Bu ortaçağ dünyasının içinde,
bıraktı arkasında akşamı,
yürüdü,
yürüdü canım ciğerim,
yirminci yüzyılın en ümitli adamı,
ve beş yüz metre küsur hasret.
''Nen var Zeze?”
”Hiç. Şarkı söylüyordum.”
”Şarkı mı söylüyordun?”
”Evet.”
”Öyleyse ben sağır olmalıyım.”
İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.
Kitapları ve şiiri severim ve en ufak vakit bulduğumda okumuşumdur. Ama şimdiye kadar hiç onlar hakkında sizin gibi düşünmedim. Bu yüzden de onlar hakkında konuşamam. Yani haritası
ya da pusulası olmadan yabancı denizlere sürüklenmiş gemi gibiyim. Ama şimdi artık ben de yönümü bulmak istiyorum. Belki siz beni doğru yola sokarsınız.Konuştuğunuz bütün bu şeyleri nerden öğrendiniz?
Bilim adamlarını pirelerin böyle çok farklı yükseklikte zıplaması harekete geçirir. Deney amaçlı birkaçını toplayıp 30 cm yükseklikteki bir cam kavanozun içine koyarlar. Ağzını da cam bir kapakla kapatırlar.
Kavanozun zemini ısıtılır. Isıdan rahatsız olan pireler hoplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düserler.
'Senden bir şey olmaz ' denilen herkesin bir gün çok başarılı olduğunu iddia etmiyorum ama bugün çok başarılı olmuş pek çok kişinin geçmişte 'boşuna deneme olmayacak 'cümlesini en az bir kez duyduğuna eminim .
Alman filozof Shopenhaur'e göre bir gerçeğin doğumu üç aşamadan geçer : Önce alay edilir sonra şiddetle karşı çıkılır , en sonunda da "zaten böyle olacağı biliniyordu " diye kabul edilir !