Ebeveynlerinizi, sizi olumsuz etkiledikleri için suçlamanın da bir son kullanım tarihi vardır; bunun farkına vardığınızda artık sorumluluk size aittir.
İnsan büyüklenmeyi sever. Hem de çok sever. Etrafındaki herkesten üstün olduğunu, onların karşısında el pençe divan durduğunu görmeyi öyle çok sever ki.
...
Ömrü yetse bütün dünyaya sahip olmak için bütün gayretini harcar, gücü yetse bütün âdemoğluna hâkim olmaya çalışır. Ama yetmez, olmaz, o oldu zanneder. Ama hata eder.
...
Tuhaf, değil mi? Bunca acizliğe bunca vehim çok fazla. Ömrü olmadığını sandığı biri olarak geçip gidecek ve kendi bunu hiç fark etmeyecek. Sonra bir bakacak ki aslında koskoca bir hiç imiş. Aslında hiç olmak da bir makamdır. Onu da anlayamayacak. Her şey kendinin olsun diye uğraşırken kendinin bile sahibi olmadığını ve kendine bile sahip olamadığını bir gün muhakkak anlayacak. Ama yine de doymayacak.
...
Ben ufacık, kara bir nokta gibiyim içinde. Sen ne denli müsaade edersen işte o kadar büyürüm. Ben büyüdükçe sen küçülürsün lakin anlamazsın. Zira gafilsin sen. Büyüdün sanırsın.
Ben düşmanım aslında sana. Ama sen düşmanına âşıksın.
...
Adımı mı merak ediyorsun? Anlamadın mı hâlâ? Tanımadın mı beni? Adım Kibir... Sen büyüdükçe ben de büyürüm. Sen güçlendikçe güçlenir, sen yükseldikçe yükselirim.
...
Üstadımın adı Nefs ve ben onun en kudretli askeriyim, ben insanın kibriyim...
Bir başka insanı düşüncesinden, derisinden, derisinin renginden, gözünün renginden, kılık kıyafetinden, inançlarından dolayı daha aşağı saymak zulmün ta kendisidir.