Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su (Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.) Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su (Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa
Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su (Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.) Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su (Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa
Reklam
ÖLMÜŞ BULUNDUM
O firaka hiç varmazdım Küflüydü sokakları Çiy kokardı sabahtan Şöyle bir düşündüm de hiç gitmezdim aslında Ama … Gitmiş bulundum
Beyati Yürük Semai
youtu.be/S2yMyd3NRhw?si=... gül yüzlülerin şevkine gel, nuş edelim mey aman aman işret edelim yar ile şimdi, demidir hey aman aman bu kavli sürahi eğilip sagara söylere, ne der dümderela dir, na tene dir, na tenedir hey mecliste çalındı yine tambur ile neyler hey aman aman aşık-ı biçarelerin gönlünü eyler daire semai tutarak ney meye söyler, ne der dümderela dir, na tene dir, na tenedir hey mecliste durur cümle ayağ üstüne beyler hey aman aman için içelim deyu komuş başına eller bu savtı okur güya bülbül-i olur her dil dümderela dir, na tene dir, na tenedir hey usul : yürük semai makam : bayati
Osman Gazi
OSMAN GAZİ Dünyanın en büyük devletlerinden birinin kurucusu Osman Gazi; imanını, azmini harc ederek inşa ettiği, 623 yıl payidar olan, büyük ve şerefli İslam devletini kurucusu büyüğümüz... O'nun, Rıza-i İlâhî uğruna gösterdiği ihlaslı gayretleridir ki, şanlı devleti altı asır üç kıtada payidar kılmıştır. Yine yaptığı Kur'an hizmeti
🌾Beşinci Abbâsî halifesi Hârun Reşid, sarayın bahçesindeki bir gül fidanını çok beğenir. Biçimi, eşsiz kokusu ve müstesnâ rengiyle dikkatini çeken bu gülü özel bakıma alması için bahçıvana emir verir. Bahçıvan da sultandan aldığı bu emir dolayısıyla, gülün üzerine âdeta titremeye başlar. Her seher ilk işi, o gülün bakımını eksiksiz yapmak olur.
Reklam
Cân yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu Göz kulak oldu her yer her ne ki vâr ol oldu Uyandı çün nâr‐ı aşk kaynadı ebhâr‐ı aşk Her yanaya çağlayup akdı gözüm sel oldu Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı Girdim anın zikrine a'zâlarım dil oldu Ferhad bugün ben oldum varlık dâğını deldim Şîrin'ime varmaya her cânibim yol oldu Geç âk ile kâradan halkı bırak âradan Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu''
Gül ile Bülbül
Rivayettir ki gül yaratılan ilk çiçektir. Bütün çiçeklerini imparotiçesidir. Ona bir bakan hep bir daha bakmak ister, güzelliği ile büyülenirdi. Rengi ise kardan bile daha beyaz bir beyazdı. Bu güzelliği yüzünden herkes dalından koparmak isteyince tanrıya onu koruması için dua etti. Kimsenin ona yaklaşmasını ve dalından koparmasını istemiyordu. Ve böylece gülüm çevresine sert dikenler ekildi. Bir tek ona zarar vermeyen dikenler onu herkesten korumak içindi. Ona yaklaşmak, dalından koparmak, hatta koklamak isteyene dahi izin vermedi gül. Dikenlerini herkese batırdı yalnızlığı ile mutluydu. Ta ki etrafında öten billur sesli bir bülbül görene kadar. Gül bülbülün sesine, bülbül ise gülün güzelliğine mest olmuştu. Bülbül öttü, gül izledi. Gül salındı bülbül izledi. Uzaktan bakmak yetmedi bir süre sonra, bülbül yavaşça kondu gülüm yamacına, ilk defa dikenlerini kimseye batırmak istemeyen gül çaresizdi. O yanına gitse can yakacak, bülbül onun yanına gelse canı yanacaktı. Bir süre yine birbirlerine uzaktan baktılar. Ama artık buradan bakmakta yetmiyordu. Aşk; doyumsuzdu. Gül kendini çektikçe, bülbül daha da sokuldu. Gülz benim dikenlerim senin canını yakar dedikçe bülbül gövdesindeki dikenlere daha sıkı sarıldı. Ve en nihayetinde gülüm dikeni bülbülün gövdesini paramparça etti. Bülbülün gövdesinde akan kan kar beyaz gülün yapraklarına bulaştı. O günden sonra göğsündeki acı ve yanık sesi ile Ahu zar etti bülbül. Gül'ün ise bütün beyazlığı kayboldu. Yaprakları kan kırmızıya boyandı. Bülbülün göğsündeki acı ikisini de yaktı.🌹
