Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Michael, Güney Galler tarafında yolculuk yaparken yoğun sise maruz kalır ve arabasını bir hendeğe düşürür. Etrafında yardım edecek birilerini ararken ışıkları yanan bir ev görür. Evin yanına gelen Michael, seslenir ama onu kimse duymaz. İçeri giren Michael gördükleri karşısında şok olur. Elinde silah olan bir kadın ve ölü bir adam vardır. Hiç ummadık anda karşılaştığı manzara karşısında Michael, kadını savunmak ister ve çözüm yolları arar. Artık evdeki herkese katil gözünde bakılmaktadır.
Bir tiyatro eserinden esinlenerek yazılan kitapta katili bulma hiç o kadar değil. Her karakterde evet katil bu derken hop başa dönüyoruz. Gerilim ve zekice işlenen kurgu da merakla sayfaları çeviriyorsunuz. Sadece bana biraz hızlı ilerledi gibi geldi. Daha fazla detaylı okumak isterdim. Agatha Christie kaleminden okuduğum ikinci kitap ve yine sevdim. Diğer kitapları gibi olmasa da polisiye konusunda başarısı gözardı edilemez. Kitapta asıl heyecan katili bulmak için çabalamaya çalışmak ve amaca ulaşmak. Tavsiye ederim.
Adalet
Türk edebiyatının ilk polisiye romanı olarak ilk kez 1883’te yayımlanan Esrar-ı Cinayat aynı zamanda dönemin adalet sistemine bir hiciv olarak ele alınabilir.
Boğaz’ın Karadeniz’e bakan kısmındaki heybetli Öreke taşının güçlü betimlemesiyle başlayan roman birbiriyle ilintili cinayetleri işliyor. İki erkek bir kızın cesetlerinin bulunmasının ardından intihar süsü verilmiş bir cinayet daha işleniyor. İşinin ehli Osman Sabri ve arkadaşı Necmi’nin detaylı araştırmaları cinayetin birçok kısmını aydınlatsa da adalet sistemindeki usulsüzlükler önlerine türlü engeller çıkartıyor. Birbirini kayırma ve önde gelen kimselerin yargıya tabi tutulmaması cinayetleri çözmelerine mani oluyor. Fakat keskin zekası ile Osman Sabri Bey, Necmi’nin de yardımıyla engelleri aşıp gerçekleri gün yüzüne çıkartıyor. Romanda mevcut adalet sistemini hem eleştirip hem çözüm sunuluyor.
Esrarlı bir cinayet ile başlayıp ilahi adalet ile son bulan roman bana son derece keyifli zamanlar yaşattı, favori kısımlarım ise Kalpazan Mustafa’nın yolladığı mektuplar idi. Güçlü karakterlere ve zekice detaylara sahip bu romanı okuduğunuza pişman olmayacağınıza eminim.
Yorumu okuduğunuz için teşekkürler! :)
*Spoiler İçerir*
Kitabın adı Ay'a Yolculuk olunca ben de aya yolculuğu anlatır sandım, yanılmışım. Kitabın neredeyse 3/4'ünde aya nasıl mermi gönderebileceğimiz anlatılıyor. Atışbilimine ilgi duyuyorsanız bu kısımdan keyif alabilirsiniz, açıkçası ben pek alamadım. Sonunda kitabı yarıladığımda hikaye istediğim yönde ilerledi ve üç babayiğit karakterimiz merminin içine binme cesaretini gösterdi. Merminin şekli ve içi buna uygun dizayn edildi, olabilecek tehlikeler giderildi, oksijen ve yiyecek sorununa çözüm bulundu hatta merminin içinde -artık ona vagon mermi diyorlar- bir hafta kalma denemesi bile yapıldı. Sonunda o gün geldi ve binlerce insanın şahitliğinde mermi ateşlendi...
Jules Verne kitabın sonunu çok zekice bitiriyor. Başarısız olmuyorlar, ama istenilen başarıyı da elde edemiyorlar. Ay yüzeyinde onları neyin karşılayacağını bilemeyeceği için hiç o toplara da girmiyor. Dünyanın Merkezine Yolculuk'ta olduğu gibi bize, yapılan yolculuğu ve Ay'ı kurgulamıyor. Tam tersine anlattığı çoğu şey mantık çerçevesinde ve bilimsel. İnsanoğlunun Ay'a ayak basışından 104 yıl önce, neredeyse bütün detayları düşünüp bize aktarıyor. Çoğu bilgi tabi ki şu an geçerliliğini yitirmiş durumda bu yüzden bazı yerler ister istemez komik gelmesine rağmen ben bir sürü bilmediğim şey de öğrendim. Jules Verne'e beni üzmediği ve Ay'a sadece mermi göndermekle kalmadığı için teşekkürlerimi sunuyor ve kitaba 10 üzerinden 7 veriyorum.
·
Puan vermedi
Sonunda gerçekten şaşırtıcı olan ters köşeye kadar bunu hissetmiyordum. Polisiyenin kraliçesi Agatha Christie'nin bir dedektiflik romanı olan Hercule Poirot'nun Noel'inden bahsediyorum. Bu kitap, küçük gri hücreleriyle en şaşırtıcı vakaları çözen zeki Belçikalı hafiyenin yer aldığı serinin 20. kitabı.
