Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Melisa
Melisa
@zencefilly
Önemli olan kaybettiklerim değil, hatıralarım.
Yaralar iyileşir. Sevgi yaşar.
Biz kalırız...
113 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
336 syf.
5/10 puan verdi
Şuan gerçekten bu kitap hakkında ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Bir yandan çok rahatsız edici bir içerik okudum gibi hissediyorum bir yandan da son ana kadar merak ettiğim bir olay örgüsü okudum. Gerildim diyemem, o hissi hissedemedim ama evet Lia ikilemlerinin gerçeğini çok merak ettim.
Ve sürpriz, tam olarak öğrenemedim. Nerede bittiğini de pek anlamadım kitabın. Üçleme olduğunu düşünürsek güzel bir taktik aslında. O konuda bir sorun yok ama tecavüzü güzellemek ve bunu dark temaya mal etmek kısmı bana pek ilgi çekici gelmiyor. Ben bu türün insanı değilim ki bunu daha önceleri giriştiğim okumalards gördüm. Bir kesim Adrian için kötü kimliğinin altında sıcak kalpli bir insaj yattığını ima etmiş ama bana sorarsanız Adrian düpedüz manipülatif ve tacizci bir sapkın. Winter için aynı seyleri diyemem, hayatını okurken ve yaşadıklarını anlatmaya çalışırken içim ezildi. Bir de şu var, Winter'ın Adrian'a hayatının dönüm noktasından bahsettiği sahne neden bu kadar yavandı? Dümdüz okuduk ve öylece bitti. Yarım sayfa bile sürmedi.
Ben çok fazla iyi roman okumuşum sanırım, o kadar yükselmiş ki çıta, artık her yazılan cazip gelmiyor demek ki. Beğendim demek isterdim ama ilk kitap için pek beğendiğim bir kitap olmadı. Serinin ikinci ve üçüncü kitapları da var, dolayısıyla onları da yakın zamanda okuyup Yalan Üçlemesini tamamlayacağım.
88 syf.
8/10 puan verdi
Dün Halide Edib Adıvar'ın yazıldığı Yolpalas Cinayeti kitabını #okudumbitti
Alışılmış cinayet romanlarından farklı olarak ölenin ve öldürülenin belli olduğu romanda cinayetin sebebi irdeleniyor. Dönem yazarlarından biri olduğunu ve toplumsal sorunları kaleme aldığını düşünürsek sınıf ayrımının ve daha sosyetik kesimin yozlaşmasını da çok net bir şekilde gözler önüne seriyor aslında Halide Edib.
Meslek, maddi imkanlar ve sosyal statü gibi dönemin insanı kategorize eden unsurları beraberinde biraz da kesin hüküm getiriyor. Dul bir kadının fahişe olarak tanımlanması veya eş, dost, akraba dahi olsa o kişiyle aslı olmayan yakıştırmalara maruz kalması.
Bu noktada aslında toplumda var olmak için mücadele eden, kalbindeki sevgiyi hiç kaybetmemiş ve hayata sımsıkı sarılmış dünyalar iyisi bir Akkız... Cinayeti işlemiş olsa da sebepler ortaya çıktıkça, geçmiş deşildikçe insanın yüreği sızlıyor. Ne denir bilmiyorum ama masum ve hayatın sillesini yemiş gencecik bir kızın adaleti kendisinin nasıl ve neden sağladığını okumak beni çok etkiledi.
Toplumun sosyetik kesiminde de olsan, mal varlığın başkalarının gözlerini de kamaştırıyor olsa kalbin yozlaşmaya başladığında insanlığını ve benliğini de kaybetmeye başlıyorsun. Anne babasını dahi hor gören, dünyaya hükmedecek bir gücü olduğunu zanneden insanlara dönüşüyorsun. Burada sevindiğim tek nokta adaletin bir şekilde tecelli etmesi oldu. Belki tam belki değil ama bu ayrışma daha güzel nasıl kaleme alınabilirdi bilmiyorum. Çok beğendim ve kesinlikle #tavsiye
192 syf.
