Yaşam nedir ki aslında? Yoğunlukla hissedilen, derken sonra hiç hissedilmeyen bir şey, görünüşe göre hep aynı ama sonra tamamen bambaşka, ara ara ziyadesiyle değişken, sonra yine safi alışkanlık.
Genel anlamda, insan yaşamında şansın rolünü de kabul etmeliyiz. Herkesin kendi kaderinden efendisi olduğu ve yeterince motive olursak "ne istersek olabileceğimiz" görüşü, bitmez tükenmez bir gelişim ve optimizasyon felsefesine dayandığından ve işler yolunda gitmediğinde bir tek kendimizi suçlayabileceğimiz gibi bir bireyci teşhise yol açtığından, sorunludur.
Sırf kendi fikirlerimizi çok parlak bulduğumuz için her zaman bizim istediğimizin olmasını talep edemeyiz. İhtiyatlı olmayı, başkalarını dinlemeyi, hatta bazen kendimizi geri planda tutmayı öğrenmek zorundayız.
Varoluşçular, bireyleri belirleyenin eylemleri olduğunu söyler. Bu yanlış olmamakla beraber, aynı derecede yapmadıklarımız tarafından da belirlendiğimizi gözden kaçırmamak gerekir. yalnız yaptıklarımız değil, kaçırdıklarımız da bizi biçimlendirir.
Hayatımızda neyin eksik olduğunu bilemeyebiliriz ama bir şeyim eksik, noksan, erişilmez olması deneyimini biliriz. Ne olduğunu her zaman bilemedek de kavrayamadığımız bir şey olduğunu biliriz.
"Neyin noksan olduğunu bulmanın amacı onu yerine koymaktır;en azından, bir yoksunluğu gidermenin ilk aşaması neden yoksun olunduğunun keşfedilmesidir."
Bu modern dünyada insanlar, rahatsızlık ve sıkıntıyşa yaşamaya alışık değiller. Sonuç ve doyum bekliyoruz, hemen şimdi! Verebileceklerinden daha hızlı yanıtlar istiyoruz.