Rivayet odur ki; gül yaratılan ilk çiçektir. Bütün çiçeklerin imparatoriçesidir. Ona bir bakan hep bir daha bakmak ister, güzelliği ile büyülenirdi. Rengi ise kardan bile daha beyaz bir beyazdı. Bu güzelliği yüzünden herkes onu dalından koparmak isteyince tanrıya onu koruması için dua etti. Kimsenin ona yaklaşmasını, dalından koparmasını istemiyordu. Ve böylece gülün gövdesine sert dikenler ekildi. Bir tek ona zarar vermeyen bu dikenler onu herkesten korumak içindi. Ona yaklaşmak, dalından koparmak hatta koklamak isteyenlere dahi izin vermedi gül. Dikenlerini herkese batırdı. Yalnızlığı içinde mutluydu. Ta ki etrafında öten billur sesli bir bülbülü görene kadar. Gül, bülbülün sesine, bülbül ise gülün güzelliğine mest olmuştu. Bülbül öttü, gül izledi. Gül salındı, bülbül izledi. Uzaktan bakmak yetmedi bir süre sonra. Bülbül yavaşça kondu gülün yamacına. İlk defa dikenlerini kimseye batırmak istemeyen gül çaresizdi. O yanına gitse can yakacak, bülbül ona gelse canı yanacaktı. Bir süre birbirlerine yine uzaktan baktılar. Ama artık buradan bakmak da yetmiyordu. Aşk; doyumsuzdu.Gül kendini geri çektikçe bülbül ona daha da sokuldu. Gül, benim dikenlerim senin canını yakar dedikçe bülbül gövdesindeki dikenlere daha sıkı sarıldı. Ve en nihayetinde gülün dikeni bülbülün göğsünü paramparça etti. Bülbülün gövdesinden akan kan kar beyaz gülün yapraklarına bulaştı. O günden sonra göğsündeki acı ve yanık sesi ile ahu zar etti bülbül. Gülün ise bütün beyazlığı kayboldu. Yaprakları kan kırmızıya boyandı. Bülbülün göğsündeki acı ikisini de yaktı. -Bülbül kapanı
Seni bana düşman ediyorlar Etme,dinleme Canımı bana düşman ediyorsun Etme,söyleme Sen topraksın o dikensiz gül Bense yapraktım hani Beni bülbül etme Sen asmaysan o üzümdü
Reklam
Cân yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu Göz kulak oldu her yer her ne ki vâr ol oldu Uyandı çün nâr‐ı aşk kaynadı ebhâr‐ı aşk Her yanaya çağlayup akdı gözüm sel oldu Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı Girdim anın zikrine a'zâlarım dil oldu Ferhad bugün ben oldum varlık dâğını deldim Şîrin'ime varmaya her cânibim yol oldu Geç âk ile kâradan halkı bırak âradan Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu
Gül Yüzlülerin Şevkine Gel
youtube.com/watch?v=batprwi... Gül yüzlülerin şevkine gel núş edelim mey aman aman Gül yüzlülerin şevkine gel núş edelim mey İşret edelim yar ile şimdi demidir hey aman aman İşret edelim yar ile şimdi demidir hey Bu kavli sürahi eğilip sagara söyler, ne der Adilleredir, nâtenedir natenedir ney aman aman Dümderelâdir, natenedir
Olur mı bir gün aceb fasl-ı nev-bahâr-ı ferah, Eser mi gülşen-i hâtırda rûzigâr-ı ferah . AÇIKLAMA : Acaba bir gün ferah baharının zamanı gelir mi? ( Acaba ) hatır gülşeninde ferah rüzgârı eser mi?
Cân yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu Göz kulak oldu her yer her ne ki vâr ol oldu Uyandı çün nâr‐ı aşk kaynadı ebhâr‐ı aşk Her yanaya çağlayup akdı gözüm sel oldu Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı Girdim anın zikrine a'zâlarım dil oldu Ferhad bugün ben oldum varlık dâğını deldim Şîrin'ime varmaya her cânibim yol oldu Geç âk ile kâradan halkı bırak âradan Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu
Niyâzî-i Mısrî
Niyâzî-i Mısrî
355 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.