Yazarın ilk önce "Sipahi" adlı kitabını okudum. Kurgusunu, dilini kısacası her şeyini çok beğendim fakat yazım hataları canımı biraz sıkmıştı. Sipahi'den sonra Yeniçeri'yi okumaya başladım fakat aklım yine bu yazım yanlışlarındaydı. Yazar, kitabın önsözünde bu konuya değinmiş. Her neyse kitabı okumaya başladım. Kitap karakterleri birbiri ile alakasızdı, yani bir araya gelmesi imkânsızdı. Kitabı elimden düşürmeden okudum, çünkü kurgusu ve dili inanılmaz derecede iyiydi (uzun süredir bu kadar iyi bir -tarihi- roman okumamıştım). Kitabın her sayfasını çevirdiğimde birbiri ile alakası olmayan karakterler o muazzam kurgu ile birbiriyle buluştu. Baştan sona harika bir eser olduğu kanaatindeyim. Kitapta ilgimi çeken ve hoşuma giden bir nokta var ki beni inanılmaz keyiflendirdi. Bu kadar savaşın, kanın, öfkenin içerisine bir aşkı konu edinmek harika iken araya serpiştirdiği espiriler ise beni benden aldı. Tek eleştirim ise yine -azalmakla birlikte var olan- yazım yanlışlarıydı. Sonuç olarak herkesin okuması gerek bir kitap. Sipahi ve Yeniçeri kitaplarını kesinlikle tavsiye ediyorum.