Hepsi, itirazsız ona itaat eder görünüyordu. Günde birkaç kez namaz için toplanıyorlar, ve eğer hava yağmurlu değilse namazlarını açıkta kılıyorlardı. Uzun, tek bir safta toplanıyorlar ve hacı da önlerine geçip imamlık yapıyordu. Hareketlerindeki düzen ve uyumla askerlere benziyorlardı; hep birlikte Mekke yönüne döner, birlikte eğilir, sonra
“Döner yine Kenân’a, kaybolan Yûsuf, gam yeme
Hüzünler kulübesi gül bahçesi olur bir gün, gam yeme
İyileşir halin, ey mahzun kalp endişelenme
Geçer bu deliliğin, sakinleşir başın, gam yeme
Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün
Hep böyle kalmaz ya hali devranın gam yeme
Ümitsiz olma sakın ha, bilmezsin grubun sırrını
Perde ardında olur gizli oyunlar, üzülme
Söküp götürse de yokluk seli varlık temellerini ey kalp
Nûh gibi kaptanın var korkma tufanından, gam yeme
Konak tehlike dolu, hedef çok uzak olsa da
Sonu olmayan bir yol yok, gam yeme”
Yol kenarında, sırtında yırtık gocuğu, ayağında çarığıyla tek başına bir mujikceğiz duruyor; düşünür bir hali var, oysaki düşündüğü filan yok, sadece "seyre dalmış". Birisi dürtecek olsa silkinerek uykudan uyanmış gibi, ne olduğunu anlamadan size bakacak. Hemen o anda, orada durup neler düşündüğünü sorsanız belki hiçbir şey hatırlayamaz, ama seyrederken topladığı izlenimleri kesinlikle saklamıştır, Bu izlenimler onun için pek değerlidir; belki belirsizce, hiç farkında olmadan -tabii niçin, ne amaçla yaptığını da bilmeden bunları biriktirir. Sonra, yıllar yılı topladığı bu izlenimleri ve daha da başka şeyleri olduğu gibi bırakarak, ruhunun selameti için Kudüs'e gider; belki durup dururken doğduğu köyü yakar ya da her ikisini birden yapar. Halk arasında böyle "dalan"lar çoktur. Belki Smerdyakov da onlardan biriydi, kendisi farkında olmadığı halde büyük bir istekle izlenimlerini biriktiriyordu.
“Kişinin düşüncelerini, fikirlerini anlayan yaşam sorunlarının karşısında aldığı hali öğrenmeye, kısa olarak yaşamın bize anlatmaya çalıştığı manayı araştırmaya uygun olan hiçbir yol ihtimal etmenize gerekmektedir.”
İmparatorluğa Mersiye
Bin yıl oldu toprağına basalı
Hayli oldu kılıçları asalı,
Bülbüllerin onun için tasalı,
Sazlar kırık,ayar tutmaz telleri,
Biz neyledik o koskoca elleri?..