DUYULMAZ ÇIĞLIK Gazze yalnız, Gazze yetim, Gazze kimsesiz Gazap Allah'ındır yakında, sanma sahipsiz. Gazap üzümü misali Ebabilin ağzında her biri Gazze şehitler diyarı, Gazze sabırlar mabedi Gazze Gazaba gebe , ama Gazze artık bebeksiz Zalimin zulmü mü güçlü , mazlumun ahı mı? Yaratan ki güneşi, göğü; yerde ahını koyar mı? Çevirmez mi geceyi gündüze, mazlumu da galibe? Yemin eder yaratan aya, güneşe ve de yere, göğe. Andolsun ki sabır ,acı , şüheda Gazze'nin miracı. Şühedada miraç, ondan sebep yüzünde gamzesi, Bilir çünkü kahpeye kalmayacak o biricik Gazzesi, Ve kalacak dededen toruna hep Gazze'nin mirası, Küfr-ü yılanları yutmadı mı sanki Musa'nın asası? Elbet arşı sarsıyor Gazze'nin duyulmaz çığlık sesi. Mutlu Akçay
İran'ı bilmeyen sözde İran uzmanları, yıllarca İran'ın ne kadar güçlü olduğunu anlatıp durdular. İran'ın son yıllarda ne kadar geliştiğinden, Sipahi Pasdaran adı verilen devrim muhafızlarının esrarengiz savaş kabiliyetinden vesaire söz ettiler. Oysa İran'ı övüp arşa çıkaran bu uzmanlar ne tek kelime Farsça bilir ne de
Reklam
Insanin rengi karanlikta bellir olur demişler , Zalimin sesi cok çıkar ama son sözü mazlum söyler Eyy israil yarına kalir da yanina kalmaz..
Sızlatmıyorsa yüreğini bir mazlumun sesi, Layık olur mu şanına müslüman denilmesi??? Biliniz ki ; sonunuz alevli bir âh'tir. intikam alanlanlarin en hayirlisi Allah'tir. Zalimin zulmüne susan dilsiz şeytandır..
İÇTEN SEVDİKLERİM KURTARDI BENİ
Sevmesini bilmez belli ki kıyar Bir tek doğrusu yok her şeyi ayar Namus şeref bitmiş sırları yayar Sözleri tamam der gözlerse cayar İçten sevdiklerim kurtardı beni Aklım çözemedi çok büyük aktör Muhabbete aşka ise gözü kör
Kafilenin etrafını etten duvar gibi örmüşlerdi adeta. Siperlerdeki askerlerin kafileyi hedeflemesi için topluluğun çevresindeki askerler de hızla çekilince, mitralyözler, yüzlerce silah alev alıp yandı. Adeta ateş püskürüyor ve Beyaz Dağ'a ölüm yağdırıyordu namlular. Silahlar ardı ardına patladıkça kalabalık ölüm dalgalanmasıyla sağa sola savruluyor, can çekişiyordu. Meydan insan haykırışıyla ve ecel çığlıklarıyla inliyordu. Keskin bir tırpanın taptaze çayırları yerlere sermesi gibi, canlar birer birer birbirinin üzerine yığılıyor, kanlar içinde toprağı kucaklıyordu insanlar. Askerler, haykırış ve feryatların dindiğini görünce, komutanın emrini bekledikler. Az sonra zafer naralı bir tonda komutanın sesi yükseldi: "Süngü tak!" Süngüler parladı, ay ışığında. Sonra zalimin borazanı, "Hallah, hallah!" diye haykırmaya başladı. Sağ, yaralı, ölü bakmadan üşüştüler birer birer, canlı cansız yerlere serilmiş bedenlere. O gece ay, kır çiçekleri, nazlı keklikler, yavru ceylanlar ve Beyaz Dağ küstü gölgesine. Kanlı bir karanlık sarmıştı Beyaz Dağ'ı...
Reklam
122 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.