Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Eren Arslan
Eren Arslan
@Erenarsgs
Çünkü sevmezsem insan olamam.
Onun için ne çok severim ben çocukları, kuşları, bulutları, doğayı,okumayı ...
anitsayac.com
Dubai, BAE
Girne,KKTC, 17 Ekim 1997
195 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Önce çayınızı çikolatanızı yanınıza alınız uzun bir inceleme oldu :)
En son incelememi yazdığımdan bu zamana 3 ay küsür zaman geçmiş yani benim için uzun bir süre. Yazacağım bu incelemenin suskunluğumu bozmasının 2 nedeni var. Birinci neden bu kitabı bir nevi inceleme yazmak istediğim ama yapamadığım Bozkurtlar kitabının anısı için (aynı ölüm yıldönümü anmak gibi oldu) ve tabi kitap incelenmeye değer olduğu
Herkesin Bob gibi bir dostu olmalı
Uzun zamandır inceleme yazmıyordum. Bu uzun arayı kapatmak için incelemeye değer bir kitap olan Sokak Kedisi Bob veya benim kısa deyimimle Bob'u kaleme almak istedim :) Kitabı incelemeden önce kitapla tanışmama değinmek istiyorum. Oldum olası (evcil) hayvanları çok seven ama asla besleyememiş biri olarak bu kitabın bana Hachiko'dan sonra iyi geleceğini ve kediler hakkında yeni şeyler öğreneceğimi biliyordum. Bu yüzden kütüphanede seçtiğim kitabı bu kitapla değiştim. Bob kitapta değinildiği gibi; canlı olmamasına rağmen kapaktaki resmiyle beni kendisine çekti :)
Öncelikle kitabı okumayıp okumak isteyenlere bu kitapta edebi yazılar veya sanatsal sözler bulmayacaksınız ama fazlasıyla değişik duyguları iliklerinize kadar hissedebileceğinizi hatta kendinizi hem Bob'un hem de onu sahiplenen James'in yerinde bulacağınızı, sokakların ve hayatın ne kadar adaletsiz olduğuna kızacağınızı garanti edebilirim.
Kitapla ilgili daha fazla spoiler vermeyip incelememi burada kısa tutuyorum. Bob'u ve sahibini fazlasıyla seveceğinizi kendinizden bir çok kesitler ve parçalar bulacağınızı ümit ediyorum. Benim gibi hayvanseverlerin Bob'a bayılacağını sözlerime ekliyorum. Herkese kocaman iyi okumalar
Sadakat, Sevgi, Umut ve Daha Fazlası = Hachiko
Japonya' da bir sembol haline gelmiş olup tüm dünya tarafından bilinen çoğumuzun filmini izlediği Akita cinsi bir köpek olan Hachi'nin sahibine bağlılığını, sahibi öldükten bile sonra 10 yıl boyunca her gün aynı saatte sahibinin trenle dönüş saatinde beklediği muhteşem hikâyeyi az çok biliyorsunuzdur. Keza filmini ben de izledim ama film hikaye
Okur Takip Önerileri
Ahmet Şerif İzgören ile daha önce tanışmış olan kitapseverler yazarın toplumumuzu nasıl samimi akıcı ve esprili bir dille inceleyip eleştirdiğini bilirler. Keza benim de Ahmet Şerif İzgören'den okuduğum 7. kitapla olmakla birlikte gelecekteki iş hayatım için yön veren kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Bu kitabı uzun bir süredir okumak
Çocuk kalbiyle düşünebilmek için çocuk kitaplarını herkes okumalı :)
Evet arkadaşlar yeni bir inceleme ile karşınızdayım. Sizlerle bu incelememi kitabın konusu ve içeriğinden farklı olarak paylaşmak istiyorum :) Yaklaşık son 3 aydır Çocuk kitapları okuyorum bunun en temel sebebi 8 yaşında kardeşimle beraber daha doğrusu ben Masalcı Dede edasıyla kendisine kitap okuyorum, o da kitabı dinleyerek uykuya dalıyor.
