1000 kitaba ilk üye olduğumda bir karar almıştım. O güne kadar okuduğum kitaplar için yorum yazamazdım, çoğunu hatırlamıyordum bile ama üye olduktan sonra okuduğum her kitap için kısa da olsa bir yorum girecektim. Çünkü artık tüketici olmak değil, edindiğim duygu ve bilgilerle ortaya yeni bir bakış açısı koyup diğer okuyucular için bir "üretim" yapmalıydım.
Bunu uygulamak sandığımdan daha zor oldu. Herkesin çok beğenmiş olduğu, bir sürü baskısı yayınlanmış, ödüller almış bir kitabı okudum ve hiç beğenmedim. Ama "beğenmedim" demek zor geldi.. Ya da onlarca kitap yazmış başka bir yazarın dili için "samimiyetsiz geldi" derken içimde hep "ben kimim ki böyle yargılayabiliyorum" ikilemi vardı.
Ama her zorluğa rağmen bir şekilde yazdım, almış olduğum kararı uyguladım...
Taa ki şu ana kadar. Sabah işe gelirken serviste bitirdim Ağrıdağı Efsanesi'ni. "Büyülendim" demek dışında ne diyebilirdim ki.. kısacık bir destana kocaman bir aşkı, kültürümüzü, insanımızı, yozlaşmaları, halktan ayrı düşmüş yönetimi ve daha niceleri sığdırmış Yaşar Kemal gibi bir kalemin üstüne hangi kalem bir iki kelime daha ekleyebilir ki?
"İstanbul buluşmasında bu kitabın okunması için emeği geçen herkese teşekkür ederim"den öte bir yorum yapmak imkansız geldi bana..
Sevgiler