10/10 puan verdi
Çok beğendiğim, okurken inanılmaz keyif aldığım bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Pierre Loti'nin otobiyografik bir kitabı olan Aziyade, İstanbul'un o eski, nostaljik sokaklarında yürütüyor insanı. Çocukluğunu Eyüp sokaklarında geçirmiş birisi olarak Eyüp Camii ve sokaklarının hatıralarını okurken gözümden hep kendi hatıralarım da geçti. Bir adamın üç karısından biri olan müslüman bir kadın Aziyade ile aralarında dillere destan denebilecek kadar derin bir aşk duygusu büyük bir fırtınanın başlangıcı oluyor aslında. Aziyade'nin gerçek isminin Hatice olduğuna dair söylemler okudum biraz araştırınca ama daha detaylı okuma yapmak lazım elbette. Aynı dili konuşmayan ama aynı kalp dilini konuşan iki aşık ve bir çevirmen, ki o çevirmen Loti'nin en güvendiği insan, onların hayatlarının bir kısmına eşlik ediyorsunuz. O dönemin yönetimine, kılık ve kıyafetlerine, toplumsal yaşamlarına ve kültürel yapılarına ışık tutan kitap benim ''keşke daha önceden okusaydım'' dediğim bir kitap oldu. Dili inanılmaz akıcı, sayfaların arasında kaybolup giderken buluyor insan kendini. Defalarca çıktığım Pierre Loti tepesi bile benim için artık çok daha farklı bir anlama sahip. Şimdilik postumun fotoğrafı böyle ama ilk gittiğim gün Loti'nin tepesine Aziyade kitabını tutarak ikinci bir post atacağım :) Özetle ilgilisi için kahve içerken okunabilecek harika bir kaynak olduğunu söyleyebilirim.
Tavsiyemdir.
Okur Takip Önerileri
352 syf.
10/10 puan verdi
Doga belgesellerine ilgi duyan, adi sani duyulmamis bitkileri arayip, et yiyen videolarini izlemeye bayilan ben inceleme odevi vesilesiyle cok guzel bir kitap okudum. #okudumbitti
Acikcasi 1000K gibi hala bilgi kirliligine bulanmamis ve gercekten yorumlamayi bilen insanlarin incelemelerinin bulundugu bir ortamda kitap hakkinda yapilan yorumlari okuyunca acaba dedim ama gunun sonunda kazanan ben oldum bence
Kitap meraklisi veya yeni yeni okuma yapanlar icin bence tam bir basucu kitabi. Hem siyasal kimligi hem ekolojik alandaki calismalari ile tahmin ettigimin otesinde bir kitap olmus. Yorumlarda cok fazla alinti oldugunu yazan vardi, bunu cok bogucu bulmuslar ama bence alintilarin hepsi Arne Naess gibi onemli insanlarin aciklamalariydi ve kesinlikle kitabi besler nitelikteydi. Hepsinin tek tek altini cizerek okudum.
Icerik hakkinda da ufak bir not birakayim.
Ekolojizm, cevrecilik, felsefik ve ideolojik yaklasimlari kullanarak farkli yaklasimlari anlatiyor yazar. Hatta benim derste de cok sasirdigim bir konu var ki o da feminizmin bu alanda da yer bulmasi... Hic aklima gelmezdi. Sosyalizm, muhafazakarlik, liberalizm gibi ideolojik yaklasimlari doga ile pekistirmesi cok keyifliydi. Meraklisina kesinlikle ama kesinlikle tavsiyemdir. Okudukca akan sahane bir kitapti 10/10
160 syf.
5/10 puan verdi
Yaban Çiçeği serisi benim son yıllarda en hızlı okuduğum ve her satırına tek kelimeyle hayran kaldığım bir seri olmuştu. Nasıl buldum, nasıl denk geldim de aldım hiç hatırlamıyorum ama büyük bir heyecanla herkese tavsiye edip durmuştum. Hatta öyle ki uzun uzun kitaptaki karakterleri hayal ederek gözümde canlandırmıştım.
İki seriden oluştuğunu düşündüğüm kitabın yakın zamanda Veda adlı üçüncü bir kitabı olduğunu duyunca şaşırmakla sevinmek arasında kaldım. Şaşırmamın temelinde de kitabın ''bence'' bitmiş olmasıydı. İyi kötü her şeyin yaşanarak bir sona bağlandığını düşünmüştüm. Sevinmemin sebebi de tabii ki onlarla biraz daha yol yürüyecek olmamdı.
1 saatte okuyup bitirdiğim kitap hakkında ne düşünüyorum peki şimdi?
Şaşırmakta haklı olduğumu...
Evet, bitmiş bir hikayeye zorlayarak ikinci bir son eklemeye gerek yoktu. Ne bir olay oldu bence ne de etkileyecek bir durum. Belki bir miktar son sayfanın son 5-6 cümlesi biraz ''vay be'' dedirtti ama o da hayal edilmeyecek bir şey değildi. Çok güzel iki kitaptan oluşan Yaban Çiçeği bence o şekilde kalmalıydı. Buna gerçekten gerek yoktu diye düşünüyorum. 160 sayfa bir kitap bulunca karşımda zaten bir tadım kaçtı. Hoş 360 sayfa olsa neyle karşılaşırdık, onu da bilmiyorum. Ama yine de Thayer özlemimi bir miktar gidermiş oldum.