Hikâye, zengin ve despot
·
Puan vermedi
Okumam gereken kitabı okumak istemedim ve yabancı bir arkadaşım olan Jim bana Agatha Christie'nin The A.B.C Murders kitabını önerdi. İyi ki de önermiş, çünkü okuduğum en heyecan verici ve büyüleyici kitaplardan biriydi! Agatha Christie bir polisiye ustasıdır ve ünlü karakterleri Hercule Poirot, Arthur Hastings ve Başmüfettiş Japp'in yer
Şah Mat
Mario Mazzanti'nin seri olarak yazdığı kitapların ilki, her şeyin başlangıç noktası olan kitap Şah Mat. Aslında söylenecek çok söz var.Ama Kitaba şöyle genel olarak bakıldığında basit gibi görünen olayların aslında zekice yazılmış birbirine bağlı olaylar zinciri olduğunu görüyoruz. Konusundan da kısaca bahsedersek
" Suç psikiyatristi olarak polise destek vermekte olan Claps’in suçluların davranış profilini inceleyerek olası şüphelileri tespit etmek gibi çetin bir görevi vardır. Ancak bu sefer ortadaki cinayet hiç de basit değildir. Karşısında acımasız, kararlı, unutulmak istemeyen ve şehrin korkulu rüyası olmayı amaçlayan bir seri katil vardır. Çözüm hep avuç içinde gibidir ama bir türlü
ulaşılamamaktadır, aşılan her bir basamak katilin ininin derinliklerine dalmaktan başka bir işe yaramaz "
Yani polisle yapılan bir Satranç maçı ve her hamle bir cinayet. Okurken hem heyecanlanacağınız, katilin kim olduğunu merak edeceğiniz ve devamında neler olacağını okumadan duramacağınız sürükleyici bir polisiye gerilim romanı Şah Mat. Bir şans verin derim :)
İngiltere'de yaşayan çok zengin Simeon Lee, kendinden beklenmeyecek bir davet ile Noelde bütün ailesini biraraya toplamaya karar verir. Kendilerine başka hayat kuran çocukları ve torunu tek tek onun yaşadığı malikaneye gelir. Herkes normal sıradan bir noel gecesi yaşayacağını düşünürken o gece malikane de bir cinayet işlenir. Malikanede ki herkes potansiyel katil konumundadır. Cinayeti çözmek için dedektif Poirot tek tek herkesi sorgular. İşin ilginç yanı odasında ölü bununan Simeon'un o sırada camları ve kapıları kilitlidir. Peki katil nasıl içeri girdi? Onu neden ve nasıl öldürdü?
Kitabın başlangıcında bütün karakterlerin hayatlarına yer verilmiş. Bu yüzden konuyu oturtmak biraz zor oluyor. Ancak ilerleyen sayfalarda heyecan had safhaya çıkıyor. Agatha Christie kalemiyle ilk tanışma kitabım oldu ve geç kaldığım için çok pişmanım. Olay örgüsü o kadar zekice ve gizemli işlenmiş ki katili buldum derken yanıldığınızı anlıyorsunuz. Ters köşe yapan kitap okuyucuyu oldukça tatmin ediyor. Olayların çözüm aşaması ve gerekçeleri bizleri şaşırtırken bu açıdan nasıl düşünmedik diyoruz. Hem heyecan hem merak hemde şüphe duygusuyla son sayfaya nasıl geldiğinizi anlamadığınız bir kitap. Polisiye türü sevenlere kesinlikle tavsiye ederim.
Kitap: Takip
Yazar: Bilal Yararlı
Sayfa Sayısı : 320
Bismillah..
Aralarına karışmış bir muhbiri farketmeleri üzerine gelişen olayları konu almış bir eser... Daha çok kitabın isminden de anlaşılacağı üzere iki taraf arasındaki münasebet konu alınmış. Kitabın belli bir sona varmadan bitmesinden gelip geçici, zaman dolduracak bir hikaye değilde içerisinden çıkarılacak dersler olduğunu anlamalıyız. Daha çok müslümanların aralarındaki iletişime, yaptıkları davet üzere çalışmalara yer verilsin arzusunda olsam bile kitabında isminden anlaşılacağı üzere konusu belli... Buna rağmen yürüttkleri metot, olaylara karşı soğukkanlılıkları, zekice hemen çözüm üretebilmeleri, canları pahasına bile olsa zarar olabilecek bir açık vermemeleri etkileyici. Yine o dönem çalışmalarının sıkılığı, benimsedikleri davalarına gönülden bağlı şahsiyetleri okumak beni etkiledi, düşündürdü... Düşündürdü, zira şuan oturmaktan, göbeklerimizi şişirmekten bir hal olduğumuzu gördüm. Batıl davanın bu kadar çalıştığı bir zamanda oturmaktan, yastığa sevdamızdan utanmamız gerek. Bu yüzden o dönem insanının benim yanımda hep ayrı bir değeri var. Rabb'imden ümmetin tekrar izzetli döneme kavuşacağı zamanda benim ve neslimin de İslam bayrağını taşıyanlar arasında kılmasını diliyorum.
Yalnızız
Bir daha Peyami Safa felan okumak istemiyorum. İnsanların bu kitaba 10/10 vermeleri için kitabı gözleri kapalı okumuş olmaları gerek. Bu 416 sayfalık işkence bence suçluları konuşturmak için bile kullanılabilir. Beni bile bu yazıyı yazdırmak zorunda bıraktı.
Kitabı yeterince kötülediğime göre şimdi kitabın özelliklerine geçebiliriz:
1-) Besim,
Erkek nefreti ve kadın tapısı aşılamak için yazılmış, yalan, çarpıtma ve yanlılıkla dolu sözde bilim kitabı. Kitabı bana kimin tavsiye ettiğini unuttuğum için kendisine söyleyemedim. Buradan kitabı tavsiye etmiş veya beğenerek okumuş olan herkese söyleyeyim: Bu şekilde kitap okursanız bilim adına daha çok aldatılırsınız.
Aynı yazar tarafından