spoiler yoktur :)
La Fontaine ismini hepimiz çocukluğumuzdan beri biliyoruz ve fabllarını (hayvanların ve bitkilerin kişileştirilerek ve konuşturularak ders veren öyküler) okumuşuzdur. Hemen hepimiz Ağustos böceği ve Karınca, Karga ile Tilki, Aslan ile Fare hikayelerini biliriz. Bu satırları okuyunca hatta hikâyeler zihninizde oluşmuştur. La Fontaine'i de bu kadar büyük çaplı bir yazar yapan bu özlü hikayelerinin tüm dünyaca bilinmesidir. Bu kadar giriş konuşması yeterli diye düşünüp incelememe geçiyorum.
Öncelikle kitaba başlamadan önce La Fontaine'den düz metinler olarak hikayeler okuyacağımı ve çocukluğumda okuduğum hikayeleri yeniden anımsayıp bilmediğim diğer hikayelerini de okuyup yeni dersler çıkaracağımı düşünüyordum. Fakat bu hikayelerin şiirsel ve sanatsal bir anlatımlar ile daha da büyüleneceğimi hiç hesaba katmamışım. İlk sayfadan itibaren bu şiir şeklinde anlatılan hikayeler çocukluğuma da götürdü üstüne bir genç birey olarak çocukken göremediğim dersleri idrak edebilmemi de sağladı. Hatta La Fontaine kendi fabllları için söylemiş olduğu dörtlüğü sizlerle de paylaşmak istiyorum. Bu dörtlük bu kitap hakkında ve diğer hikayeleri hakkında her şeyi özetlediğini söyleyebilirim. Mutlaka okuyunuz, okutturunuz. Başucu kitabı olarak hayat boyu açıp tekrar tekrar okunacak bir kitap :)
" Masal deyip geçmemeli
Bakarsınız bir hayvan bize hocalık eder.
Yalın bir ahlak dersi sıkar insanı,
Masal dillerle birlikte dillerde gezer. "
Bazı kitapları okumazsınız içinde yaşarsınız :)
Öncelikle yine harikulade bir Jack London kitabı okumuş bulunuyorum ve henüz kitabın bende bıraktığı hisler tazeyken incelememi yazıyorum.
Bu kitabı okumadan önce kurt veya kurtlarla ilgili bir serüven yaşamı veya hayatta kalma hikayesi okuyacağımı düşünüyordum ama kendimi bir kurt gibi hissedeceğimi düşünmemiştim. Böylesine hikayenin içinde
İnceleme başlarken Doğan Cüceloğlu'nun bu kitabının 2011 senesinden başlayan 5 gün önce kitabı okumaya karar vermem ve dün bitirmeme kadar geçen zaman yolculuğumdan bahsetmek istiyorum.
Bu kitabı babam 08.01.2011 tarihinde Doğan Cüceloğlu'nun okul ailebirliğiyle anlaşarak ebeveynlere yönelik düzenlediği seminerinden, o zamanlar lisedeydim,
SPOİLER kitabın arka kapağından fazla detay İÇERMEMEKTEDİR !
