Sabahattin Ali ve eşi Aliye Ali’nin mektuplaşmalarının yer aldığı kitap. Kitap sayesinde Aliye Ali ve Sabahattin Ali’yi daha iyi tanımış oluyorsunuz. Mektuplaşmalarında ara ara hüzün, özlem, karamsarlık hakim; kimi zaman mutluluk, neşe, sıcaklık... Her türlü duyguyu yaşıyorsunuz neredeyse. Kitabın içerisinde mektupların Osmanlı Türkçesiyle yazılmış halini de diğer sayfa da görüyorsunuz. Bakarken öyle mahzun mahzun kitaba insanın içi bir tuhaf oluyor aslında... Çünkü Sabahattin Ali’nin sonu malum. Kitabı okurken ara ara diyorum ki “ Ah! Sonunuzun böyle olacağını kim tahmin ederdi?” Yine de böyle güzel bir aşk hikayesine canlı canlı tanıklık ediyormuşsunuz gibi öyle canlı kelimeler, cümleler... Sevengül Sönmez bu mektupları Sabahattin Ali ve Aliye Ali’nin kızından temin etmiş. İyi ki etmiş. Harika bir eser çıkmış karşımıza. Bu soğuk günler de içinizi ısıtacak bir aşk. İyi okumalar
Sen ne güzel bir kitaptın Netoçka Nezvanova... Hayatı kederle üzüntüyle geçmiş küçük bir kızın öyküsü. Kitabın dördüncü bölümünü nasıl yazardı acaba Dostoyevski? Netoçka’ ya nasıl bir yol çizerdi? Çünkü kitap yarım kalmıştır. Dostoyevski siyasi olaylardan dolayı tutuklanmış, cezaevinden çıktıktan sonra da bu kitaba devam etmemiştir. Öyle duyguyu öyle güzel; kederlere rağmen insanın ruhunu saracak, ısıtacak bir roman olmuş. En çok Netoçka’nın acılı, çocukluk hikayesinde etkilendiğimi söylemeliyim. Babalığı Yefimov, kimi zaman güldürdü beni kimi zaman herkesi güldürüp, içi kan ağlayan bir palyoçaya benzettim onu. (Spoliere) Evden kaçtıktan sonra Netoçka’yı kandırıp onu orada öylece bırakması hele... Netoçka’nın arkasından koşması... Çok etkiliydi. Dostoyevski gene uzun uzun kişileri tasvir etmiş. Tabii yazar Dostoyevski olunca insan kitabın sonunun hüzünlü biteceğini tahmin ediyor - kitaplarında neredeyse hiç mutlu son yok -. Kitap yarım kalsa da Dostoyevski’nin daha sonra unutulamaz eserler vereceği bu kitaptan belliymiş resmen. Netoçka Nezvanova... Kibritçi Kız gibi üzdün beni. Peki kitabı siz yazıyor olsaydınız nasıl bitirirdiniz? Bu dünyadan bir Dostoyevski geçti...
Paulo Coelho'un üçüncü kitabı Simyacı. Endülüslü bir çobanın rüyasında gördüğü bir hazineyi bulmak için koyunlarını, ailesini bırakıp Mısır'a doğru aldığı yolculuğu anlatıyor.
Kitabın başyapıt olmasının bir çok sebebi var okuduktan sonra bunu anlayabiliyorsunuz. Gerçekten tam bir baş ucu kitabı. Umutsuzluğa düştüğünüz zaman, kendinizi amaçsız,