Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.11
Tarihsel akış içinde meydana çıkan sözde dinler,tarikatlar, felsefi akımlar ve öğretilerin gizem katılarak anlatıldığı; karmaşık bir anlatım dili olan, okuması ve anlaşılması yorucu bir akademik / araştırma kitabı.
İnsan, yaratılıştan gelen ilahi bir güce inanma ve tapınma isteğine sahiptir. Bu isteği ilahi veya kendi uydurduğu dinlerle doldurmuş; belirli veya kendince ibadetlerde bulunmuştur.
Yazar nedense bunların hepsini aynı kategoride ve içerisine bolca gizem ve gizlilik katarak anlatmaya çalışıyor. Bunu yaparken bazen Evrim Teorisini, bazen Masonluğu ön plana çıkarıyor.
Doğrusu başlıkla içerik arasında çok fark var. Sanki başlık ilgi çekmek için seçilmiş gibi. Kitap bana bir şey katmadı. Yarım bırakma huyum olmadığı için sonuna kadar okudum ama bazen es geçtiğim yerler de oldu.
Merak eden var ise, iyi okumalar...
Kirpinin Zarafeti, Renee ve Paloma’nın ortak anlatımıyla ilerleyen oldukça zarif bir roman.
Renee 54 yaşında, entellektüel zevkleri olan, gösterişli bir apartmanda kapıcı. Paloma bu apartman sakinlerinden, 12 yaşında, yaşıtlarından farklı, zeki, içine kapanık, 13. yaş gününde intihar etmeyi düşünen bir kız çocuğu. Bunları birbirine bağlayan ise apartmana sonradan taşınan Japon Kakuro.
Baştan beri keyifli ilerleyen hikaye, Kakuro’nun taşınmasıyla aynı keyifle devam ediyor, birlikte yemekler yeniyor, filmler izleniyor, son olarak da doğum günü kutlanıyor, çünkü Renee dönüşte bir kaza sırasında ölüyor. Bu duruma çok üzülen Paloma intihar fikrinden vazgeçiyor... Asla’daki her zaman’larin peşinden gitmeye karar veriyor...
Kitabın kısa bölümler halinde olması, kurgunun yorucu ve dağınık olmaması, iki farklı kişinin anlatımıyla ilerlemesi bence kitabı kolay okunur kılıyor. Ben çok sevdim. Naifligiyle, psikolojik tahlilleriyle, düşündürdükleriyle beni kendine bağlayan bir kitap oldu. Tavsiyelerim arasına girdi bile.
Bir haftadan fazla sürdü okumam ama sonunda bitirdim. İlk başlarda hem kitap çok yavaş başladığı için hem de dili beni zorladığı için çok az sayfa okuyarak ilerledim ama olaylar açılmaya başladığı zaman elimden bırakamadım.
Bu kitabı benim için çekici kılan şeylerden biri kitapta bahsi geçen ‘gerçek aşkını öperse, gerçek aşkı ölecek.’ olayıydı.
382 syf.
·
Puan vermedi
Tanpinarin okuduğum ilk kitabıydı. Çok buhranlı bunalimli bir karakter üzerinden gidiyor kitap ve biraz yorucu bir dili vardı. Fakat kitabın içine girdikçe bitsin istemedim. Sürekli yeni karakterler dahil oldu ama ana teması zamandan, değişimden uzaklaşmadi. Kitabın gizli baş karakteri halit ayarcı olmayan şeyleri varmış gibi yasayan, yaşatan ve çevresini çok güzel yöneten birisi. Fakat sonunda oda aldandigini anlıyor. Çokça alıntı yaptığım güzel bir eserdi.
197 syf.
·
Puan vermedi
Okumak Önemli!
Arthur Schopenhaur'un okumak, yazmak ve düşünmek üzerine notlarının ve tavsiyelerinin yer aldığı bu kitabı konu ile ilgilenenlere kesinlikle tavsiye ederim. Kitap biraz yorucu geldi bana. Sakin bir kafa ile sessiz bir ortamda okumakta fayda var. Merak edenler için ara ara alıntılar yaptım.
Özellikle okumak ve yazmak ile ilgili bölümleri 1000k'daki okuyucular bence dikkatlice okumalı. Okumuş olmak için okumak ile okuduğunu anlamak için okumak arasında çok büyük fark var.
Sitede okuma hedefleri ile ilgili çok ilginç bir olay dikkatimi çekmişti. Bu son kısmı onun için yazdım. Bununla ilgili bir kaç farklı tecrübemde oldu. Çoğu okur okuduğu kitabı anlamadan bitiriyor ve daha kötüsü bunun farkında bile olmuyor.
Okumak önemlidir, daha önemlisi ise neyi nasıl okuduğunu bilmektir.
Dr. Edwin Spindrift Burma'da dilbilim dersleri veren bir profesör. Beynindeki tümör yüzünden Londra'da hastaneye yatırılır. Tedavi sürecinde karısı Sheila ziyarete gelmek istemez. Kocası hastanede yatarken kendisi bar bar gezip hastaneye barlardan tanıştığı kişileri getirir. Hastalık için tetkikler devam ederken ameliyat olma kararını verirler ama Sheila gene ortalarda yoktur . Ameliyat'tan bir gece önce hastaneden karisini bulmak için kaçar ve olaylar çok başka yerlere gider. Kendini Soho' da karanlık bir dünyada bulur. Kendisi kelimelerin kökenine kadar inceler ve konuşmalarda herkesi uyarirken yeraltı dünyasında çıkış arar. Başı ne kadar normal başladıysa ortası ve sonu o kadar gariplesti. Okuması benim için yorucu bir kitap oldu. Yazarın dili kolay okunuyor ama hikaye o kadar başka yerlere gidiyor ki. Kitaptan kopuyorsunuz. Ben Edwin 'i Anthony Burgess hayat hikayesiyle kiyasladim. Çünkü kendisine de beyin tümörü teşhisi konulup 1 yıldan az omur bicmisler. O dönemden sonra daha fazla yazmış. Otomatik Portakal okurken bu kadar zorlanmamistim. Yazar hakkında fikriniz yoksa hiç okumadiysaniz okurken biraz zorlanabilirsiniz.