Öncelikle uzun bir inceleme olacak gibi görünüyor. İncelememe başlayacak olursam hikayenin ana kahramanını (Melody ) empati kurarak tanıyalım. 11 yaşında olduğunuzu, hayatınız boyunca hiç konuşamadığınızı, duygularınızı ve düşüncelerinizi dışarıya ifade edemediğinizi, yürüyemediğinizi, koşamadığınızı, yüzemediğinizi ve bunun gibi binlerce
Vazgeçmeyişin bana ilham oldu Martin Eden :)
Jack London ile yıllar önce Beyaz Diş kitabıyla tanışmıştım ve sevmiştim. Ama o zamanlar kitap okuma aşkım bu kadar kuvvetli değildi ki bu zamana kadar bir daha Jack London'ın kitabını okumamışım.Jack London'ı asıl bu kitapla tanımışım oluyorum iyi ki de tanışmışım ve Jack London'ın tüm kitaplarını okumak için içimde bir yanan açlık
Bu cep kitabını ben ilkokul 4. sınıftayken (sene 2006 olması lazım) babam almıştı. O zamandan bu zamana evin bir köşesinde duruyormuş. Bir kaç gün önce evde kitaplarımla ilgili köklü bir temizlik yapınca bu kitap da gözüme takıldı. Önceden alınmış kitapları okuyunca nostaljik bir his yaşıyorum. Bugün nedense içimden çerez kitap olarak okurken de bir kaç naif cümleye rastgelirim ümidiyle kendime bir şeyler katma düşüncesiyle başladım. Umduğum gibi bir kaç güzel cümleye denk geldim. Ayrıca okurken zaman da tuttum. Sitede 3 saat 38 dakika diye belirtilmiş ama bana 38 dakika yetti de arttı bile. Zaten her sayfada kısacık 3 mesaj şeklinde doğum günü, evlilik, anneler ve babalar günüyle alakalı notlar yer alıyor. Arada yoğun okuma temposunuza bir ara vermek isterseniz benim çok sık yaptığım gibi böyle çerez kitaplarla kendinize duraklar oluşturabilirsiniz.
2021 de daha çok kalbimize dokunan kitaplarla tanışmak dileğiyle :)
Demek 2020nin son incelemesini yapmak Monte Kristo Kontu'na aitmiş.Seni nasıl anlatmalı bilemiyorum ama son dönemlerde Sefiller ve Don Kişot ile beraber okuduğum en iyi dünya klasiklerinden diyebilirim.
Bu kitabı elime aldığımda açıkcası bir beklentim yoktu kitap bir şeyler anlatacaktı ben de okuyup geçecektim ama ilk sayfalardan itibaren bu kadar iyi arkadaş olacağımızı hiç hesaba katmamıştım. Kitabı okurken derler ya sanki kayıp bir dosta rastgelmişsin gibi okurken öyle bir mutluluk hissettim. Tek bir sayfayı bile sıkılmadan okuyuverdim ve ayrıca kitabın bitivermesi de beni üzdü. Böyle kitaplar nadir oluyor ve yerleri de bir başka oluyor insanın yüreğinde. Madem yüreğinde bu kadar yer etti bu kitap neden biraz bahsetmiyorsun be genç adam diyebilirsiniz ? Ama nasıl anlatsam Edmon Dantes'i Rahip Faria'yı, Armatör Morel'i ve daha nicelerini... Bu kısım SPOİLER içerebilir !!!
Özellikle Rahip Farya 'nın zindan yaşamında Edmon Dantes' e (ileride Monte Kristo Kontu'na dönüşecek) hayata dair verdiği dersler olan bölümleri çok keyif alarak okudum ve bunlardan da kendime pay çıkardım. Sonrasında Dantes' in zindandan kurtuluşu Monte Kristo adasına ulaşıp Rahip Farya'dan kendisine miras kalan gömülü hazineyi bulup çıkararak hayatını değiştirmesini bundan sonra kendisini zindana yollanmasından sorumlu olanlara teker teker hesap sormasıyla bir nevi intikamlarını alarak kendi iç huzuruna kavuşmasını anlatan olay örgüleri çok güzel ilerledi, akıp gitti. Kitap Monte Kristo Kontu'nun yaşamının yanı sıra diğer yaşamları da anlatıyor okurken karakterlerin isimlerini not almanız karakterleri birbirlerine karıştırmamanızı sağlayacaktır.
Hazır bu kitabı yeni bitirmişken ve hislerim tazeyken incelememi yazmak istedim.
Zülfü Livaneli'den okuduğum 9. kitaptı Leyla'nın Evi.
