Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

W. K. C. Guthrie

W. K. C. GuthrieYunan Felsefe Tarihi 1 yazarı
Yazar
8.7/10
17 Kişi
87
Okunma
14
Beğeni
2.759
Görüntülenme

W. K. C. Guthrie Sözleri ve Alıntıları

W. K. C. Guthrie sözleri ve alıntılarını, W. K. C. Guthrie kitap alıntılarını, W. K. C. Guthrie en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anaksimandros'un sunduğu tablo bundan çok farklıdır ve artık herhalde açıkça görülebileceği gibi çok daha ilkel bir düşünce aşamasını temsil eder. Anaksimandros'un apeiron'u boş uzay değil cisimdir, hatta yaşayan ve Tanrısal olan bir cisimdir. Bu son olgu Anaksimandros'un apeiron'a harfiyen uzamsal bir sonsuzluk atfetmediği görüşünü destekler. Daha önce gördüğümüz gibi Anaksimandros'un zihin yapısı zaten dar anlamda uzamsal sonsuzluk kavramını anlamaktan uzaktı, kaldı ki bir Yunanın Tanrısal bir varlığa uzamsal sonsuzluk atfettiğine inanmak zordur. Ksenophanes'in panteizminde Tanrısal, bütün bir küre olarak görülmüştür; Tanrısallık Aristoteles'te bile küre biçiminden kaynaklanır: Aristoteles'e göre oupavós [ouranos: gök] Tanrısaldır ve mükemmel olduğu için küreden başka bir biçim ona yaraşmaz. Nasıl ki dünya küresel evrenin merkezindeyse, Anaksimandros da bir bütün olarak evrenin Tanrısal ve küresel bir apeiron'dan doğup varlık kazandığını ve yok olup ona geri döneceğini bulanık biçimde tasarlamış olabilir. "Bulanık biçimde" diyoruz, çünkü Anaksimandros'un sistemi birçok bakımdan şaşırtıcı ölçüde akla yatkın olsa da böyle bir şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmiş gibidir, ne de olsa Yunan zihni uzayın sonsuzluğu ya da sonluluğu düşüncesinin ne gibi sonuçlara gebe olduğunu tartışmaya daha hazır değildir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Platon'un aşkın formlarını terk edilmesinin etik açısından çok önemli sonuçları olmuştur. Platon için adalet, cesaret, ölçülülük gibi erdemler aşkın dünyanın mutlakları arasında yer alıyordu, dolayısıyla eylemle ilgili soruların yanıtları metafizik bilgiye bağlıydı. Kişi, başkasının aşıladığı bir "kanıya" güvenip söyleneni yapmakla doğru edimde bulunabilirdi, ama bu davranışının nedeniyle ilgili hiçbir "bilgisi" olmazdı. Ahlak değişmez ilkeler üzerinde sağlamca temellendirilmeliydi, gerçekliğin bilgisine, yani yeryüzündeki erdemli davranışlarda ancak soluk biçimde yansımasını bulan erdemlerin mutlak formlarının bilgisine uzun ve zahmetli bir eğitimle erişen filozofa işte bunun için gerek vardı. Aristoteles'le birlikte bütün bunlar değişir. Ahlaksal erdem ve davranış kuralları bütünüyle olumsallık alanında yer alır. Aristoteles'in Nikomakhos'a Etik'in ilk iki kitabında en az altı defa hatırlattığı üzere, ayrım gözetmeden her konuda kesinlik aranmamalıdır ve bilgiyi değil davranışı hedefleyen ahlak incelemesinde kesinliğe yer yoktur. "Biz erdemin ne oldugunu bulmaya çalışmıyoruz. iyi insanlar olmaya çalışıyoruz" cümlesi kasıtlı olarak Platon ve Sokrates'i hedef alıyor gibidir.
