Hani iç dünyamıza dair duygular kendilerini bir şekilde vücutta dışa vururdu ya, içinde bulunduğu durum dışarıya, kahverengi yanaklarındaki solgunluk olarak yansıyordu.
Dünyanın güçlülere ait olmasında şaşacak bir sey yoktu. Köleler, kendi köleliklerine saplantıyla bağlıydı. İş, önünde secde edip tapındıkları altın putuydu onların.
Demek ki diye düşündü o an, fikirleri onların ötesindeyse, kendisi de ötesindedir. İçindeki gücün harekete geçtiğini hissederek yumruklarını sıktı. Eğer hayat ona çok daha fazla şey ifade ediyorsa, o da hayattan çok daha fazla şey isteyecekti.