Nedense okurken daha önce okumuş olduğum Livaneli'nin Serenad kitabı kadar çok beğendim. Okurken bir kısım hariç diğer bölümlerde hiç sıkılmadım. Ve anlatılan her şey zihnimde canlanıverdi ve akıp gitti. Hikayeyi
Bu kitabı bir yerlerde tüm zamanın en çok okunan 10 kitabı arasında görmüştüm daha sonraları ise uzun zamandır kitapçılarda görüyordum. En son merağıma yenik düşüp aldım, kitabı okumadan önce seveceğimi biliyordum. Biraz önyargıyla yaklaşmış gibi olacağım ama bazen bir kitabı sevip sevemeyeceğinizi hissedersiniz.
Bu kısım SPOİLER içerir
Kashna Felsefesi
Erdal Demirkıran'ın kitaplarını hep severek okumuşumdur. Bu okuyup bitirdiğim 3. kitabıydı ve şuana kadar en beğendiğim kitabı. Erdal Demirkıran'ın kişisel gelişim yazarlarından farklı bir üslup mizah seviyesi var iyi ki var ki hem hayata dair derslerle, önemli fikirlerle aydınlandım hem de okurken inanılmaz keyif aldım. Kitabı okurken sanki karşımda Erdal bey seminer veriyormuş gibi samimiyet hissettim. İlk başlarda kitabı elime alırken başlık hakkında biraz egoistçe olduğunu düşünmüştüm ama sonrasında yazara hak vermemek kesinlikle haksızlık olurdu.
Özellikle yakın zamanda tanık olduğumuz durumlar ve olayları 2002 döneminden yazması ve öngörmesi takdire şayan. Diğer bir konu da kendini kanıtlamak için vermiş olduğu uğraşlar insanlar tarafında olumsuz tepki almasına rağmen kendine olan inancını kaybetmemesi sonuna kadar mücadele etmesi bana büyük bir esin kaynağı oldu.
Uykuya dair ayrılmış bölümü büyük bir ilgi ve merakla okudum ve 8 saat yerine 5 saat uyuyarak kendi ömrümüzde 8 seneyi kendimize ayırmak son derece mantıklı geldi. Her zaman uyumanın insanın ömründen vakit çalıyor olarak düşünmüşümdür.
O kadar çok alıntı aldığım yer var ki bu kitabı en yakın gelecek bir zamanda bir kez daha okumak benim için bir keyif olacaktır.
Hayata dair kendinizi geliştirmek bir nevi yeniden keşfetmek ilham kaynağı arıyorsanız daha fazlası bu kitapta mevcut okumanızı şiddetle öneririm.
Basketbola kattığın her şey için teşekkürler Kobe
Kobe Bryant: o yaşayan bir basketbol efsanesiydi, bir idoldü. Maalesef bu adamın en iyi olduğu dönemlerde basketbolu takip etmiyordum. Farkettiğim ilkokuldayken ve ortaokuldayken arkadaşlarım basketbol sohbetleri yaparken bu adamı çok seviyorlardı. Çantalarında, defter ve kitap kaplamalarında, resim klasöründe kısacası kırtasiye araç gereçlerinde
Kişisel gelişim kitaplarını pek sık okumam çünkü genelde hep aynı klişe sözler, cümlelerle anlık motivasyon ve ilham verirler. Kitabı kapattıktan sonra o motivasyon uçar gider bile ama bu kitap benim için diğer kişisel gelişim kitapları gibi olmadı. Bundan 5 sene kadar önce lisede bir hocamın tavsiyesi üzerine hep okumak istiyordum ki nasip bu
AZICIK DA OLSA SPOİLER İÇERİR !!!
Kitabın arka kapağında dediği gibi özgürlük tutkusu hiç bu kadar çarpıcı anlatılmamıştı. Kitap ana karakter Fini'nin anlatımıyla distopik bir şekilde ilerliyor. İlk sayfalardan zaten kitabın beni çekececeğini anlamıştım. Fini'nin fabrikada köle gibi çalıştırılıyor olması, fabrikadaki yaşam koşullarını o kadar güzel betimlemelerle anlatılmıştı okurken hepsi kafamda canlandı ve bir film izler gibi okumaya devam ettim.
