son zamanlarda ağırlıklı olarak yaptığım tarih konulu okumalara ara verip bir süreliğine farklı türlerde kitaplar okuyayım dedim, bu amaçla okumayı düşündüğüm kitapların pdf versiyonlarını telefonuma yüklemeye çalıştığımda 'yetersiz hafıza' şeklinde uyarı verdi..
ben de okumayı düşündüğüm kitapların pdflerinin yarısının telefonda
Sonra görkemli tahtına kurulup beklerken derin bir iç çekti. Etrafında onca adam olmasına rağmen şu dünyada kendisinden daha yalnız biri var mıydı acep?
Yazarın ilk önce "Sipahi" adlı kitabını okudum. Kurgusunu, dilini kısacası her şeyini çok beğendim fakat yazım hataları canımı biraz sıkmıştı. Sipahi'den sonra Yeniçeri'yi okumaya başladım fakat aklım yine bu yazım yanlışlarındaydı. Yazar, kitabın önsözünde bu konuya değinmiş. Her neyse kitabı okumaya başladım. Kitap karakterleri birbiri ile alakasızdı, yani bir araya gelmesi imkânsızdı. Kitabı elimden düşürmeden okudum, çünkü kurgusu ve dili inanılmaz derecede iyiydi (uzun süredir bu kadar iyi bir -tarihi- roman okumamıştım). Kitabın her sayfasını çevirdiğimde birbiri ile alakası olmayan karakterler o muazzam kurgu ile birbiriyle buluştu. Baştan sona harika bir eser olduğu kanaatindeyim. Kitapta ilgimi çeken ve hoşuma giden bir nokta var ki beni inanılmaz keyiflendirdi. Bu kadar savaşın, kanın, öfkenin içerisine bir aşkı konu edinmek harika iken araya serpiştirdiği espiriler ise beni benden aldı. Tek eleştirim ise yine -azalmakla birlikte var olan- yazım yanlışlarıydı. Sonuç olarak herkesin okuması gerek bir kitap. Sipahi ve Yeniçeri kitaplarını kesinlikle tavsiye ediyorum.
YeniçeriYaşar Metin Aksoy · Kronik Kitap · 202142 okunma
Sonra kilisenin arasındaki büyük bahçeden gelen nefis çorba kokusuna kapıldım. Kemal Reis'in leventleri buraya yerleşmiş, çorba kaynatıyorlardı. Bir köşede sıkıca bağlanmış onlarca esir sessizce sonlarını bekliyordu. Acıktığımı fark ettim. Aşçının yanına gidip selam verdim. Bir tas çorba alıp alamayacağımı sordum. Adam bana şöyle bir bakıp, "Sana çurba vermeyeni Allah çarpar be yav," dedi. "Ele azıcık dur, oroz pişsin. Al biraz ekmek ye. İte dönmüşsün be yav!"
Sizi içine sürükleyen ve bitirmek için sabırsızlandıran bir kitap. Savaş, vuruşma ve kavga sahneleri çok güzel işlenmiş kafanızda canlanıyor.
İçerisinde tarihi gerçekleri barındırmakla beraber bir Sipahi Beyi ve Tımar Sahibi Süleyman Bey'in başından geçenleri anlatıyor.
Okumanızı tavsiye ederim.
Harika bir tarihi kurgu romanı. Baştan sonra nefes nefese okudum. Tarihi şahsiyetler, gerçek mekanlar ve olaylar. II. Beyazid zamanında Mora yarımadasındaki Moton kalesinin fethini öncesi ve sonrası ile konu almış kitap. Her bölümün farklı bir anlatıcısı var. Kimi bölümde bir alaybeyi kimi bölümde Kaptan-ı Derya kimi bölümde ise Venedikli bir komutan. Hepsinini ince bir isçilik ile nakış gibi bir birine bağlamış yazar. Hem tarihi hem de macera kitabı okumayı sevenler kaçırmasın.
YeniçeriYaşar Metin Aksoy · Kronik Kitap · 202142 okunma