Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

W. K. C. Guthrie

W. K. C. GuthrieYunan Felsefe Tarihi 1 yazarı
Yazar
8.7/10
17 Kişi
89
Okunma
14
Beğeni
2.780
Görüntülenme

W. K. C. Guthrie Sözleri ve Alıntıları

W. K. C. Guthrie sözleri ve alıntılarını, W. K. C. Guthrie kitap alıntılarını, W. K. C. Guthrie en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Pythagoras'a atfedilen ve büyüsel kökeni açık olan pek çok düsturdan şunları örnek verebiliriz: Fasülyeden sakın. Sofradan düşeni kaldırma. Ateşi bıçakla eşeleme. Kazanın külde bıraktığı izi sil. Tahıl kilesinin üstüne oturma. Dar yüzük takma. Evde kırlangıç barındırma. Tırnak kesiklerinin ve saç kırpıntılarının üstüne tükür. Tırnak kesiklerinin ya da saç kırpıntılarının üstüne işeme ya da basma. Yataktan kalkınca çarşafı, örtüleri topla ve vücut izini düzleyerek ortadan kaldır. Gök gürlediğinde yere dokun.
Sayfa 194 - Kabalcı Yayınevi
Anaksimandros'un sunduğu tablo bundan çok farklıdır ve artık herhalde açıkça görülebileceği gibi çok daha ilkel bir düşünce aşamasını temsil eder. Anaksimandros'un apeiron'u boş uzay değil cisimdir, hatta yaşayan ve Tanrısal olan bir cisimdir. Bu son olgu Anaksimandros'un apeiron'a harfiyen uzamsal bir sonsuzluk atfetmediği görüşünü destekler. Daha önce gördüğümüz gibi Anaksimandros'un zihin yapısı zaten dar anlamda uzamsal sonsuzluk kavramını anlamaktan uzaktı, kaldı ki bir Yunanın Tanrısal bir varlığa uzamsal sonsuzluk atfettiğine inanmak zordur. Ksenophanes'in panteizminde Tanrısal, bütün bir küre olarak görülmüştür; Tanrısallık Aristoteles'te bile küre biçiminden kaynaklanır: Aristoteles'e göre oupavós [ouranos: gök] Tanrısaldır ve mükemmel olduğu için küreden başka bir biçim ona yaraşmaz. Nasıl ki dünya küresel evrenin merkezindeyse, Anaksimandros da bir bütün olarak evrenin Tanrısal ve küresel bir apeiron'dan doğup varlık kazandığını ve yok olup ona geri döneceğini bulanık biçimde tasarlamış olabilir. "Bulanık biçimde" diyoruz, çünkü Anaksimandros'un sistemi birçok bakımdan şaşırtıcı ölçüde akla yatkın olsa da böyle bir şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmiş gibidir, ne de olsa Yunan zihni uzayın sonsuzluğu ya da sonluluğu düşüncesinin ne gibi sonuçlara gebe olduğunu tartışmaya daha hazır değildir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Topluluk duygusunun gitgide yitirilmesi ve kamusal hayatta önemli bir rol oynama fırsatının azalması, toplumdan uzak araştırma ve inceleme uğraşına kendini kaptıran entelektüeller için daha fazla özgürlük anlamına gelse de, aynı zamanda geniş çaplı bir huzursuzluk, kaybolmuşluk ve yurtsuzluk duygusuna da yol açtı.
Sayfa 32 - Kabalcı Yayınevi
Hiçbir şey salt ve tamamen beyaz ya da siyah veya tatlı ya da et veya kemik değildir, ama her şeyin doğası en çok içerdiği şey gibi görünür. (...) "Hiçbir şey" diyor Anaksagoras, "ne üretilir ne de yok edilir, fakat bunlar karıştırılır ve var olan şeylerden ayrılırlar." Bu nedenle, "her şey bir arada" idi.
Herakleitos'un düşüncesinin bizim standartlarımıza göre tamamıyla mantıklı ya da tutarlı olmasını beklememiz gerekmez. Hakkında bildiklerimizi düşününce bu şaşırtıcı olurdu. Herakleitos şunu diyor gibi görünüyor: Anladığı haliyle kozmos içinde ateş Tannisal ve hep canlı olduğu için kesin bir önceliğe sahiptir, ama (Aristo- teles'in daha
