"Benim sadık yarim kara topraktır."
Buket Uzuner'in tabiat dörtlemesinin ikinci kitabı olan 'Toprak' için kullanılabilecek en güzel cümle sanırım bu Aşık Veysel dizesi olur.
Serinin ilk kitabını okuduysanız bu kitabı da tahmin etmekte zorlanmayacaksınız diye düşünüyorum: ortak kahramanların varlığı, süregelen toplumsal sorunlara dikkat çekilmesi ve yine 'Uyumsuz' gazeteci Defne Kaman'ın kaybolmasıyla başlayıp her kahramanı, hem kendi hayatıyla hem de tabiatın sessiz çığlığıyla yüzleşmeye zorlaması bakımından 'Su' kitabıyla aynı planlamaya sahip diyebilirim.
Yine karakter isimleri özel olarak seçilmiş (Karaca, Güneş Aytan, Muhtar Körağaoğlu...) ve bu isimlerden yola çıkılarak kadim Türk geleneklerine, Hitit ve Hatti medeniyetlerine, şamanlığa, efsane, masal ve destanlara göndermeler yapılmış.
Bir önceki kitapta bulunan 'su' / 'yunus' bağlantısı bu kitapta 'toprak' / 'geyik' arasında karşımıza çıkıyor. Bu paroladan yola çıkarak; yasak avlanma, insan dışındaki canlıların yaşam hakkına saygı duymama, tarihi eser kaçakçılığı, kadınların ve farklı olanların karşılaştığı önyargılar, aile sevgisi eksikliği, tabiata yapılan saygısızlık... gibi pek çok toplumsal konu ele alınıyor.
Yazarın, ortaya çıkarırken ciddi araştırma yaptığı çok açık olan tabiat dörtlemesinin doğaya, doğa ve hayvan katliamına, geçmişimizden kopuşumuza dikkat çekmek adına önemli kitaplar olduğunu düşünüyorum. Sürükleyici bir dille, polisiye roman tadında olması da ayrıca her okura hitap edebilecek düzeyde.