ŞÎRAZLI SA'DÎ, Yusuf ile Züleyha'nm hikâyesini şöyle anlatıyor: "Züleyha aşk şarabından sarhoş olunca o gün Yusuf'un eteğini eliyle tuttu. Şehvet ateşi onu öyle azdırmıştı ki Yusuf'a kurtlar gibi saldırmak istiyordu.
Züleyha'mn mermerden yapılmış, sabah akşam yanından hiç ayırmadığı bir putu vardı. Ona tapıyor, işleyeceği suçu görmesini istemiyordu. Serpuşuyla putun yüzünü örttü.
Yusuf ellerini yüzüne kapamış, bir köşede mahzun bir halde oturuyordu. Züleyha Yusuf'un eteğini yakaladı, ayaklarına kapandı:
'Benden niçin kaçıyorsun? Suratım asıp da şu güzel vakitlerimizi zehretme. Hey vefasız, serkeş adam! Kalbin çelik mi-
dir? Eğer bu inadından vazgeçmezsen ben yanıp tutuşurum, sen de perişan olursun' diyordu.
Bunun üzerine iffet abidesi Yusuf gözlerinden yaşlar dökerek, 'Sen taştan yontulmuş bir puttan utanırken, beni Yaradan'dan utanmaz mı sandın?' cevabını verdi."
(Sa'dî-i Şîrâzî, Bostan, s. 311)