432 syf.
5/10 puan verdi
Birçok kişi tarafından tavsiye edilen fakat okumayı hep beklettiğim, özellikle dark romance türünden hiç hoşlanmayan benim için Günaha Davet kitabını okumak eziyete dönmüştü. Tabi bu kadar dark beklemeyen bünyeye ağır geldi.
Fakat bu kitap farklıydı.
Sevmeyerek başladım ama inanılmaz akıcı dili sayesinde okumaya devam ederken bir bakmışım ki her karakterle bir şekilde bağ kurmuşum
Yani olay yine absürt ve bence nahoş. Sevgilisinin babasına olan aşkını oturup güzelleme yapmayalım şimdi tabi ama... Vs bu aşkın karşılık bulmasına. Onun dışında bence yoğun bir çekim ve aşk kitabıydı.
Kim bu Penelope? Ne yaşadı? Ne yaşıyor? Çok merak ediyorum!
Nedenini bilmiyorum ama bir şekilde kitabı sevmeye evrildim. Belki akıcı olmasından, belki yıllar sonra bir nebze tekdüzeye dönüşen hayatlar olmasından. Bilemiyorum. Ama hiç sıkılmadan ve odağımı kaybetmeden okudum.
Yorumlaması oldukça zor bir kitapmış benim için, onu fark ettim. Neden sevdifimi bile tam ifade edemedim ama siz beni anlayın!
640 syf.
·
Puan vermedi
100/100
Herkese selam! Size harika, harika, harika bir kitapla geldim. Smut bölümlerin b'sinin olmadığı, akıllara durgunluk veren bir kurgunun hakim olduğu muhteşem bir kitap düşünün. İşte bu o!
Çok açık söyleyeyim fantastik ve bilimkurgu kitapları benim için her zaman soru işaretidir, kolay ısınamam ama bu kitaba kesinlikle bayılıyorum! Ben ingilizce basımını okumuştum 2019 yılında, şimdi seriyi okuma fırsatım oldu. Öyle mutluyum ki.
M-Bot benim üzümlü kekim. Onun yorumları, insanlaşma çabası, duygusuzken duygulu olma eğilimi, tatlı dili. Daha nasıl anlatılır bilmiyorum. Ama mağaradan çıkıp uçtuğunu görebilmek için 500 sayfa okudum ve değdi. Çünkü bizim minik M-Bot gökleri arşınladı.
Karakterleri çok sevdim, akışa bayıldım, kurgu da muhteşemdi. Kesinlikle tavsiye ederim!
Ayrıca Spensa'yı çok seviyorum. Onun o hırslı ama bir o kadar narin kalbi gerçekten çok güzel. Umarım ikinci kitapta bir şeyler onun için daha katlanılabilir olur.
Bu arada...
Yazar tam çılgın! Karakterleri tanıtıyor, tam diyaloglar, arkadaşlıklar derken hangisini sevsem diye düşünürken biri pat diye ölüyor. Aaaa demeye kalmadan iki hatta bazen üçüncü ölüm... Ne çıkacağı asla belli olmuyor. Sırf bu yüzden bile
328 syf.
8/10 puan verdi
Herkese selamm!
Yine en sevdiğim yazarlardan olan CoHo kalemiyle geldim. İlk defa bir CoHo kitabı elimde bu kadar bekledi sanırım. Neyse, kitaba ayrılmaya müsait bir haftasonu bahanesiyle hızlı bir giriş yaptım ve neyse kiiiiii #okudumbitti
Kitap CoHo için farklı bir deneme olmuş. Yani paranormal bir kurgu bekliyor muydum, hayır. Verity
432 syf.
·
Puan vermedi
Herkese selaaamm!
Günaha Davet kitabını bitireli birkaç gün olsa da postunu atmak bugüne kaldı. Benim için oldukça ilginç ve değişik bir tecrübe olduğunu söyleyebilirim. Kitabın içeriği hakkında birçok yorum okudum ve her yorum genelde hayretler içerisinde kalmış okur yorumu oluyordu. Okurken sürekli ''neye şaşırdılar ki bu kadar?'' desem de kitabın 25. bölümü itibariyle olaylar bambaşka bir noktaya evrildi. Hele kitabın sonunda tamam herkes kendi yolunda hayat kurdu diyordum ki öyle bir yerde bitti ki ''eee daha neler?!'' demeye başladım.