Hatta midesi biraz hassas olanları Fini'nin yaşadığı ve karşılaştığı zor durumlar etkileyebilir ki ben de etkilenmedim desem yalan olur. Okurken öyler üzüldüm ki Fini'ye, özgürlüğe kaçması, fabrikadan kurtulması sonra gri toprakları aşması için yaptığı fedakarlıkların tüm kalbimce başarılı olmasını istedim. Kaçarken onunla kaçıyor, saklanırken sanki onunla beraber saklanıyor ve yaşadıklarını hissediyordum.
Son 10 sayfanın gerçeği olduğu gibi çarpması gerçekten beni ters köşe yaptı hatta olamaz böyle olmamalıydı diye kabullenemedim ama yazar kalemini böyle uygun görmüş. Tıpkı kocaman bir taşın yüzünüze atılması gibi bir şey hissettim. Farklı bir tarz okumak, gizemli bir kaçış hikayesine ve bu kaçış hikayesinin de ayrı bir hikayesi olduğunu okumak isteyenlere öneririm :)
Bu kitabı öneriler kısmında görmüştüm ve incelemelere gözatınca okumaya karar verdim. İyi ki kitapçıdan almışım ve okumuşum diyorum. Çünkü bu kitaptaki Momo'yu çok sevdim ve kaplumbağa Kassiopeia'yı. Hatta bitti diye üzüldüm, bitince üzüldüğüm kitaplara gerçekten bağlanıyorum.
Bu kısım SPOİLER içerir, okumayanlar lütfen okumasın.
Aslında bu kitap bence distopyayı anlatıyor yani yakın zamanda bir dünyayı ve konu zaman tassarufu. İnsanların hem zamanım yok hem de zamandan tasarruf etmek için aslında kendi zamanlarını ne kadar boşa harcadığını anlatıyor. Tüm bu anlatım masal havasında Momo,Gigi, Çöpçü Beppo, Kamplumbağa Kassiopeia ve duman adamlar gibi karakterler eklenince tadına doyum olmadı. Kitap o kadar yalın, gereksiz betimlemelerden uzak, net diyaloglarla ilerliyor ki hiç sıkılmadan sanki bende masala dahil olmuş gibi duman adamlarla mücadele eden benmişim gibi okudum. Her ne şekilde kitabın masalsı bir anlatımı da olsa aslında günlük hayattan güzel örnekler verdiğini düşünüyorum.
Siz siz olun sevdiklerinize muhakkak zaman ayırın, sokakta yürürken etrafınıza bir bakın, insanlara gülümseyin. İşiniz ne kadar yoğun olursa olsun kısa aralar vererek yaşadığınızın farkına varın, hayattan biraz keyif alın yaaaa
Veeeeeee bunları boşa giden zaman olarak düşünmeyin yani hayatınızdaki Duman Adamlara istediklerini vermeyin :D
SPOİLER İÇERİR !!! Eğer kitabı okumadıysanız kendiniz için bu incelemeyi okumayınız.
Bu kitabı uzun zamandır okumak istiyordum ve geçenlerde bir kitap sahhafından uygun fiyata bulunca direk aldım ve okumaya başladım. İlk farkettiğim kitabın dilinin argoca olmasıydı pek tercihim değildir ama okudukça sarmaya başladı. Daha doğrusu ana karakter Alex' in çetesiyle işlediği suçlar ve sonradan hapishaneye düşmesi oradan 2 haftalık bir teste tabi tutularak otomatikleştirilmesi ve sonra serbest bırakılması derken en sonunda ne olacak diye merakla okumaya devam ettim. Kitabı sevmiş olmam Alex 'in işlediği suçları onayladığım anlamına gelmez ama bu sokak serserisine garip bir anti sempatim oluştu. Kitabın sonu açıkcası beni biraz hayal kırıklığına uğrattı ama bu yazar böyle uygun görmüş. Tarz ve içerik olarak daha önce okuduğum veya siz de okumuşsanız Hiç Kimse Sıradan Değildir kitabına çok benziyor. Her ne kadar farklı bir kitap olsa da aslında verilmek istenen mesajların ve eleştirilerin yerinde, açık ve net olduğunu düşünüyorum. Eğer argo dili okumaya katlanırım diyorsanız değişik bir türü tanımanız açısından öneririm.
