Gerçekten de biz mide bulandırıcı şekilde yeniden kabartmalandırılmış tünelden çıkıp mağaraya girmeden bir saniye önce, sis ortadan kalktı; böylelikle fenerimizi kısıp, takipten kurtulmak amacıyla penguenlerin arasına karışmadan önce arkamıza ümitsizce korku dolu son bir bakış fırlattığımızda yaratığı ilk kez ve yarı yarıya görebildik. Eğer bizi saklayan kader iyicil idiyse, bize o yarım bakışa izin veren şey de aynı derecede zıttıydı; çünkü o günden beri bizi rahat bırakmayan dehşetin yarısının izleri, o kısacık bakışa kadar takip edilebilir.
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Rizzoli ve İsles serisinin ilk kitabı olan Cerrah mükemmel bir kurguyla gerilimin hat safhada olduğu bir okuma deneyimi sunuyor bize. Öncelikle Tess Gerritsen'in bir doktor olduğunu söylemeliyim. Bu sebeple kitapta yer alan tıbbi terimler okuma hazzını kat kat artırıyor. Yani bence öyle. Doktor Catherine Cordell yaşadığı cinsel saldırıdan bir katilin elinden son anda kurtulmuş bir kurban. Katili vurup öldürdüğünü zannederken cinayetler yeniden işlenmeye başlıyor ve korku tekrar gün yüzüne çıkıyor. Catherine tekrar saldırıya uğradığında bu kez hazırlıklı olduğunu düşünüyor. Ama yanılıyor. Bu dosyada görev alan dedektif Jane Rizzoli ve dedektif Moore aralarındaki anlaşmazlıklara rağmen bu olayı çözmeye kararlılar. Kadın olduğu için emniyette her daim ikinci plana atıldığını düşünen Rizzoli, kendisinden daha güzel olduğu için kıskandığı Catherine'i her şeye rağmen kurtarmak için elinden geleni yapıyor ancak Cerrah'ın saldırısından kurtulamıyor. Cinsel saldırıya uğrayan, ruhen yaralı kadınları hedef alan ve onları canlı canlı keserek vahşi bir şekilde öldüren seri katilimiz Jane Rizzoli sayesinde yüksek korumalı bir hapishaneye tıkılıyor. Ama onun hapse girmesi Rizzoli'nin kabus dolu gecelerine engel olamıyor...
Cerrah
CerrahTess Gerritsen · Doğan Kitap · 201814bin okunma
Reklam
"Derler ki , yaşlı bir cadı yaşarmış doğuda, Demirkoru'da ve bu cadı güneş ve ayı kovalayan kurtlar getirmiş dünyaya. Derler ki, Asgard'a gitmiş ve üç kez ateşe verilmiş cadı ve üç kez yeniden doğmuş kaçmadan önce. Derler ki, yaralı dudakları ve sivri dili olan bir adamı sevmiş, yüreğini ve daha fazlasını geri veren bir adamı. Derler ki, cadı bir de kadın sevmiş, tanrıların kılıç savuran gelini herhangi bir erkek kadar cesur ve daha da hiddetliymiş Derler ki, cadı diyar diyar dolaşmış ve en çok ihtiyacı olanlara yardım etmiş, onları iksir ve büyülerle iyileştirmiş. Derler ki, direnmiş Ragnarök'ün alevlerine karşı sonuna kadar, son bir kez yanana kadar, yüreği dışında her şey bir kez daha küle dönene kadar. Ancak kimisi onun hâlâ yaşadığını söyler."
Sayfa 327 - Demircadı Angrboda~HelKitabı okudu
Tüm gülünç geçmişimizde o kadar gülünç şeyler, aldatmacalar, saflıklar keşfediyorduk ki belki de genç olmayı bir anda durdurabilmeyi isterdik, gençliğin kopmasını beklemeyi, bizi geçerek çekip gitmesini beklemeyi, uzaklaşmasını izlemeyi, tüm o küstahlığına bakabilmeyi, bıraktığı boşluğa dokunabilmeyi, derken yeniden kendi önümüzden son bir kez daha geçerken gözlemeyi ve sonra da kendimiz çekip gitmeyi, onun, yani gençliğimizin gerçekten gittiğinden iyice emin olmayı ve o zaman da huzur içinde, kendi yolumuzdan, tamamen kendimiz olarak, usulca Zaman’ın öte tarafına geçip insanların ve nesnelerin neye benzediklerine gerçekten bakabilmeyi.
Balıkçıların bulunduğu tarafta sular çalkalanıyordu, ben de oturup onların neler yaptıklarını seyretmeye koyuldum. Doğrusu, benim de hiç acelem yoktu, tıpkı onlar gibi. Öyle bir noktaya, belki de yaşa gelmiştim ki, insan artık her geçen saatin neler kaybettirdiğinin bilincinde oluyordu. Öte yandan, zamanın yolunda zınk diye durabilmek için gerekli bilgelik gücüne henüz erişebilmiş de değildik, kaldı ki durmasını bilseydik dahi ta gençliğimizden beri bize hep hükmeden ve hayran olduğumuz o ilerleme çılgınlığı olmadan ne yapacağımızı da bilemezdik. Zaten artık onunla, yani gençliğimizle eskisi kadar gurur duyamıyorduk, gelgelelim henüz herkesin önünde itiraf edemiyorduk gençliğin belki de sadece bundan, bir an önce yaşlanma hevesinden ibaret olduğunu. Tüm gülünç geçmişimizde o kadar gülünç şeyler, aldatmacalar, saflıklar keşfediyorduk ki belki de genç olmayı bir anda durdurabilmeyi isterdik, gençliğin kopmasını beklemeyi, bizi geçerek çekip gitmesini beklemeyi, uzaklaşmasını izlemeyi, tüm o küstahlığına bakabilmeyi, bıraktığı boşluğa dokunabilmeyi, derken yeniden kendi önümüzden son bir kez daha geçerken gözlemeyi ve sonra da kendimiz çekip gitmeyi, onun, yani gençliğimizin gerçekten gittiğinden iyice emin olmayı ve o zaman da huzur içinde, kendi yolumuzdan, tamamen kendimiz olarak, usulca Zaman’ın öte tarafına geçip insanların ve nesnelerin neye benzediklerine gerçekten bakabilmeyi.
Mücadelemin Temel İlkesini Oluşturan Söz Bütün yaşamım boyunca, siyaset ve sermaye işbirliğine muhtıra verdiğim kitabım Mobbing Bank Türk Fırtınasını yazma süreci ve sonrasında zulme yaşattıklarımın hepsinin temelini Mustafa Kemal Atatürk'ün, ✓ Gençler; fikir özgürlüğünün en kıymetli timsali siz olacaksınız sözü oluşturur. Bütün Türk
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.