Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
İsmet Özel'in gazetelerde yayımladığı yazılarından oluşuyor bu eser. Kitabı ve isminin anlamını en iyi şu şiir anlatıyor:
Meyve vermeyen bir ağaç kadar faydasız olsun bu yazdıklarım.
Dallarını meyvesine tama edip kimse taşa tutmasın.
Bu yazdıklarım çok budaklı, çok bükümlü bir ağaç kadar faydasız olsun.
O zaman marangozlar kesip biçmeye
nurdan gürbilek in, 2001 yılında ilk baskısını metis yayınlarından yapmış olan, daha önce çeşitli yerlerde yayımlanan denemelerini topladığı kitabı.
birlik olmaktan birey olmaya, toplum için istenenlerin birey için istenmeye başlamasına, bir arzu toplumuna dönüşmemize dair önemli anları not düşen kitap, sadece verdiği örneklerle değil, dipnotları
Napolyon,Brummell ve ben
"Kendini beğendirmek, ama lüks olarak değil."Anlatımın hepsini tek cümle ile özetliyorum.İyi giyinmenin yanı sıra ,donamlı kişiliğiniz ile giyinmek ve bütünleşmek gerekli aslında...Züppelik ise toplumsa,insani ve entelektüeldir.Gösterişli olmak ortamlarda farklı bulunmak,tatminkar gösteriş ayyuka çıktığında budalalık haline gelir.
Tarihsel Bağlam
Jane Austen, hem Georgian dönemi (1714-1830) hem de Regency dönemi (1811-1820) yazarıdır, yani hayatını Kral III. George ve oğlu George IV hükümdarlıkları altında geçirmiştir. George III, akıl sağlığı yerinde olmayan bir hale gelince yerine oğlunun naibi olarak yönetmesine izin vermiştir. Müsrif George IV, sanatın bir destekçisi
Öğrencilerime de okuttugum ve bu ne dediklerini sürekli üzülerek işittiğim canım roman...
Ben de lise yıllarımda okuyup geçmiştim sonra birden aklıma düşünce yeniden ele alayım dedim.
Türk sineması tadinda kısa akıcı ders çıkarıcı bir kitap aslında...
Kitap kapağı da fazlaca spoiler icerdigi için ben de biraz ozetlemekten kacmayacagim
Yaşadığı yerden,hayattan belki ailesinden bile Sıkılan Neriman'ın hayalini kurduğu maddi dünya ile yaşamaya alıştığı manevi dünya arasında geçiyor kitap,Neriman Fatih'te yaşamakta Harbiye 'ye gıpta etmektedir aile geleneği ya da yeteneği ile ud çalmakta bundan da nefret etmektedir.Babasi tarafından çok sevilen hatta birlikte büyüdüğü Şinasi ile de evlenmek üzeredir fakat bu evlenme durumu yine kendi isteği ile değil babası hatta mahallenin istegiyledir tam bu ikilemde kalmışken Harbiye'li Macit ile tanışmış ve onunla gezerek kafeye giderek çok ayıp etmiştir.
Bu sırada Şinasi onu çok kiskanmis fakat onu azarlamaktan başka bir şey yapmamıştır.Erkek her yerde her dönemde aynı erkek bkz.
Neyseki Neriman dayı kızlarının bir hikayesinden çok etkilenmiş,eski hayatına dönmüş döndüğü gece ise herkes mutlu bir uykuya dalmıştır...
(Başlarsan beri zuppelik yapan Neriman doğru yolu yine kendi buluyor aslında)
Kitap bahsettiğim gibi hacimsiz çabuk sonuçlanan bir kitap olmuş fakat bence her şey Neriman etrafında değil de biraz da Şinasi etrafında dönmeliymiş...
Ayrıca kitap sadece sığ bir aşk romanı değil garp-şark temini harika işlemiş bir eserdir. Özellikle müzik ve Divan siiiri konusunda harika yerler bulup altını çizebilirsiniz
Platon’un gençlik dönemi eserlerinden. Çok silik de olsa daha sonra kuracağı idealar teorisinin izleri bazı satırlarda sezilebilir. Ruh ölümsüzlüğü, anımsama, kozmogonisine dair herhangi bir emare ise Protogoras’ta yer almıyor. Şairlerin eserlerine olan neredeyse etimolojik incelemeleri ile birlikte onlara olan saygın yaklaşımı, Platon’un önceden “Devlet”’ini okumuş okurları burada biraz şaşırtabilir.
Platon’un, bugünün profesörleri diyebileceğimiz dönemin sofistlerine olan küçümseyici atılganlığı ise Protogoras’ta da yine Sokratik dialoglar eşliğinde devam ediyor. Platon’un varlıklı ve aristokrat bir aileden gelmesi, ömrü boyu yaşamak için gelire ihtiyaç duymaması, para kazanmak için kendini yetiştirmiş ve bilgisi ile hayatını kazanan diğer insanları zengin bir edebi dille alaya almasına yetmiş olmalı. Bugün bunun tam karşılığı ise züppelik sanırım.
Protogoras’ın ön plandaki asıl tartışması ise erdemlerin öğretilebilirliği üzerine. Logos’lar yer yer mitos’lar eşliğinde devam ederken varılan sonuç okuyucuya doyurucu gelecektir. Eksik yaratılmış insanlık sonrası, tanrıların bu eksiklikleri fark ederek telafi etme çabası ve insalığın da bunu faydalı şeylere dönüştürebilme kabiliyeti ile erdemler için öğretilebilirlik sorusu üzerine somut bir düşünceye ulaşılabilir. Yine de gerçek kimliği ile Protogoras’ın da dediği gibi “insan her şeyin ölçüsüdür”.
Bu romanı ilginç saymamın iki nedeni var. Birincisi, Batılılaşma sorununu alafranga züppe tipini sergileyerek ele alırken, Türk romanında uzun yıllar kullanılan bu tipi ilk işleyen roman olması. Bu tipin geçirdiği gelişim ilginçtir, çünkü Felatun, Bihruz ve Meftun aynı kalıptan çıkmış gibi görünürlerse de, aslında farklı züppelerdir ve daha
SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ SÖZLÜK
Kitapta çok fazla eski kelime var bu da kitabın sık sık kesilmesine sebep oldu okurken. Kitabı okurken bilmeniz icap eden kelimeleri kendimce yazdım. İyi okumalar.
•ÂHAR :Başka, diğer
•AKSÜLAMEL : Tepki, tesir
•ALAZ :Alev alev
•ALELUMUM :Umûmiyet üzere, genel olarak, genellikle
•ATÂLET :Hareketsizlik, boş durma, tembellik
•ATİYE :Armağan,
Sağlıklı hayal gücü aynı zamanda yüksek Empati kapasitesine sahiptir.
Övünme, Zuppelik ve gizemliligin hepsi güvensizliği ifade ediyor.
Keyif aldığımız konuları veya çalışma alanlarını araştırın.
Cömert ve coşkulu, sağlıklı bir diyet , düzenli uyku, egzersiz planlı bir hayat içinde olun.
Sağlıklı özsaygi, sizi problemlerden uzak tutar.
Ne istediğimizi bildiğimiz için şanslıyız odaklanma bize doğru eylemi getirir.
Hedeflerinize ulaşmak için küçük tesadüfleri izleyin.
Cömertlik neredeyse her zaman su ya da bu şekilde ödüllendirilir.
Can sıkıntısı kötü şansın habercisidir. Can sıkıntısı rahatlama sabırsızliga ve anlamsızlığı götürür. Meşgul olun.
