Krizin o ilk gününde Blake bir basın toplantısı yapmak istedi; tanınmaktan nefret eden, hiç bir yerde resimlerinin olmasını istemeyen, kendisini hiç göstermeyen Blake, yeni Şeffaflık Kampanyası'nı açıklayacakt; aruık Rainbow Otelleri, havluların yeniden kullanımıyla elde edilen kârı konukların kendilerine dağıtacaktı. Işte, size Blake`in
·
Puan vermedi
Bir yazar bu kadar kalın bir kitapta savaş hissini size veremiyorsa kitaptan ne beklersiniz? Akıcı olmasını… Daha doğrusu tüm romanların zaten akıcı olması gerekir. Akıcı bir roman her zaman başarılı bir roman da olmuştur. “Savaş ve Barış” ise akıcılıktan çok uzak. Kitap boyunca merak duygusu nerdeyse yok diyecek kadar az. Daha siz kitaba başlar başlamaz yazarın romanı kesip araya girmesiyle savaşı Fransa’nın kaybedeceğini anlıyorsunuz. Bu yenilginin, Napolyon’un Moskova’yı almasından sonra olacağını da öğreniyorsunuz. Onun dışında kitabın başkarakterlerinden biri olan Andrey’in savaşta öleceğini, Piyer’in Nataşa ile evleneceğini hemen anlıyorsunuz. Yazar da bu konuyu ( Olayları okuyucuya önceden romanı kesip arada vermeyi) yazısında belirtmiş ve bunun Rus edebiyatının diğer edebiyatlardan olumlu bir farkı olduğunu anlatmış. Ama ben pek olumlu bir fark olarak göremedim. Peki, kitapta hiç mi güzel taraf yok? Tabi ki var. Fakat biz kitabı incelerken dünyanın en iyi romanı diye inceliyoruz. Bu gözle baktığımız da bu yönleri görüyoruz. Yoksa evet 3. Sınıf bir yazar tarafından yazılmış bir roman olsa, şimdi bu kadar eleştirmez. Kitabın iyi yönlerini açıklardım.
Savaş ve Barış
Savaş ve BarışBrigitte Labbé · Günışığı Kitaplığı · 2014135 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Savaş ve Barış” klasik kitaplar denilince akla gelen ilk kitaplardan biri… Yıllar geçse bile listelerin en üstünde kendine yer bulabilen bir eser… Kitabı tatil günlerimde okumak için almıştım. Çünkü kitabı aldığınız gibi kolay okunmayacak bir eser olduğunu anlıyorsunuz. 900’er sayfadan iki cilt halinde toplam 1800 sayfalık bir kitap. 15 tatilin
Savaş ve Barış
Savaş ve BarışLev Tolstoy · Maviçatı yayınları · 201621,4bin okunma
394 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Bir aşk mı? sanki değil... Sevda mı? bu da değil... Ne peki? Bilmiyorummmm.. Sevmek nedir? Sahip olmak mı? Yoksa sevdiğin o şeyin güvende olması mı? Mutlu olması, sana ait değil de başkasına ait olması gerektiği mi mutluluğu için.... İyi de hangisi...? Nataşa seninki aşk değildi ki? Peki ya Alyoşa..? O zaten aşık olacak biri değil ki..? Aşk var mı peki? Varsa da herhalde bunu hak eden yalnızca Vanya... şüphesiz... Ya Prens..? Hayatınızda böyle iğrenç karakterler var mı? Peki Nelli...? Ya da Yelena mı diyelim...? Romanda ne çok ezilen var... Keyifli Okumalar
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202218,8bin okunma
394 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
İlksöz: Al Alyoşa'yı vur Nataşa'ya. "Artık yazmak zamanı", der anlatıcı ve hikâyesine başlar. Çocuk yaşta öksüz kalmış, yörenin varlıklı bir ailesi, Nikolay Sergeyiç ona sahip çıkmıştır. Ailenin bir de kızı vardır, Nataşa. İki kardeş olarak büyürler ama anlatıcının Nataşa'ya karşı olan hisleri farklılaşır. Araya
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202218,8bin okunma
"Evet, sevgi (yeniden tam bir berraklıkla düşünüyordu), ama bir şey elde etmek için hissedilen, herhangi bir amacı, herhangi bir nedeni olan sevgi değil, ilk defa düşmanımı ölürken gördüğümde, ona karşı, düşmanım olmasına rağmen hissettiğim sevgi. İnsan yüreğinin özü olan ve bir nedene ihtiyaç duymayan bu sevgiyi hissetmiştim. Şu anda da bu kutsal duyguyu hissediyorum. Yakınlarını sevmek, düşmanlarını sevmek. Her şeyi sevmek, Tanrı'nın bütün tezahürlerini sevmek. Sana yakın olan bir insan, insani bir sevgiyle sevilebilir; ama bir düşman ancak ilahi sevgiyle sevilebilir. O adama karşı sevgi hissettiğimde işte bu yüzden öyle bir sevinç duydum. Şu anda nasıldır acaba? Hayatta mı yoksa ... insani bir sevgi, sevgiden nefrete dönüşebilir; ama ilahi sevginin değişme ihtimali yoktur. Hiçbir şey, ne ölüm ne de başka bir şey onu yıkabilir. O yüreğin özüdür. Oysa hayatımda ne kadar çok insandan nefret ettim. Ve bu insanlar arasında hiç kimseyi onu sevdiğim kadar sevmedim ve hiç kimseden ondan nefret ettiğim kadar nefret etmedim." Gözlerinin önünde Nataşa'yı, eskiden yaptığı gibi, ona zevk veren güzelliğiyle değil, ilk defa yüreğiyle birlikte canlandırdı. Onun duygularını, acılarını, utancını ve pişmanlığını anladı. İlk defa o an, onu reddetmesinin ne kadar zalimce olduğunu anladı, ondan ayrılmasının ne kadar zalimce olduğunu gördü. "Onu bir kerecik daha görebilseydim, o gözlere bakıp söyleyebilseydim ... "
Reklam
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.