Öncelikle bu kitap duygusal ilişkiler ve romantizm üzerinden kurgulanmış gibi görünse de benim açımdan asla öyle bir kitap değil. Aslında çarpık ilişki mi desem, çoklu ilişki mi artık nasıl tanımlasam onu bile bilemedim, öyle bir kitaptı. Tamamen arzular (sapkın) üzerine yaşanan bir ilişki ve diyalogların ardından ortaya çıkan bir kitap olmuş.
Kitabın güzel yanı geçmiş ve günümüz dönüşlerinin olmasıydı. Özellikle aradığım bir özellik değil ama geçmişte gizemli olaylar yaşanmış olan kitaplarda bu tarz olayı daha da gizemli kılıyor o yüzden bu kısmı sevdim.
Genel anlamda bana çok fazla hitap ettiğini iddia edemem. Okumak isteyenlere diyeceğim şey araştırıp okumanız olur. Çünkü sevenin de çok sevdiği bir kitap türü olduğunu yorumları okurken gördüm.
560 syf.
·
Puan vermedi
Herkese selaaammm!
Serinin son kitabı olan Son Teklif kitabını da hazır taze taze #okudumbitti hemen yorumumu bırakayım dedim. Hem çok güzel, hem de bittiği için çok duygusal bir kitaptı. Ben seriyi arka arkaya okuduğum için karakterlere o kadar alışmışım ki yeni kitaba geçmek biraz zor olacak gibi...
Bu kitapta Cal ile Lana vardı karşımızda. Çok eskiden birbirini tanıyan, birbirini seven ve duygusal bir ilişkinin birçok çıkmaz sonlu sebepleri dolayısıyla (alkol bağımlılığı gibi) ansızın mevcut ilişkiyi öylece bırakması ile birbirlerini kaybeden o dünyalar tatlısı ikili!
Miras tüm aileyi ve kardeşleri sallıyor bu kitapta. Özellikle Kane kardeşler için çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Sonunda çok mutlu oldum. Ama en çok babaları konusunda aldıkları karar beni tatmin etti çünkü ikinci kitapta İris için yaptıklarından ötürü o bencil adamdan nefret etmiştim. Nitekim gerçekten de mutlu bir son oldu, evet.
İki üç repliği olmasına rağmen ilk kitapta merak ettiğim Cal ikinci kitapta daha da aklımı çelmişti. Okurken de çok keyif aldım. Kitap uzun olunca detay daha fazla, o yüzden favorim 3.kitap diyebilirim. Zahra ile Lana arasında sıkışıp kaldım ama Cal kesinlikle bir taneydi. Çok beğendim! Sizi çok ama çok özleyeceğim canım Kane ailesi...
472 syf.
9/10 puan verdi
Herkese selam!
Çok severek okudum Dreamland serisinin ikinci kitabını da #okudumbitti
Öncelikle şunu belirteyim ki bu kitabı ilk kitaptan daha çok sevdim. İlk kitabı da severek okudum ama bu kitabın dinamiğini daha çok sevdim. Iris yerine Zahra diyorum, Rowan yerine de Declan diyorum, yani çapraz bir favori karakter durumum oldu heheh ^^
Declan tam bir (ayı emojisi) , o kadar mı düz ve dünyaya nefret kusan bir tip olabilir diyordum ki, oluyormuş. Bir yerden sonra şaşırtmadı bile zaten o asabi duruşu. Okurken 'klasik Declan' demeye başladım. Iris güzel bir karakterdi ama özellikle Zahra'ya göre daha pasif ve silik gibiydi. Biraz şey havası vardı sanki, 'küstüm oynamıyorum' diyip giden o kız havası... Fakat güzel bir ikili oldular ve dinamikleri hoşuma gitti. Sahte evlilik kısmı da eğlenceli geldi, okuması oldukça keyifliydi. Kitabın en başından sonuna kadar akan bir dinamiği ve eğlencesi vardı kesinlikle.
Öte yandan son söz ve genişletilmiş son söz kısmının çok kısa tutulması hakkında bir serzenişim var. 400-500 sayfa okuyoruz, en güzel kısımları 2 sayfada okuyup bitiriyoruz, en azından 50 sayfa kadar okumayı daha çok isterdim. Bilmiyorum... Bunu daha sonra seri olarak yapacağım değerlendirme postunda yazarım. Ama genel anlamda gerçekten hem harika bir çevirisi vardı hem de kitap gerçekten inanılmaz akıp giden bir kitaptı. Kesinlikle tavsiye ederim! ^^
432 syf.
9/10 puan verdi
Herkese selam!
