Ben senin sınırlı gövden ile
beni sonsuz sarmanı diledim.
Uykum seninle kışın kolları arasında devrilerek dönerek tamamlansın,
içimde kuzeyin kuşları sussun istedim.
Kışı ve kışın kalbimde ağırlaşan meyvesini, çiy düşmüş, soğumuş, donmuş bir dili hatırlamak için beni büyüleyen o kimyanın boşluğunda
durup yalvardım:
Beni bu siyah boşluğun içine bırakma, derin bir zaman istedim senden,
ama bana onu verme!
Ne kışa ne yaza uygun kalbim, çatlat aramızdaki donmuş dili,
yokluğunun sebebini anlatamadım kendime,
yokluğun ne vakittir karlı bir tepe gibi içimde.
Ayağa kalk, yaklaş, dilini döndür ağzında,
de ki:
Ben onunla denizin dövdüğü dilsizzz taşlar üstünde sustuydum.