Sayfa 468Kitabı okudu
"Ahlaksal düşünce, ortaklaşa yaşamın doğurduğu gereksinimlerin bir sonucu olarak, doğa hakkında düşünmeden önce gelir; oysa eylemin ilkeleri üzerinde düşünme, yine aynı nedenlerden dolayı, en azından biraz daha geç başlar."
Sayfa 25 - Henri Berr (Greek thought)
Reklam
Platon'un aşkın formlarını terk edilmesinin etik açısından çok önemli sonuçları olmuştur. Platon için adalet, cesaret, ölçülülük gibi erdemler aşkın dünyanın mutlakları arasında yer alıyordu, dolayısıyla eylemle ilgili soruların yanıtları metafizik bilgiye bağlıydı. Kişi, başkasının aşıladığı bir "kanıya" güvenip söyleneni yapmakla doğru edimde bulunabilirdi, ama bu davranışının nedeniyle ilgili hiçbir "bilgisi" olmazdı. Ahlak değişmez ilkeler üzerinde sağlamca temellendirilmeliydi, gerçekliğin bilgisine, yani yeryüzündeki erdemli davranışlarda ancak soluk biçimde yansımasını bulan erdemlerin mutlak formlarının bilgisine uzun ve zahmetli bir eğitimle erişen filozofa işte bunun için gerek vardı. Aristoteles'le birlikte bütün bunlar değişir. Ahlaksal erdem ve davranış kuralları bütünüyle olumsallık alanında yer alır. Aristoteles'in Nikomakhos'a Etik'in ilk iki kitabında en az altı defa hatırlattığı üzere, ayrım gözetmeden her konuda kesinlik aranmamalıdır ve bilgiyi değil davranışı hedefleyen ahlak incelemesinde kesinliğe yer yoktur. "Biz erdemin ne oldugunu bulmaya çalışmıyoruz. iyi insanlar olmaya çalışıyoruz" cümlesi kasıtlı olarak Platon ve Sokrates'i hedef alıyor gibidir.
Aristoteles, Metafizik, 986a3 (Pythagorasçıların sayıların öğelerinin her şeyin ögeleri olduğunu ve bütün evrenin bir harmonia [uyum] ve bir sayı olduğunu kabul ettikle- rini bildirdikten sonra): (c) "Bir yanda sayı ile uyum, öte yanda da evrenin değişimleri ve kısımları ile bütün doğa düzeni arasında buldukları benzerlikleri topladılar ve
Sayfa 294Kitabı okudu
Aleksandros Polyhistor'un kullandığı Pythagorasçı kayıtlarda (geride s. 212) şöyle deniyordu: "Hacimlerden duyulur cisimler meydana gelir." Hacimierin ise sayılardan kurulduğu düşünülüyordu, demek ki, Aristoteles'in dediği gibi, Platoncuların tersine Pythagorasçılara göre "bu sayı duyulur şeylerden ayrı değildi, onları oluşturuyordu. Nitekim Pythagorasçılar bütün evreni sayılarla kurarlar, ama monadik sayılarla değil, çünkü birimlerin büyüklüğü olduğunu düşünüyorlardı" (geride s. 242'da alıntılanan Metafizik, 1080b16). Aristoteles bu çarpık ve mantıksız yöntem karşısında horgörüsünü gizleyemez. Sayıları ve sayıların öğelerini büyüklüğe sahiplermiş gibi düşünmek nasıl doğru olabilir? Bu kabul edilse bile bunlar ağırlık gibi fiziksel özelliklere sahip cisimleri nasıl meydana getirebilirler? Ayrıca bu düşünceyle devinim ve değişim nasıl açıklanabilir? "Bize ateş, toprak ya da bu türden başka cisimler hakkında hiçbir şey söylemiyorlar, bunun nedeni de, yanılmıyorsam, algılanabilir cisimlerin kendileri hakkında söyleyecek sözlerinin olmaması."182
Sayfa 273Kitabı okudu
Epikourosçuluğun tersine stoacılık kişinin çevresindeki yaşama etkin olarak katılmasını öğütler ve geçmişte bağımsız kentdevletiyle birlikte var olan Yunan topluluk duygusunu bir ölçüde onarmaya çalışır.
Sayfa 36 - Kabalcı Yayınevi
213 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.