Reklam
Bütün kanıtları bir araya toplarsak ve özellikle mevcut fragmanlara sırtımızı yaslarsak "Ksenophanes iki varoluş alanı ortaya koydu ve bunlardan birini insanların kesin bilebileceğini, diğeri konusunda ancak kanıya sahip olabileceğini düşünüyordu diyemeyiz. Insanların kesin bilgiye sahip olamayacağını söylüyordu, çünkü kesin bilgi Tanrı'ya özgüydü. Insanlar hakikati keşfedebilir, ama bu durumda bile hakikat öylesine sınırlıdır ki "bunun doğru olduğuna inanıyorum" tümcesinden fazlasını söyleyemezler. Bu bütün inançların aynı ölçüde olası olduğu anlamına gelmez. Ölçütleri bu biçimde toptan terk etmek, insanlara "bütün Tanrı anlayışlarınız yanlıştır, Tanrı öyle değil böyledir" diyen birine uygun bir tutum değildir. Görünüşleri ilk bakıştaki değerleriyle benimsememeliyiz, kavrayış gücümüzün el verdiği ölçüde onların ardındaki gerçekliğe nüfuz etmeliyiz. Hakikate hiç olmazsa benzeyen bir şeye ulaştığımızı hissettiğimizde büyük çabalarla elde ettigimiz bu inanca sıkıca sarılmalıyız (fr. 35).
Sayfa 405Kitabı okudu
Ksenophanes eskiçağ dünyasında esas olarak satirik eleştiri ve karşı çıkışların yazarı diye tanınıyordu ve günümüze kalan dizeleri ozan, filozof ve sıradan insanlar karşısındaki tutumunun gerçekten bu biçimde olduğuna ilişkin pek çok kanıt sağlar. Reform tutkusu daha önce toplumsal 've yaşamöyküsel dizelerinde karşımıza çıkmıştı. Teolojik
Sayfa 375Kitabı okudu
Hiçbir şey salt ve tamamen beyaz ya da siyah veya tatlı ya da et veya kemik değildir, ama her şeyin doğası en çok içerdiği şey gibi görünür. (...) "Hiçbir şey" diyor Anaksagoras, "ne üretilir ne de yok edilir, fakat bunlar karıştırılır ve var olan şeylerden ayrılırlar." Bu nedenle, "her şey bir arada" idi.
Aristoteles, Metafizik, 986a3 (Pythagorasçıların sayıların öğelerinin her şeyin ögeleri olduğunu ve bütün evrenin bir harmonia [uyum] ve bir sayı olduğunu kabul ettikle- rini bildirdikten sonra): (c) "Bir yanda sayı ile uyum, öte yanda da evrenin değişimleri ve kısımları ile bütün doğa düzeni arasında buldukları benzerlikleri topladılar ve
Sayfa 294Kitabı okudu
Reklam
"Ahlaksal düşünce, ortaklaşa yaşamın doğurduğu gereksinimlerin bir sonucu olarak, doğa hakkında düşünmeden önce gelir; oysa eylemin ilkeleri üzerinde düşünme, yine aynı nedenlerden dolayı, en azından biraz daha geç başlar."
Sayfa 25 - Henri Berr (Greek thought)
Taylor'a göre bu diyalog boyunca Platon beşinci yüzyıldaki Pythagorasçı dünya anlayışını yinelemekle kalmıştır. Bu konuda ona büsbütün katılan çok az kişi olsa bile onun yorumundaki şu tümeeleri (s. 1 33) onaylamaya yetecek kadar şey gördük: Aristoteles'in, Platon'un sözlü öğretilerinde rastladığı "benzer benzerle bilinir" varsayımı diyaloglarda oldukça yaygındır ve Pythagorasçılar kadar Sokrates ve Platon'a da özgü bir kanaat gibi görünür. Devlet'in Il ve III. kitaplanndaki genç "muhafızların" ruhlarını, göze ve kulağa hitap eden marifetlerle bezeyerek ahlak yönünden yetiştirme tasarısının temelinde de yine bu kanaat vardır. Bu "erken eğitimin" ana ilkesi ruhun seyrettiği şeye ister istemez benzeyeceği, onun karakterine bürüneceği ilkesidir ve bu da açıkça Pythagorasçı bir ilkedir.
