Bir genç kara sevdaya tutulmuştur. Ne var ki, sevdiği kızı ken- disine vermezler. Günden güne eriyip tükenen genç, bir hocaya (uzmana) gider. "Hocam, Allah aşkına derdime bir çare" der. Hoca genci dinledikten sonra, bir kese çıkarır, keseyi okuyup-üfler, gence verir: "Bu keseyi al sevdiğin kızın evinin çevresindeki toprağa göm. Kızı sana verecekler" Genç heyecanlanır: "Hepsi bu kadar mi, ta- mam. Hemen gidiyorum." der ve kalkar. Tam kapıdan çıkacakken Hoca: "Bir dakika. Yalnız keseyi gömerken tavşanı aklına getirme." der. Genç ayrılır ve keseyi gömmek üzere sevdiği kızın evinin önüne gider. Ama keseyi tam gömecekken tavşan aklına gelir. Gömmekten vazgeçer. Bir müddet dolaşır, sonra tekrar gelir. Ama tavşan yine aklına gelir. Genç yine gömmekten vazgeçer. Fakat ne çare! Tavşan gencin aklından hiç gitmiyor ki! Yorgun düşmüş bir şekilde Hoca'nın yanına gider ve: "Hoca, Hoca!" der: "Bu tavşan benim aklımda yoktu, sen soktun bu tavşam benim aklima!"
Uzmanlar, pazarlama şirketleri ve medya insanların aklına tavşan sokmakta oldukça başarılıdır. Bunun adına günümüzde eğitimli olma ya da bilinçlenme deniyor.
Yazarın bizzat kendisinin dediği gibi edebi bir eser ortaya koymaktan çok ,toplumumuz ve onun üzerinde uygulanan planların sadece bir kısmını ,hikayeleştirerek anlatılmaya çalışılmış..
Aslında bizede ileride veya şuan önemli tavsiyeler veriyor ,en azından bana nasıl pazarlamacı olabilirim konusunda ufak ipuçları verdi daha dogrusu faydalı ipuçları
Farklı bir kitap ve okunmasını tavsiye ederim..