Tıpkı Hasan Sabbah gibi. Esasıyun kavramını Haşhaşiyun olarak anlatan Marco Polo, bazı tarihçiler ve Bartol'un kitabından ziyade, işin öyle olmadığını, ortalama bir kalede cennet oluşturacak bir alanın olmadığını kayıtlara geçelim. Ama suikastçı ve fedai yetiştirdi orası doğru.
Siyasi bir amacına yönelik fedai yetiştirdi Selçuklu otoritesine karşı. Haşhaş yapay cennet huriler yalan, o kalede siyasi ve dini eğitimle fedai yetiştirmesi olayı doğru.
Başınıza gelen başınıza geldiğini düşündüğünüz şey değildir.
Düşmanından nasıl mı intikam alırsın en asil hayatı yaşayarak.
Tanrı dünyayı özgür ve mükemmel yarattı.
İnsan yaptığının kendi kararı olduğuna inanırsa özgür, mutlu, asil ruhlu ve Tanrı inancına sahip olur.
Tanrı herkesi mutluluğu anlayabilecek şekilde yarattı.
Kim olduğunu belirleyen seçimlerindir.
Ruha verdiğin daima orda kalır.
Zihnin büyüklüğü verdiğin kararlarla ölçülür.
Varlık çok şey sahibi olmak değil, az şey istemektir.
Zengin olan kim midir? Mutlu olan.
Siz de arzularınızı bırakın ki hepsine kavuşun.
Olmamış inciri yiyemezsen olgunlaşmamış bir fikri de zihninden çıkartamazsın.
Tanrı sana bir şey söylemek istediğinde bir insana bunları söyletecektir.
Her şeyi bilenin bir şey öğrenmesi imkansızdır.
Nereye gittiğini bilene dünya yol verir.
Yapamayacağınıza endişelenmemek mutluluğa gider.
Kitabı aldım incelemesine bakıyorum. "Tanrı sana bir şey söylemek istediğinde bir başkasına bunu söyletecektir" düşüncesi, peygamberler ve vahiy olarak söyletecektir mi demek, yoksa sıradan bir insanın konuşmalarında mı söyletecektir demek?