SPOİLER İÇEREBİLİR !!!
Nasıl nereden başlasam bilemiyorum ama okuduğum her saniye keyif aldığım iyi ki okumaya karar verdim dediğim sayılı kitaplar koleksiyonuma eklediğim bir kitap kazandığımı düşünüyorum. Hikayenin büyük bir çoğunluğunu Louisia karakterinin ağzından dinliyoruz ara sıra yardımcı karakterler de araya giriyor. Anlatım o kadar akıcı ki resmen Louisia ile bütünleşiyor onun hissettiklerini hissediyor sorgulamalarına hak veriyorsunuz. Hatta Louisia gibi renkli ve Will gibi sandalyeye mahkum yaşam sevincini kaybetmiş iki özel insanı tanıdığım için mutluyum. Will'in bu kadar aksi olmasına ilk başta kızmıştım ama sonra sayfalar ilerledikçe onun açısından bakınca hak vermeye başladım böyle bir durumun kimsenin başına gelmemesini temenni ederim ama ben Will'in yerinde olsam ne olursa olsun hayata sıkıca tutunurdum hele de Louisia gibi dayanağımı ve desteğimi olamayan elim ayağım olmuş ve olabilecek birini bulmuşken. Ve kesinlikle hayatımda Louisia gibi neşeli hayat dolu bir insan olsun isterdim bence bu dünyaya Louisia gibi insanların çok ihtiyacı var.
Okuduğum en güzel kişisel gelişim kitaplarından biriydi. Bana çok şey kattığını düşünüyorum ve okuyan herkese bir şeyler katacağı düşüncesindeyim. Kitapta temel felsefe kendi düşünce tekniğimizi değiştirerek bu hayatı kendimiz için daha yaşanabilir hale getirmeye dayanıyor. Hatta sigarayı bıraktırmaya dahi ayrı bir bölüm parantez açılmış. Kitabı okurken kendi hayatımdan kesitlere denk gelmek ve yaptığım bazı şeylerin felsefesini ve doğruluğunu kitabın onaylaması hoşuma gitti ve bazı şeyleri düzeltmem gerektiğim de kulağıma küpe oldu diyebilirim. Okuduğum bir kaç bölüm sıkmadı dersem yalan söylemiş olurum ama bu kitabı yarım bırakmanıza bahane değil. Uzun lafın kısa bir bakın okuyun derim.
Dikkat spoiler içerebilir !!!
Evet arkadaşlar bir Harry Hole macerasının daha sonuna geldik. Bu adamı bilmiyorum belki çoğu kişiye antipatik,söz dinlemez başına buyruk gelebilir ama konuşmalarını,hareketlerini,düşüncelerini okurken inanılmaz bir tat alıyorum. Her ne kadar kötü alışkanlıkları olsa da hem kötülüklere karşı savaşan aynı zamanda hem de kendiyle savaşan bir kahraman. Zaten Harry Hole'u Hole yapan özelliklerde bunlar. Polis adlı romanın bir nevi devamı olan bu roman fazlasıyla tatmin etti ve okurken zaman nasıl geçti kavrayamadım. Leopar ve Kardanadam kadar olay örgüsü ve kurgu sağlam ve açıkçası Polis adlı romanın beni hayal kırıklığına uğratmasından sonra bu romanla yazar kalbimi yeniden kazandı diyebilirim. Hatta bu romanın sonunda anlaşılacağı gibi başka yeni bir hikayenin devamı bir sonraki romanda devam edeceği düşüncesindeyim hatta çıkar çıkmaz almak için beklemekten başka çarem yok.
