TARANTA - BABU'YA
BİRİNCİ MEKTUP
Babasının yirmi beşinci kızı
benim üçüncü karım,
gözlerim, dudaklarım
TARANTA - BABU.
Sana bu
mektubu
içine yüreğimden başka bir şey komadan
yolluyorum
Roma'dan.
Bana darılma sakın
şehirlerin şehrinden sana gönderecek
kendi yüreğimden daha akla yakın
bir hediye
bulamadım
diye.
Bazı kitaplar yaşanmışlık kokar. Sanki yaşadıkları bir yerden çıkacak ve insanlara kendini gösterecek. İşte bu kitaptaki öykülerde bulunan karakterlerin yaşadıkları veya hissettikleri sizi onların yanına götürüyor.
Savaşın acımasızlığı ile yaşamaya çalışan insanlara tanık olacaksınız. Savaşın içinde kendi kimliklerini aramaya çalışan savaşın
Ben henüz, çocukluk çağından çıkma arifesinde, o küçük kentte edindiğim o dosttan ayrılırken, gerçek bir dosttan ayrılmakta olduğumu fark ediyorum. Birbirimizle öyle sarmaş dolaş olmadık; birbirimize tumturaklı sözler söyleme ihtiyacı hissetmedik. Hatta sanıyorum; tokalaşmadık bile. Sadece bakıştık. Yüzlerimizde tebessüm mü vardı nedir,
Babasının yirmi beşinci kızı
benim üçüncü karım,
gözlerim, dudaklarım
TARANTA – BABU.
Sana bu
mektubu
içine yüreğimden başka bir şey komadan
yolluyorum
Roma’ dan.
Unutma; seni sevdiğim için ölebilirdim, seni sevdiğim için yaşayacağım. Biraz sonra mektuplarınla resimlerini tutuşturacak bir kibrit çöpü gibi çekiliyorum hayatından. Her şeyiyle onu sana bırakıyorum. Hayatın senin olsun, istersen hayatım da. Ama sen kendinin bile olamayacaksın artık...
Ben yaşadıkça adım söylendikçe. Seni bensizliğe ve kendimi sana mahkum ediyorum.
-Kafa Dergi Kasım 2017-
KAZAKİSTAN’DA BULUNAN MEZAR
Hüseyin Nihâl ATSIZ
Türk Tarih Kurumu tarafından üç ayda bir yayınlanan Belleten’in Temmuz 1969 tarihli 131. sayısında (427. sayfada) “Milâttan Önce Dördüncü Yüzyıla Ait Türkçe Yazıtlar Bulundu” başlıklı kısa bir haber vardı. Tass Ajansı’nın Alma Ata kaynaklı bir haberinde bu yazıtlarda yapılan incelemelere göre
BİR KİMLİK VAKASI
"Sevgili dostum," dedi Sherlock Holmes, Baker Sokağı'ndaki evde ateşin karşısında otururken, "hayat, insan aklının düşünebileceğinden çok daha gariptir. İnsan, gerçekte sıradan denen şeyleri çoğu zaman hayal bile edemez. Eğer şu pencereden el ele uçup, bu büyük şehrin üzerinde dolaşarak çatıları hafifçe kaldırıp
Şerif Hüseyin'den Sultan Mehmed Reşad'a Mektup
Hicaz’a döndüm ve olayların iç yüzünü babama anlattım. Babam, Sultan Mehmed Reşad hazretlerine hitaben bir mektup yazıp Mabeyn-i Hümâyûna gönderdi. Mektupta Avrupa’nın durumunu, ikili ittifakı (Rusya-Fransa), üçlü anlaşmayı (Almanya-Avusturya-İtalya) ve İngiltere’nin Fransa ve Rusya’nın yanında
''Canım'' diye hitap edeceğiniz birisi.On yıl,yirmi yıl,belki de otuz yıl ötelerde kalmış.Mektup yazsanız adresi yok.Öğrenmek isteseniz yeri,yurdu belli değil.Daha da kötüsü sağ mı,ölü mü bilmiyorsunuz.