Budizm’in sürekli olarak, bir din değil bir felsefe olduğu ileri sürülür. Bireysel düzlemde böyle olabilir, ancak kurumsallaşmış bir ideoloji olması dolayısıyla dinsel niteliği bulunuyor. Budizm, yaşamı acı ile tarifler. Bir tanrı inancı olmayan Budist ideolojiye göre, Buda, insanın içindedir. Bu özellik doğuştan gelir. İçimizdeki Buda kimileri
Kuşlar uçsuz bucaksız bir gökyüzünde uçarlar ve ne kadar çok kanat çırparlarsa çırpsınlar gökyüzünün sonunu bulamazlar.
Balıklar suda yüzerler ve ne kadar uzaklara yüzerlese yüzsünler, yüzükleri suyun sonunu getiremezler.
Budacı felsefe ve psikoloji, özne ve nesnenin mantıksal ve deneysel göreceliğine dayanır. Bu yüzden nesnelliğe,aldatıcı önyargıları yok etme yeteneğini geliştirmek amacıyla öznelliğin etkisini minimize etmek üzere içsel alıştırmalarla birleşmiş analitik eleştiriler aracılığıyla yaklaşılır. Zen ustası Dogen'e göre, "Budacılığı incelemek ben'i incelemektir. Ben'i incelemek, ben'i unutmaktır. Ben'i unutmak her şey tarafından aydınlanmaktır."
“Şunu bilmelisiniz ki, nazik konuşmalar nazik zihinlerden çıkar, nazik zihin de merhametli zihin tohumundan çıkar. Nazik bir konuşmanın sadece başkalarının hünerlerini övmediğini, ulusun kaderini değiştirme gücü olduğu gerçeğini düşünmelisiniz.”
"Aklı boşaltmanın yolu kendini unutmaktır.Kendini unutmanın yolu dünyayı uyandırmaktır.Dünyadaki her şeyi uyandırmanın yolu aydınlaşmış olmaktır."
13.yy Zen ustası Dogen Zenji Çhado