Büyük bir merakla beklediğim ve okumak için serinin tamamlanmasını beklediğim Dreamland Milyarderleri'nin ilk kitabı olan Küçük Detaylar kitabını da #okudumbitti
İtiraf edeyim kitap beklediğimden de iyi çıktı. Özellikle son 100 sayfası beni oldukça gerdi, güzel biteceğine emin olduğum halde ''acaba?''
576 syf.
9/10 puan verdi
Nasıl başlasam bilmiyorum... İçimdeki buruk hissi kitap bittiğinde daha net hissettim. 4 kitaplık bir seriyi ardımda bırakmış olmanın bir duygusallığı var, evet...
Bu kitapta ketum ve gizemli Christian ile kitaptaki en tatlı karakter olduğunu düşündüğüm, masum, hassas Stella'nın hikayesinin okuyoruz. Ara ara diğer çocukları da okuduğum için epey keyiflendim. Christian'ın girişi, olayla bağlantısı bana zorlama gelmişti bu kitapta olacağını duyunca ama okuduğumda her şeyi daha net anladım. Evini ucuza Stella'ya kiraya vermesi, onu koruması, ona duygularını dizginlemeye çalışması ve sonunda da işlerin bambaşka noktalara girmesi.
Sırlar, yalanlar, takipler... Ve hepsini alt üst eden şey; aşk.
Kesinlikle tavsiye ederim!
312 syf.
10/10 puan verdi
Herkese selam! 2 senedir okudum diye bekletip kışın ise yaza itelediğim kitabı neyse ki yaz (Ağustos) bitmeden bitirdim!
Neden bilmiyorum ama bu kitaba karşı çok önyargılı duruyordum. Zaten o yüzden elimde bu kadar çok bekledi sanırım...
Fakat klişesi ya da dinamiğiyle ben çok sevdim, eğlendim... Özellikle Ethan karakterine bayıldım. İki ana karakteri de sevdiğim zaman çok keyif alıyorum. Asla itici değillerdi, nefretten aşka evrilişi bile gayet keyifliydi. Ethan'ın kırılmış kalbinin sebebini okurken de epey biz hüzünlendim.
Olive'in ikizi Ami dahil olmak üzere düğünde herkes zehirlenir. Bu gafil olaydan yara almayan iki kişi vardır, damadın kardeşi Ethan ve gelinin ikizi Olive. Bu talihsiz olayın ardından Ami sahip olduğu muhteşem balayı hakkını kullanamayacak halde olunca ikisinin gitmesini ister ve nihayetinde balayında kendini Ethan ile beraber rol yaparken bulur. Burada Ethan için tatsız bir karşılaşma ise yavaş yavaş Ethan ve Olive arasındaki nefretin evrilmesine sebep olur... Kitap bence gayet güzeldi... Tavsiye ederim!
400 syf.
10/10 puan verdi
Bitti ve ben bekleyemeden hemen paylaşmaya geldim. Şüphesiz benim en sevdiğim serilerin ilk üçünde var kendileri. Abartmıyorum!!!
Yaban Çiçeği kitabının devamı olan Yeniden kitabı bence ilk kitaptan bile daha huzurlu ve güzeldi. Huysuz yoktu bence, ikisi de günışığı olarak kalbime kazındı. Thayer acı çekti diye, bunu yanlış dışa vurdu diye huysuz demek haksızlık olur. Ve ikisi kesinlikle ama kesinlikle benim okuduğum en iyi best couple çiftti, bundan sonra favorilerde birinci sıradalar.
Salem hamile olduğunu öğrendiğinde fakat Thayer'in avı eşiğinde acımasız sözleri üzerine şehri terk eder ve kitap 6 sene sonrasını ele alır. Kızı Seda doğmuş ancak Calep ile Salem boşanmıştır. Calep'ı hiç sevmedim, hele kitabın sonunda yaptığı ev teklifi ile "Eeeee yeter ama!" dedim. Bunun üzerine Thayer ile yeniden karşılaşan Salem nihayetinde kızları olduğunu açıklar. Bu sürede annesi yeniden ve bu kez çaresiz kanserin eşiğinde son günlerini yaşarken tek bir duyguda sabit kalamayan Salem aslında kararını boşanırken almıştır.
Bu acılarla (korrrrkunç acılar hemde) ve çaresiz ayrılıklarla kavrulan çiftin bu süreçlerden sonra hangi noktaya vardığını okuyoruz. İkinci kitabı ilk kitaba göre sönük bulanlar olmuş ama hayır iki kitapta kusursuzdu benim için. Bence mutlaka ama mutlaka okuyun!!!!
