Kendi toprakları dışında Osmanlı Devleti, Galiçya, Romanya ve Makedonya cephelerine asker göndermişti. Bu akıl dışı bir eylemdi zira sınırlarımızı koruyamazken 75 bin askeri yurt dışına göndermenin hiçbir izahı yoktu. Dönemin Genelkurmay başkanı Enver paşa, bunu itibar olarak açıklamıştı..
Sultan V. Mehmet Reşat cihat ilan etmişti. Bu cihat ilanı ile tüm müslümanların İngilizlere karşı savaşması gerekirken arap aşiretleri İngiliz askerlerini sevinç gösterileriyle karşılamışlardı.
Osmanlı Devleti Batı dünyasında ilerleme sağlayan, sanayileşme, üretim, yeni teknolojiler yerine sadece gardrobu almıştı. Batılı gibi giyinmek, yaşamak ve evleri bu şekilde dekore etmenin Batılılaşma olduğu sanıldı.
“1 Kasım 1912 günü Osmanlı ordusu ikinci defa Yunanlılarla Yenice şehrinde karşı karşıya geldi. Buradaki çatışmalarda ordumuz 1960 ölü verdi ve hemen Selanik yönüne çekilmeye başladı…”
***Yazara hatırlatma; Türk ordusu “ölü vermez”, “şehit verir”.***
Döneme dair pek çok kitap yazıldı. Hala açıklığa kavuşmayan birçok olay var. Ama herkes kimi destekliyorsa onu savunuyor. Karşı tarafı suçluyor. Sanırım buna fikri bağnazlık deniyor. Kitap bazılarının söyleyemediğini de söylemiş. Ekonomi nerdeyse moratoryum düzeyine gelmiş. Yani son dönem hayat hiçte güllük gülistanlık değil.Kararlarınızı gözden geçirmek için okuyabilirsiniz.Harika tespitler var. Sanırım muktedir olan gücü ele geçiren yakındığı herşeyi unutuyor zamanla zalimleşiyor. Ayrıca herşeyin içinde olan celal bayarın herşeyden sıyrılması, diğerlerine yapılanlar. Toplumda İnönü nefretinin doğuşu, seçimi kazanma uğruna yapılan çirkinlikler, kültürsüzlük, istanbulda yıkılan tarih..., o kadar çok şey var ki, DP amerikan sistemindeki gibi önce sol parti olarak kuruluyor ama zamanla evriliyor.popülist politikanın getirdiği nokta akıl alır gibi değil.Tam bal tutan parmağını yalar misali kadrolaşma,vs.. Bugün NATO'ya küfür edenler o gün NATO diye slogan atanlar. #kitaptavsiyesi
Demokrat PartiTuran Akıncı · Remzi Kitapevi · 20218 okunma
19. Tümen komutanı Yarbay Mustafa Kemal yeni gelişmeleri yerinde görmek için Conkbayırı’na geçti. 27. Alay askerlerinin geri çekilmekte olduğunu görünce, askerlerden biriyle aralarında şu konuşma geçti:
“Asker Dur. Niçin kaçıyorsunuz?”
“Efendim Düşman.”
“Düşmandan kaçılmaz.”
“Cephanemiz kalmadı komutanım.”
Çanakkale savaşı sürecinde Yarbay Mustafa Kemal’in bir komutan olarak duruşu ve liderliği askeri motive ediyordu. Şu sözü herkese güç vermişti:
“Ben size, taarruzu emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimizi başka kuvvetler ve kumandanlar alabilir.”
İngilizler, Sultan Vahdettin’den yazılı bir başvuru istediler. Harbiye’de bulunan İstanbul İngiliz İşgal Kumandanlığına 16 Kasım 1922 Perşembe günü bir mektup tevdi edildi.Mektubun içeriği şu şekilde idi:
“İngiliz İşgal Kumandanlığına,
Son gelişmelerden dolayı hürriyet ve hayatımı tehlikede görmekteyim. Osmanlı sultanlığı ve İslam halifeliği üzerine sahip olduğum tüm haklarım baki kalmak üzere hayatımın ve hürriyetimin garanti altına alınmasını talep ediyorum. Hayatımın korunmasını en fazla Müslüman nüfusa sahip olan İngiliz Devleti’nden bekliyorum.
Sultan VI. Mehmet Vahdettin.”
17.11.1922 Sultan Vahdettin ülkeden kaçıyor.
Yüzyıl, devlet tarihinde az bir süre değildir ve bu kitap Devlet-i Aliyye-i Osmani'nin son yüzyılını anlatmaktadır. Bu süreçte ülkenin tarihini değiştirecek birçok olay yaşansa da devlet her geçen gün batışa doğru yol aldı. Bu dönemde tahta çıkan yedi padişah saltanatları dönemlerinde bu süreci yönetemediler. Osmanlı, son yüzyılın başlangıcında sahip olduğu ekonomik ve coğrafi değer- lerini kaybetti. Sonunda yüzyıl başında başlattığı olumlu adımları sürdüreme- diği için tarih sahnesinden çekilmek zorunda kaldı. Bu kitapta son yüzyıl içinde yaşanan yaklaşık 120 önemli konuyu örnekledim. Bu sürecin tamamını okudu- ğunuzda devletin nasıl çöküşe gittiğini gözlemleyeceksiniz.
Uzmanların hazırladığı raporlara göre Köy Enstitüsülerinin kapatılması merkez-taşra arasında kopukluğa neden olmuştu. Demokrat Parti 27 Ocak 1954 tarihinde çıkardığı 6234 sayılı yasayla köy öğretmen okulları ile köy enstitülerini ilk öğretmen okulları adı altında birleştirdi.
“Muhalefet kin ve hınç duyulan bir düşman topluluğuydu. Bu düşmanı ezmek için örtülü ödenekten beslenen vatan cephesi kuruldu. Menderes diktatörlüğünün sürmesi için bu güçlere gerek vardı.”
Biz burada din kurucu bir heyet değiliz. Bizim memlekette herkes hürdür, hür olan bir memlekette yaşayan insanların dini inanışlarına karışmak hiçbir vatandaşın hakkı değildir.