeşme'de 20-30 yaşları arasında bir tek Türk erkeği kalmıştı. O da bir cüceydi. Bu yüzden Çeş­meliler haklı olarak Yemene “Çeşme Mezarlığı” adını takmışlardı.
1. dünya savaşı sırasında izmir hakkında ingilizlerin düşüncesine dair
İngiliz Entelligence Servisinin bir elemanı olan Colonel Wyndham Deeds Vali Rahmi Bey'den İzmir ve çevresine asker çıkarma izni is­tedi. Rahmi Bey'in bu hizmetinin karşılığı da düşünülmüştü. İzmir bir prenslik olacak, başına da Rahmi Bey geçirilecekti. İngilizlerin, Arap Yarımadası’nda oynadıkları bu oyunun, Anadolu'da da
dönemin izmir valisi rahmi bey,
Çanakkale Savaşları sırasında, bir ara İzmir'i bombalayan İtilaf Devletleri donanma­sına karşı, Hıristiyan aileleri Türk mahallelerine yerleştirerek şehri yakı­lıp yıkılmaktan, belki de işgal edilmekten kurtarmıştı.
Mondros Mütarekesi görüşmeleri sırasında Calthorpe’a düşen görev, Londra’ dan telsizle dikte edilen mütareke şartlarını, imzalamaları için Türk Kurulunun önüne sürmek olmuştur. Mütareke kurulumuz fazla di­renmeden İngiltere'nin bütün isteklerini hemen hemen aynen kabul et­miştir. Çünkü İstanbul böyle istiyordu. Rauf Bey ileri sürülen şartları 28 Ekim'de Agamemnon Zırhlısı’ndan Ahmet İzzet Paşaya Fransızca ola­rak şöyle iletmişti: "Şartlar ne olursa olsun, İngiltere'nin dostluğunu kay­betmeyerek kabul ediyorum. Bu dostluk sayesinde, bir zaman sonra şartların hafifletilmesi mümkündür.”
Reklam
İngiltere müttefiklerini atlatmış, mütarekeyi tek başına yapması için Akdeniz Donanması Başkomutanı Amiral Sir Somerset Arthur Gough- Calthorpe’a tam yetki vermişti. Oysa o sırada Fransız Amirali Amet de Mondros'taydı. Calthorpe, görüşmeleri tek başına ve İngiltere'nin çıkar­larına göre yürüttü. Mütareke imzalandıktan sonra, sonucu Fransız Amirali’ne bildirmekle yetindi. Savaşın meyvelerini İngiltere’nin tek ba­şına toplamak istemesi, Fransa'nın hiç hoşuna gitmemiştir. Az sonra çı­kar ayrılığı nedeniyle İngiltere'yle İtalya'nın arasına da karakedi girecek, bu durum Kurtuluş Savaşında son derece işimize yarayacaktır.
19 Eylül 1918'de Suriye ve İrak cephelerindeki ordularımız bozuldu­lar. 29 Eylül 1918'de Bulgaristan yenilgiyi kabul ederek teslim oldu. Bulgaristan'ın teslim olmasıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun müttefikle­riyle olan bağlantısı da kopmuştu. Bu iki olay Babıali’ de bir bomba gibi patlamıştı
24 aralık 1918
Aynı gün, Karşıyakalı Rumların Leon Torpitosu’nu ziyaret etmek üzere İzmir'e gelmek için iskeleye yığılmaları sonucu meydana gelen ka­zada 9 kişi can vermişti. Salaş Karşıyaka Vapur İskelesi, binlerce Rumun ağırlığına dayanamamış orta yerinden çöküvermişti. İskele memur­ları Rumlara daha önceden tehlikeyi bildirmişler, sözlerini dinletemedik­leri gibi, üstelik dayak da yemişlerdi.
Reklam
Tren, hıçkırıklar ve göz yaşları arasında hareket ettiği zaman bu mahzun insanlar ellerindeki çiçek ve zeytin dallarını uzatmaya çalıştıkları sevgililerinin gittikçe silikleşen yüzlerini son bir kere daha görebilmek için trenle birlikte ümitsizce koşarlar.
Çanakkale Savaşından kısa bir süre önce...
. Rahmi Bey İzmir'de bütün karakollara, resmi dairelere, okullara ve Sarıkışla'ya tenekelerle gaz dağıttı. İngilizler şehri işgale başladıkları an, İzmir yakılacaktı. Başta Whittall, Giraud ve Guiffray aileleri olmak üzere, şehrin tanınmış ve zengin Hıristiyanları, Eşrefpaşa, Tilkilik, Namazgah semtlerine, Gureba Hastanesi dolaylarındaki Türk evlerine yerleştirildiler. İzmir'in Türk kesimi bombalanırsa, bu zengin Hıristiyanlar Türklerle birlikte can vereceklerdi. Rahmi Bey hazırlıklarını tamamladıktan sonra İngiliz Filosu’na haber göndererek aldığı tedbirleri bildirdi ve "İsterlerse İzmir'i bombalaya bileceklerini" söyledi. Rahmi Bey'in tedbirleri yalnızca yukarıda saydıklarımızdan ibaret değildi. Kordonboyu’na, kum torbalarının arkasından ateşe hazır durumda toplar yerleştirilmişti. Şehrin içindeki kadın ve çocuklar, Rahmi Bey'in emriyle trenlere bindirilerek yakın il ve ilçelere, İzmir'in banliyölerine gönderilmişti. Zorla Türk evlerinde yatırılan Hıristiyan aileler, Donanma Komutanı'na ricacılar göndererek, bombardımandan vazgeçmesini istediler. Donanma Komutanı da İzmir'e karşı girişeceği bir harekâtta, Türklerden çok Hıristiyanlara zarar vereceğini anlamış olmalı ki, tası tarağı toplayıp Yeni Kale istihkâmlarının önünden ayrılmak zorunda kaldı. Bu kez Çanakkale Boğazına gidiyorlardı. .
. Yıllarca "Zalim Türk" hikâyelerini dinleyerek beyinleri yıkanmışlar için, İzmir'e geldiklerinde durum, Rumlar adına gerçekten düş kırıcı oluyordu. Zalim ve saldırgan durumundakiler Türkler olmadığı gibi, Rumlar da ataları Elenlere yaraşır bir tutum ve davranış içinde görünmüyorlardı. Venizelos'un tedirginliği bundan ileri geliyordu. Avrupa'da uzun yıllar sürdürülen "Anadolu'da ezilen ve öldürülen Rumlar" propagandasının gerçek olmadığı anlaşılırsa, Megali İdea suya düşebilirdi. Zafiropulos, bu amaçla İzmir'e geldi ve ileride göreceğimiz gibi, Ege Rumlarına yeterince söz dinletemedi. .
. Bu arada bir başka Rum topluluğu, I.Kordon üzerindeki Anadolu Bankası’na (Le Banque d'Anatolie) giderek buraya da Yunan bayrağı asmak istediler. Anadolu Bankası, Ege Bölgesindeki Rumları desteklemek için Yunanlılar tarafından kurulmuştu. Rumların bayrak asma isteğine bankada çalışanlar karşı çıkmadıkları gibi, üstelik sevinçle karşıladılar. Bankanın kavası, elinde iki bayrakla kapıda göründü. Bayraklardan biri Yunan, öteki Türk bayrağıydı. Rum kavas, Türk bayrağını yere atıp çiğnedikten sonra, Yunan bayrağını zito haykırışları ve alkışlar arasında bankanın gönderine çekti. .
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.