Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaren

Yaren
@yyaren
3 Temmuz
19 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
M. KEMAL
Bu kitapta beni en çok etkileyen şey "Atatürk'ü değil, adında da olduğu gibi "Mustafa Kemal"i okumuş olmamdı. Bence Yılmaz Özdil yazımı ile günümüz kitaplarının nasıl olması gerektiğini herkese gösteriyor. Edebiyatı tamamı ile halka indirmiş, genelde kitap okumayan bir insan bile her cümleyi anlayarak okuyabilir. İftiralara kulak tıkayıp Özdil'i araştırırsanız eğer kitabın koleksiyon basımı hakkındaki görüşünüz de olumluya dönecektir. M. Kemal, gündelik yaşamdaki Mustafa'yı bize anlattığından kitabı okurken sanki Atatürk'ün yaşamını izliyormuş gibi oluyorsunuz. Tabii bu 10 Kasım 1938 için de geçerli. Kitabı okuduktan sonra bir kez daha Türk oluşumla gurur duydum. Bu kitabı Atatürk'ün gerçeklerini öğrenmek isteyen her vatandaş okumalı.
Mustafa Kemal
Mustafa KemalYılmaz Özdil · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201814bin okunma
Reklam
568 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Gazap Üzümleri, Notre Dome'ın Kamburu'ndan sonra okuduğum ilk roman. Bu kitabı ilk okuduğumda 12 yaşımdaydım, ikinci olarak okuduğumda 14, şimdi ise 16. Her defasında daha da anlayarak okudum bu kitabı ve her defasında daha da içime işledi. Bazı diğer kitaplarında da olduğu gibi işçilerin ve emeğin ezilişini, bastırılışını, kullanılışını işlemiş Steinbeck. Emekçilerin karın tokluğuna çalıştığı gerçeğini bir yana koyun, sözde devletin kârı için el koyulan tarlalar, topraklar ve onların sahiplerinin mağdur hâllerini de yakından inceliyorsunuz kitabı okurken. Aile olarak topraklarından olduktan sonra açgözlü işverenlerin oldukça klişe olsa da kendilerinin yabancı olduğu "işçi ilanı" tuzağına düşüyor, ana karakterlerimiz ve göç ediyorlar. Tabii önemli olan işverenlerin tarlasını sürecek sayıda işçi bulması olduğundan dolayı 500 kişilik açık olan bir işyerinde işçi ilanı olarak 2000 kişi deniliyor. Durum böyle olunca herkes "Nasıl olsa daha 2000 kişi gitmemiştir." diyerek yola çıkıyor. Doğal olarak her zaman olduğu gibi yine mağdur olan taraf halk. Üstelik bu döngünün böyle acımasızca devam etmesi için görevlendirilmiş polisler de var bu ülkede. En önemlisi ne var biliyor musunuz; karnı aç ufacık çocuklar, son günlerini yaşayan hastalıklı insanlar ve yüreği umut, omzu sorumluluk dolu anne-babalar var. Fakat onlar her zaman gözardı edilecekler. Çünkü onlar yüce devletimize bir işveren kadar kazandıramazlar. İşte bu yüzden onlar her zaman açlıktan ölmeyi hakederler.
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Oda Yayınları · 199435,2bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Günümüzde artık iyice yapaylaymış, duygudan çok oyuncak olmuş sevgi bu kitapta en tutkulu haliyle ilmek ilmek işlenmiş. Üstelik yazar, duyguları, düşünceleri, mekanları, insanları öyle bir tasvir etmiş, öyle güçlü ifade etmiş ki kitap okumaktan çok film izliyormuşsunuz gibi.
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai · Bilge Kültür Sanat · 201645,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
500 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
“Herkesin bir mucizesi vardır, benimki de o!” girişiyle daha ilk cümleden merak ve heyecan uyandıran bu kitap, hiç de çoğu insanın sandığı gibi sulu bir platonik aşk hikayesinden ibaret değil. Bu kitap genel olarak ‘aşkın binlerce çeşidi’ni konu alıyor. Tuna, kalbini tamamen Ada’ya adamış, onun kendi yapamadığı her şeyi yapışına, çocuk aklıyla dahi olsa kendi kararlarını kendi verişine, kaşına, gözüne, gülüşüne... her şeyine hayran bir çocuk. Tuna’nın aşkı öyle bir aşk ki 500 sayfalık bir kitaba konu olmuş, bu yetmezmiş gibi kitaba sığmamış bile! Ada, her zaman alkışlanmayı seven bir kız olmuş hayatı boyunca. Tanıştığı çoğu kişi üzerinde otorite kurabilmiş, ona karşı gelenler çok nadirdi. Çocuk yaşlarında ise, Aras ile tanıştığı yaşlarda, üzerinde güce sahip olmayı asla tamamen başaramadığı tek bir insan vardı, Aras. O, ondaki bu ele geçirilemezliliğe, sessizliğiyle daha da bir cazibeli hala getirdiği kibirliliğe ve bütün o asi, başına buyruk karakterin sığındığı mükemmel bedene aşık olmuştu. Peki ya Tuna? Ada, Tuna’yı her zaman kalbinin en güzel ve en geniş köşesinde sakladı. Onunla imkansız aşkı tattı. Onu, onunla evlenemeyecek, ona dokunamayacak kadar çok sevdi. Aras bile ona olan aşkına engel olamadı. Çünkü Ada, Tuna’yı işte bu kadar güzel sevdi. Aras... kimine göre Ada’nın elde edilemeyişini, kimine göre onun gibi bir kızın sevgilisi olabilmeyi sevdi. Aras, Ada’dan başka kimseye göre Ada’yı sevdi.
