“Ona bu kadar yakın ve ilgisinin merkezinde olmaktan gizli bir zevk de alıyordum belki ama benim açımdan bir aşk değildi bu.”
“Latife Fegan “
Benim canım kadın <3
Hiç unutmam,''polise nasıl yalan söyleyeceksin?''demişti.Şaşırıp kalmıştım.Avrupalı devrimciler kendi devletlerine yalan söylemeyi bile bilmiyordu! ''Sen merak etme,ben söylerim,ben bu konuda epey deneyimliyim .''demiştim.
Sovyet devriminin uğradığı yozlaşmayı okuyunca epey sarsılmıştım ama yeni okumalarla kafam giderek berraklaşmış,adeta güçlenmiştim.Buna bir de feminist perspektifi katınca,kavgaya hazırdım artık!
''Niye geliyorsunuz?''deyince,''niye olabilir sizce?Tabii ki devrim yapmaya geldik.''deyiverdim!O arada genç bir polis memuru,''hala sosyalizme inanıyor musunuz Latife Hanım?''diye bir soru yönelttti ve ben ''sosyalizmden başka çare yoktur,'' diye başlayıp sosyalizm propagandası yapmaya başladım!
Aşkın egemenlik ilişkilerini aşmaya yetmediğini bana feminizm öğretti!
Bugün artık,feminist analizi ciddiye almayan bir Marksizmi benim de ciddiye almadığımı söyleyebiliyorum.
özetlersem TKP,Kıvılcımlı'nın vasiyetine bağlı kalınarak Türkiye işçi sınıfının partisi olarak kabul ediliyor ve bu uğurda örgüt feshediliyor.Fakat Kıvılcımlı'nın da belirttiği gibi TKP gerçekte,yıllarca Türkiye gerçeklerinin ve Türkiye devrimci hareketinin dışında kalmış küçük bir göçmen grubundan başka bir şey değildi.Tüm varlığı Sovyet Birliği Komünist Partisinin varlığına armağan edilmiş tipik bir Komitern partisiydi.
Emine Hanım her gün işe giderken hapishanenin önünden geçiyor ve pencereden Kıvılcımlı ile bakışıyor!Kıvılcımlı hapisten çıktıktan sonra evleniyorlar.Emine Hanım bana,uzun uzun bakıştığı o kişinin Nazım Hikmet olduğunu zannettiğini söylemişti.
Ben Kıvılcımlı'nın kadın hareketiyle ilgili olduğunu da düşünmüyorum zaten.O,kendi devrim stratejisi içinde,büyük bir potansiyel olarak gördüğü kadınları devrime kazanmanın yollarını arıyordu.