Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

R. B. Sharma

R. B. SharmaBudizm ve Felsefe yazarı
Yazar
7.8/10
5 Kişi
34
Okunma
0
Beğeni
309
Görüntülenme

R. B. Sharma Gönderileri

R. B. Sharma kitaplarını, R. B. Sharma sözleri ve alıntılarını, R. B. Sharma yazarlarını, R. B. Sharma yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
insanlık...
Hala açlıktan ölenler varsa dünyada, aslında ölen insanlar değil; insanlıktır.
R. B. Sharma
R. B. Sharma
Veda'nın otoritesini ve birini yaratıcı olarak kabulleniş, kutsal vaftiz yoluyla bir değer edinme isteği, kastcılık'ın nafileleliği ve günahları bağışlatmak için bedene işkence etme-işte aptallığın beş özelliği
Reklam
"madde zihnin tahavvülüdür" yerine zihin maddenin evrimidir denirse, Budist idealizmin başaşağı durumundan kurtarılmış olur.
İkiciler dahi zihnin maddeden mutlak olarak farklı olduğunu kabul etmemişlerdir. Madde dünyasının, su ve dalgalar gibi zihnin bir tahavvülü (transmutation: parinama) olduğunu söylemişlerdir. Bu, Hegel felsefesine yakındır. "Madde zihnin bir tahavvülüdür" (Vijnana parinamesan) yerine zihin maddenin evrimidir (evolution) (rupa parinamashchit) denirse, budist idealizmin başaşağı durumundan kurtarılmış olur.
Budist felsefeye göre, neden sonuçtan tümüyle farklıdır; başka bir deyişle, sonucun ortaya çıkışı nitel bir değişmedir. Ve bu nitel değişme (tümüyle değişik bir sonucun ortaya çıkışı), tüm nedenlerin gerekli ölçüde -nicelik- toplanamaması halinde gerçekleşemez. Bu neden-sonuç kavramı nitel değişimi (sonuç) ve bunu ortaya getiren nicelik'i (nedenlerin kollektifliği) içerir.
Buddha nedensellik yasasını açıklamak için değişik "bir terminoloji kullanmıştır: bağımlı doğuş (pratitya samutpada). Bu terminolojiyi geliştirirken Buddha der ki: "O varken (daha sonra) bu ortaya çıktı ve (ancak) o vardı ki bu oluştu" ("When this was then this comes and it was then this becomes": asmin sati idam bhavati). O'nun tamamlanmasıyla, bu doğar. Biten­ !tamamlanan neden, nedenden sonra ortaya çıkan ise sonuçtur. Sonuç neden var iken tümüyle namevcut idi, sonuç varolduğu zaman ise neden tümüyle yokolmuştur. Nedenin içinde sonuca aktarılan sonsuz bir töz yoktur. Birbirleriyle birinin önce gelmesi diğerinin de onu izlemesi dışında bir ilişkileri yoktur
Reklam
Budist felsefenin dinamizmi, yani herşeyin akış (flux) halinde· oluşu, tümüyle değişik bir dünya görüşünü esinlemiştir. Ruha inananlar veya sonsuzlukçular dahi, dış dünyayı değişebilir olarak kabul etmeye razı olmuşlar, ancak onun içinde sonsuz bir varlığa inanmayı sürdürmüşlerdi. Buna atman ya da brahman adını vermekteydiler. Budistler şöyle demektedir: eğer bir muz ağacının gövdesinin içine bakacak olursak, ancak üstüste tabakalar görü­rüz, başka bir töz yoktur. Benzer şekilde, evrendeki hiçbirşey -atman ya da brahman- sonsuz bir töz içermez; dünyada hiçbir sonsuz unsur yoktur.
Budizm'in temel akidesi: "Herşey sonludur" (ilkesidir-ç.). Sonradan "geçici/anlık"ın "sonlu" veya "dinamik" olduğu, "geçici-/anlık" olmayanın da "gerçek" olmadığı söylenmiştir. Böylelikle budist felsefe, dünyada "sonsuz" ve "statik" herhangi bir­şeyin varlığını reddetmekteydi. Budizm için bu, hiçbir istisnası olmayan temel kavramdır. Tanrı ya da ruhun (soul) reddedilmesi bu ilkenin bir uzantısıdır. Budist felsefe ruhu (anatmavada) reddetmekle övünür
Budizm, daha başlangıçta, bir din olmanın tüm öngereklerine sahipti: "Dinsel çile, aynı zamanda gerçek çilenin ve gerçek çileye karşı çıkışın bir ifadesidir. Din, ruhsuz bir durumun ruhu olduğu kadar, baskı altındaki yaratığın ahı, yüreksiz bir dünyanın yüreğidir. Halkın afyonudur. "
Buddha, tanrıdan, tapınmadan ya da kurbandan söz etmemiştir. O yalnızca acıdan söz ediyor ve halka bir çıkış yolu olduğunu söylüyordu. Her yerde ve her şeyde acı olduğunu, acının bir nedeni bulunduğunu; acının üstesinden gelinebileceğini ve bunun bir yolu olduğunu söylüyordu. Bu önermeler, Budizm'in dört soylu hakikati olarak bilinir. Benares vaazı şöyle sürer: "Ey keşişler, bu kutsal acının kutsal hakikatidir: Doğum acıdır, yaşlılık acıdır, hastalık acıdır, ölüm acıdır, sevilmeyenle birleşmek acıdır, sevilenden ayrı kalmak acıdır, istediğini elde edememek acıdır, kısası (dünyevi olana) dört elle sarılmak acıdır. Ey keşişler, bu acının kökeninin kutsal hakikatidir: Doğumdan ölüme süren, hırs ve arzuyla, zaman zaman kanan (varlık) susuzluğudur: zevk susuzluğu, varlık susuzluğu, kudret susuzluğu. Ey keşişler, bu acının giderilmesinin kutsal hakikatidir: Arzuyu tamamen ortadan kaldırarak bu susuzluğu gidermek: Onu bırakmak, sürmek, kendini ondan ayırmak, ona hiç yer vermemek. Ey keşişler, bu acının giderilmesine varan yolun kutsal hakikatidir: Bu kutsal sekizli yoldur; doğru iman, doğru karar, doğru konuşma, doğru eylem, doğru yaşam, doğru çaba, doğru düşünce, doğru yoğunlaşma."
Reklam
(Oldenberg) "Bu zamanda Magadha bölgesinden pek çok seçkin delikanlı, arınmış bir hayat sürmek üzere Buddha'ya intisab etmişlerdi." Halk bundan hiç hoşnut değildi. Kızgın homurtular yükseltiyordu: "Çileci Gautama çocuksuzluğu getirdi, çileci Gautama dulluğu getirdi, çileci Gautama ailelerin yıkımını getirdi vb. vb." Kuşkusuz, bu halkın bir halk ayaklanmasının önderi için kullanacağı üslup değildi.
TOPLUMSAL ANLAM
Hint tarihi, Budizm' in eşitliği vaazetmekle varna' lar sistemine saldırmakla ve aşağılanan köleye umut aşılamakla devrimci bir rol oynadığını gösterir.
128 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.