1947 Haziranı’nda Türkiye’ye gelen bir ikisat heyetinin başkanı, göğsünü gere gere diyordu ki: “Türkiye’ye her şeyden evvel, her türlü kalkınma ilânlarından evvel, yol ve liman lâzım olduğuna
inanmak icab eder.” O tarihlerde bu sözlerin, siz kalkınmaya boş verin, size satacağımız motorlu araçlar için yol yapın, ihraç edeceğimiz mallan indirmek için liman inşa edin anlamına geldiğini sosyalistlerden başka kimse anlamamıştı.
CHP’de, sonradan devralan dp'de (eski Demokrat Parti) işe şehir içi yolları asfaltlamak, motorlu ve benzinli araçlar için elverişli hale getirmekle başladılar, sonra tramvayları kaldırdılar, arkasından sokaklarımız en iddialı, en lüks, en işe yaramaz, en çok benzin yakan Amerikan otomobilleriyle doldu. Bunu ilerlemek, çağdaşlaşmak sanıyordu bizim yöneticilerimiz.