Kumral Ada Mavi Tuna
Kumral Ada Mavi TunaBuket Uzuner · Everest Yayınları · 202110,8bin okunma
392 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Zweig bu eserinde önemli bir toplumsal sorunu ele almış. İnsanların herhangi bir özrü bulunanlara karşı acıma duygusu yüklü davranışları, onları alaya alışları ve hor görmeleri bence biraz dikkat edilmesi gereken konulardan birisi. Bu kitapta, bacaklarından özrü bulunan Edith’in kendisine umut veren tek parıltıya tutunuşu ve onu sahiplenişi ardından da ona aşık oluşu ele alınmış. Yüzeysel olarak baktığımızda özürlü bir insanın birisini sevmesi ve o kişi tarafından sevilmek istemesi oldukça doğal. Fakat kitapta bunu doğal bulmayan insanlar incelenmiş. En göze çarpan örneği de Edith’in tutulduğu subay, Hofmiller. Bu insan, Edith gibi sakat birisi tarafından sevilmekten, onunla zorla nişanlanmaktan, ona dokunmak değil onunla konuşmaktan dahi utanır hale gelmiş, sonlara doğru merhametini dahi yitirmiş! Kitapta bu konu gerçekten büyük bir ustalıkla işlenmiş. Umuyorum ki özrü bulunan insanlar hakkında yanlış düşüncelere sahip olanlar bu ya da buna benzer bir kitabı okur ve aydınlanır. Çünkü günümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerden birisi de herkesin insan olduğu gerçeğini kabullenmek.
Sabırsız Yürek
Sabırsız YürekStefan Zweig · Can Yayınları · 20166,1bin okunma
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İngilizce öğretmenimiz Küçük Prens’i okuyacağımızı söylediğinde onun bir çocuk kitabı olduğunu, çocukların okuması gerektiğini, yaptığı şeyin çok saçma olduğunu düşünmüştüm. Yetişkince davranmışım. Okuduktan ve öğretmenimle kitap üzerine tartıştıktan sonra Küçük Prens’in aslında ne denli önemli, değerli bir eser olduğunu anladım. Kitap genel hatlarıyla yetişkinler ve çocuklar arasındaki farkı konu alıyor olsa da “baobab” ağaçları ile bize çok daha farklı bir mesaj vermek istemiş, yazar. Baobab ağaçları, 28 ve üstü metreye kadar uzayabilen, 30 metreye kadar genişleyebilen oldukça köklü ağaçlardır. Yazarın kitabı yazarken 2. Dünya Savaşı’ndan etkilenmiş olabileceği düşüncesiyle baobab ağaçlarını faşizmin simgesi olarak kullandığını düşünüyorum. Çünkü faşizm kitabın yazıldığı dönemlerde yeni yeni ortaya çıkmaya başlamış, henüz kök salmıştı. Küçük Prens ise burada yazarın kendisini simgeliyor ve koyun ise faşizme karşı çıkabilecek nitelikteki insanlar. Küçük Prens, koyunu baobab ağaçlarını gezegeninden kaldırması, onları yok etmesi için istemişti. Yani bir bakıma yazar koyuna ne olduğunu anlamamız için önümüze fırsatlar sunmuş. Kitapta bir diğer dikkat çekilen nokta ise “evcilleştirmek”. Küçük Prens’e göre cins/tür olan varlıkları özel yapmak için onu sahiplenmek, ona kendinden bir parça vermekti, evcilleştirmek. Tıpkı günümüz dünyasında olduğu gibi. Bir köpek edinirsin, ona isim verirsin, onunla vakit geçirir, en önemlisi de ona değer verirsin. İşte o zaman o senin ‘evcil hayvan’ın oluverir bir anda. Küçük Prens’in gülü gibi, tilkisi gibi
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015234,6bin okunma