Sayfa 221Kitabı okudu
Gördüğümüz gibi (geride s. 234 vd) gamın oluşumunda "doğanın matematiğinin" gizliden gizliye işlediğini keşfetmek, büyük olasılıkla Pythagorasçıları gözü pek bir genellemeyle bütün gerçekliği matematiksel terimlerle açıklamaya yöneltti. Hem matematiğe hem gizemciliğe eğilimli olan ve "bütün doğanın akraba olduğunu" düşünen Pythagoras gibi birinin zihninde, şeylerin doğasına içkin bağımsız bir sayısal düzenin var olduğunu keşfetmek muazzam bir etki yaratmış olmalıdır. Çağın biliminin gelişmemiş hali dikkate alınınca, bu keşfin "Şeyler sayıdır," "Şeyler sayılan temsil eder," "Her şey sayıları oluşturan şey her neyse ondan oluşmuştur" gibi sözlerle dile getirilmeye çalışılması şaşırtıcı değildir.
Sayfa 246Kitabı okudu
Fr. 30'a dönersek önce şunu fark ediyoruz ki, kozmos olan ateş yalnızca ebediyen var değildir, aym zamanda ebediyen canlıdır bu da ateşin yaşam ilkesi psykheyle özdeşleştirilmesine hazırlar bizi. Fragmanın son tumcesi, Herakleitos'un paradokslu ifadelerinin nedeninin dile getirmeye çalıştığı fikirlerin zorlugu oldugunu gösterir. Olagan
Sayfa 466Kitabı okudu
Reklam
Herakleitos'un düşüncesinin bizim standartlarımıza göre tamamıyla mantıklı ya da tutarlı olmasını beklememiz gerekmez. Hakkında bildiklerimizi düşününce bu şaşırtıcı olurdu. Herakleitos şunu diyor gibi görünüyor: Anladığı haliyle kozmos içinde ateş Tannisal ve hep canlı olduğu için kesin bir önceliğe sahiptir, ama (Aristo- teles'in daha
Sayfa 468Kitabı okudu
"Sokrates aslında Sofistlerin inkâr ettiği gerceği, yani doğru ve yanlış arasında nesnel bir ayrım olduğu, şu ya da bu bireyin farklı görüşlerine bağlı olmayan ahlaki standartlar olduğu ve 'sorgulanmamış bir hayatı yaşamaya değmez' kılanın da bunları keşfetme ihtiyacı olduğu gerçeğini bilmektedir"
Dünyanın ana öğeleri sayılardır. Bildiğimiz gibi sayılar da daha öncelikli öğelerden -sınır ve sınırsız, tek ve çift- oluşturulur, ama kozmogoni açısından "başlangıçta Bir vardı". Başka bir pasajda Aristoteles yine yakınır: "Monatların büyüklüğe sahip olduğunu düşünüyorlar, ama büyüklüğe sahip ilk birimin nasıl kurulduğunu
Sayfa 284Kitabı okudu
Hiçbir Platon okuru, matematikten söz ederken Platon'un anlatımının ağırbaşlı ve dinsel bir tınıya büründüğünü fark etmemiş olamaz, nitekim Platon'un gözünde matematiğin metafizik bir anlamı da vardır. Aritmetik, "tartışmalara salt görünür ya da elle tutulur cisimleri katmadan sayıların kendileri üzerine düşünmeyi öğreterek...ruhu
Sayfa 224Kitabı okudu
Pythagorasçılar elbette matematik biliminde önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Ancak yukarıdaki alıntının sezdirmeye çalıştığı ve umarım şimdiden yeterince belli olduğu gibi, Pythagorasçıların matematik karşısındaki tutumu günümüz matematikçisinin tutumundan bütünüyle farklıydı. Onlar için sayılar hep gizemli bir anlama ve bağımsız bir gerçekliğe
Sayfa 223Kitabı okudu
212 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.