_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer.
_Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır.
_Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Merhaba kardeşler;
İbn Hazm’a ait ‘’Ahlak ve Davranış Tarzları, Nefislerdeki Ahlaki Hastalıkların Tedavisi’’ isimli eserle karşınızdayım.
‘’Her birliktelik, her buluşma, er geç ayrılığı tadacaktır. Ayrılığın acısının ne olduğunu anlamak için, uzunca bir süre ayrılıktan sonra kavuşmanın nasıllığından bahsetmek isabetli olacaktır: ‘’Ayrılıktan
Santiago’nun merkez sebze halindeki işçilere şiir okumaya çağrılmıştı ve hazırlıksız yakalandığı için ne okuyacağını bilememişti. Mecburen ”Espana en el corazon’u (Yüreğimdeki İspanya) okumuştu. Ardından olanları şöyle yazıyordu: “Edebiyat kariyerimin en önemli olayı gerçekleşti. Dinleyenlerin bir kısmı alkışladı, diğerleri başlarını öne eğdi. Ardından hepsi birden kafalarını bir adama çevirdiler. Bir sendika lideriydi belki; diğerleri gibi giyinmişti, belinde bir bohça vardı; kocaman elleriyle sandalyesinin arkalığını tutarak ayağa kalktı ve “Yoldaş Pablo, biz unutulmuş insanlarız,” dedi, “Hayatımda hiç bu kadar duygulanmamıştım.” Ardından hüngür hüngür ağlamaya başladı.” Neruda bunu yaşadıktan sonra şiirinin tarih, coğrafya ve her şeyden öte, ülkesinin ve kıtasının gerçek insanlarını içermesi gerektiğine karar vermişti. Bu örneği bütün bir sanatçı nesli izledi ki o dönemlerde Latin Amerika için getirdiği değişim önemli bir devrimdi.
“…Manuel Altolaguirre, basmaya devam ediyordu.
Doğu cephesinin en ön hatlarındaki Gerona’da, eski ve terk edilmiş
bir manastırda basımevi kurmuştu. Bu manastırda, çok ilginç koşullar
altında benim Yüreğimde İspanya kitabım basıldı.
Sanırım çok az kitabın böylesine ilginç bir yazgısı ve öyküsü vardır…”
“Cephedeki askerler dizgiyi ve