Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tuhaf ama harika bir evrende yaşıyoruz. Evrenin yaşını, büyüklüğünü, gücünü ve güzelliğini kavramak olağanüstü bir hayal gücü gerektiriyor. Görünen o ki bu uçsuz bucaksız kozmosta biz insanların kapladığı yer, epey önemsiz. Ve biz onu bütünüyle anlamaya, ona nasıl uyum sağladığımızı öğrenmeye çalışıyoruz.
Bilim
Ona sorulur: "Tanrı evreni yaratmadan önce ne yapıyordu?" Augustinus şu yanıtı vermez: "Bu tip sorular soran insanlar için cehennemi hazırlıyordu."
Sayfa 20 - Alfa Bilim
Reklam
İkinci olarak da evrenin başlangıç durumu meselesi vardır. Kimileri bilimin sadece ilk bölümle uğraşması gerektiğini hissettiklerini söylemektedir, onlar başlangıç durumu sorununu metafiziğin veya dinin konusu olarak görmektedirler. Onlara göre kadiri mutlak Tanrı evreni nasıl istiyorsa öyle başlatmıştır. Diyelim ki öyle, ama bu durumda devamında evrenin tamamen gelişigüzel biçimde gelişmesini de sağlayabilirdi. Bunun yerine evrenin belli yasalar uyarınca oldukça düzenli bir biçimde evrimleşmesini seçtiği görülüyor. Bu yüzden başlangıç durumuna da hükmeden yasalar olduğunu varsaymamız akla uygun görünüyor.
Sayfa 23 - Alfa Bilim SerisiKitabı okudu
Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması 06.01.2013 16:59 Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması Türkiye'de Sosyalizm'in en büyük savunucularından Hikmet Kıvılcımlı'nın Eyüp Sultan'da yaptığı tarihi konuşma. TIMETURK / Haber Merkezi Muhterem Vatandaşlarım! Sevgili İşçi kardeşlerim!Bugün, Müslüman
Sayfa 1 - derleniş yayınlarıKitabı okudu
Uygarlığın doğumundan bu yana insanlar olayların birbirleriyle bağlantısız ve açıklamasız olduğunu görmekten hoşnut olmadı. Dünyanın işleyişinin altında yatan düzeni anlamanın peşinde koştu. Bugün hala, neden burada olduğumuzu ve nereden geldiğimizi öğrenmek arzusundayız. İnsanlığın bilgiye olan derin tutkusu süregelen araştırmacılığımızın gerekçesi olmaya yeterli. Ve bir hedef olarak içerisinde yaşadığımız evrenin tam bir tasvirinden daha azına razı değiliz.
Elimizdeki kanıtlarla, bugün evrenin sonsuza dek genişleyeceğini tahmin ediyoruz ama kesin emin olabildiğimiz tek şey evren tekrar çökecek olsa bile bunun en azından bir on milyar yıl daha olmayacağı, çünkü evren şimdiye dek en az bu kadar süre boyunca genişlemiş durumdadır. Bunun da bizi gereğinden fazla endişelendirmesine gerek yok: o zamana dek, tabii eğer güneş sisteminin dışında koloniler kurmamışsak, insan neslinin tükenmesinin ve güneşle birlikte yok olmasının üzerinden epey bir zaman geçmiş olacak.
Reklam
Katolik Kilisesi Galileo meselesinde güneşin dünyanın çevresinde döndüğünü ilan edip bilimsel bir soruna yasa koymaya çalışarak kötü bir yanlış yapmıştı. Yüzyıllar sonra, şimdi kozmoloji hakkında danışmak üzere çok sayıda uzmana davette bulunmaya karar vermişti. Konferansın sonunda katılımcılar Papa'nın huzuruna çıkartılma ayrıcalığına sahip oldular. Kendisi bize evrenin Büyük Patlama sonrasındaki evrimi hakkında çalışmanın bir sorun oluşturmadığını, ancak Büyük Patlama'nın kendisini sorgulamamamız gerektiğini çünkü bunun Yaradılış anı, dolayısıyla Tanrı'nın işi olduğunu söyledi. O anda benim az önce konferansta yaptığım konuşmanın konusunu bilmemesine memnun oldum. Konuşmam uzayzamanın sonlu olması, ama sınırının olmaması ihtimali üzerineydi; bu evrenin bir başlangıcı, bir Yaradılış anı olmadığı anlamına geliyordu. Güçlü bir kimlik özdeşleşmesi hissi taşıdığım ve bunu kısmen kendisinin ölümünden tam olarak 300 yıl sonra doğmuş olma şansına borçlu olduğum Galileo'nun kaderini paylaşma arzusunda değildim!
Bilim, evrenin eğer belli bir zamandaki durumunu biliyorsak, zaman içerisinde nasıl gelişeceğini, belirsizlik ilkesinin çizdiği sınırlar içerisinde bize söyleyen bir yasalar kümesini ortaya çıkarmış görünüyor. Bu yasalar, başlangıçta Tanrı tarafından buyurulmuş olabilir ama o zamandan bugüne evreni bu yasalara göre evrilmeye bırakmış olduğu ve şimdi de evrene karışmadığı görülüyor.
"Evrenin sınır koşulu, sınırının olmamasıdır." Evren tamamen kendi başına bağımsız bir bütün ve kendisi dışında hiçbir şeyden etkilenmiyor olabilir. Ne yaratılarak var edilmiştir, ne de yok edilecektir. O, sadece vardır.
Bilimsel kuramların olayları betimlemedeki başarısı sonucu birçok insan, Tanrı'nın evrenin bir dizi yasaya göre evrimleşmesine izin verdiği ve bu yasaları çiğneme yönünde herhangi bir müdahalede bulunmadığı inancına sahip oldu. Ancak yasalar bize evrenin başladığı anda nasıl görünmesi gerektiğini söylemiyor: saati kurup nasıl başlatacağını seçmenin halen Tanrı'ya mahsus olması mümkün. Evren bir başlangıca sahip olduğu müddetçe onun bir yaratıcısının olduğunu da varsayabiliriz. Ancak evren bir sınırı veya kenarı olmaksızın gerçekten kendi başına tamamen bağımsız bir bütünse, onun bir başlangıcı da bir sonu da olmaz: sadece var olur. Bu durumda bir yaradana gerek kalır mı?
Reklam
İnsan türünün evreni anlamada gösterdiği ilerleme, artan ölçüde düzensiz bir evrende küçük bir düzen köşesi kurmuştur. Bu kitaptaki her sözcüğü hatırlasaydınız hafızanız yaklaşık iki milyon bilgi parçasını kaydetmiş olurdu: beyninizdeki düzen yaklaşık iki milyon birim artmış olurdu.
Bilimkurgunun denizaltılar, aya yolculuk gibi birçok fikri daha sonra bilimin gerçeği haline geldi. Acaba zaman yolculuğu konusunda da umudumuzu koruyabilir miyiz?
Bilim ve teknolojide ilerledikçe en sonunda bir zaman makinesini yapabileceğimiz umudu beslenebilir. Madem öyle neden hala gelecekten kimse gelip bize bunun nasıl yapılacağını söylemedi?
"100 Yazar Einstein'a Karşı" adında bir kitap basıldığında cevabı yapıştırdı: "Haksız olsaydım zaten biri yeterli olurdu!"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.