Tahsin Görgün, 19 Şubat 2016'da Çorum'da verdiği bir konferanstan sonra, bu konuşmasını kitap hâline getirmeye karar vermiş ve konuşmasını gözden geçirerek kitap formuna sokmuş. Bu yüzden kitabı okurken akıcılığı kaybetmiyorsunuz. Çünkü konuşma havasında geçiyor.
Tahsin Görgün'e göre medeniyet, kavram ve terim olarak ikiye ayrılır. Kavram olarak kökeni eskilere dayanıyor zaten ama etkinlik kazanması terim cihetiyle oluyor. Çünkü medeniyet, 17. yüzyılda Batı Avrupa'daki aristokratların hayat tarzını ifade etmeye başlıyor ve bu dönemden itibaren artık genele bu anlamıyla yayılıyor. Belki de Mehmet Akif'in zemmettiği medeniyet, terim manası itibariyledir...
Batı Avrupalılar, bu hayat tarzlarını, medeniyet adı altında, sömürgeleştirme politikaları sayesinde başka milletlere enjekte etmişlerdir. Bu yoğun telkine maruz kalan milletlerin çoğu da bu “medeniyet” terimini benimsemiş.
Tahsin Görgün, İslâm ile Batı arasındaki medeniyet alışverişine de değiniyor. Buradaki alışveriş, tabii ki kavramalı anlamı mahiyetiyledir. Aslında Batılılar, birçok pozitif, hatta dinî ilimlerde dahi Müslümanlardan etkilenmişler. Ancak bu etkileşim, onları Müslüman yapmamıştır. Sadece faydalanım gerçekleşmiştir. Nitekim bizim, onların teknolojik aletlerini vs. kullanmamız da kendi lehimize istifade etmemizdendir. Bu da bizi Batılı ya da Hıristiyan yapmaz.
Kitapta sürekli önemli cümlelere rastlayıp onların altını çizmekten, fosforlu kalemimi kapağıyla kavuşturamadım. Bence çok yararlı bir eserdi. Üstelik perspektif açısından da yeni bir görüş kazandırıyor.
