Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sümeyye

176 syf.
·
Puan vermedi
·
19 saatte okudu
De Profundis
Oscar Wilde, en sevdiğim yazarlardan birisi. Bu kitabı okuyunca bir kez daha farkına vardım. Uzun zaman önce “Dorian Gray'in Portresi” adlı eserini okuyup yazarı ve kitabı çok sevmiştim. Hâlâ en sevdiğim klasikler arasında yer alıyor kendisi. Oscar Wilde eserlerinden bahsederken şöyle diyor onlar hakkında; "Tabi oyunlarım hiç iyi değil! Ama
De Profundis
De ProfundisOscar Wilde · Can Yayınları · 20173,871 okunma
Reklam
736 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Moby Dick
Mîna Urgan önsözünde; büyük yapıtların iki katlı olduğundan, üst katı çoğu kişinin anlayıp kitabın temelini oluşturan alt katını ise çoğu kişinin kolay kavrayamadığından söz etmiş. Kitabı doğru zamanda okumak ve size hitap edip etmediğini bilmek çok önemli. Bunu bilip başlarsanız ne yarım kalır ne de zorla bitmiş olur. Balinanın ne yediğinden,
Moby Dick
Moby DickHerman Melville · Yapı Kredi Yayınları · 20215,6bin okunma
217 syf.
·
Puan vermedi
·
28 günde okudu
Üç Büyük Usta
Balzac, Dickens ve Dostoyevski adında üç temel başlığa ayrılmış. Yazarların yaşamları ya da yazar kimlikleri kronolojik bir sırayla bilgilendirilmemiş. Stefan Zweig, bu yazarların daha çok yaşadıkları çevrenin etkisiyle edebiyat dünyalarını şekillendirmeleri üzerinde durmuş. Bunu önsözünden itibaren anlayabiliyoruz. Orada şöyle bir cümle geçiyor;
Üç Büyük Usta
Üç Büyük UstaStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 20115,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
416 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yalnızız
Türk Edebiyatı’nın temel taşlarından biri olan Peyami Safa’nın okuduğum eserleri arasından en sevdiğim kitabı bu oldu. Farklı bakış açıları kazanmak, çokça düşünmek ve dikkat çekici bir olay hikâyesine dahil olmak isterseniz hiç vakit kaybetmeden bu eseri okumalısınız. Samim, kültürlü, hayal gücü geniş ve olayları doğru şekilde değerlendirebilen
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 201921,7bin okunma
394 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Ezilenler
Dostoyevski'nin yazdıklarını okurken her seferinde kendimi onun yarattığı karakterlerin yerine koyuyorum. Stefan Zweig Üç Büyük Usta eserinde “Tolstoy'un hayatı didaktiktir, bir okul kitabı, bir risaledir; Dostoyevski'ninki ise bir sanat eseri, bir trajedi, bir kaderdir.” der. Yazarlar yaşadıkları toplumdan, çevreden, hayattan etkilenmeden bir eser ortaya koyamazlar. Her kitabında bunu derinden hissederek okumaya devam ediyorum. Bu eserinde de ezilmişliğin, bencilliğin yeri geldiğinde fedakârlığın, hataların, sevginin ve daha birçok duygunun üzerine kurulmuş ve olaylar karakterlerle birbirini en güzel şekilde tamamlamıştır. Okudukça karakterleri o kadar benimsiyorsunuz ki yeri geldiğinde onların hâllerine üzülüyor yeri geldiğinde sinirleniyorsunuz, ama ne olursa olsun büyük bir özveriyle kitabı bitiriyorsunuz. Eser, geçimini gazetelerde yazılar yazarak sağlayan Vanya adında bir gencin düştüğü çıkmazlar, onun seçimleri, merhameti ve aşkı etrafında şekillenmektedir. Onu büyüten Nikolay ve Anna ile sık sık görüşür. Kızları Nataşa’ya derinden bağlıdır. Uzun bir süre önce hayatlarına giren toprak ve güç sahibi Prens ve oğlu Alyoşa ile büyük fikir ayrılıklarına düşeceklerdir. Ve kitabın ilerleyen bölümlerinde yapayalnız bir kız çocuğu olan Yelena ile tanışacaktır. Kitabın başları biraz ağır ilerliyor ama sonunda olaylar gelişip enteresan bağlantılar ortaya çıkıyor. Ve Dostoyevski her zamanki gibi bizleri trajedisine ortak ediyor. Ben beğenerek okumuştum. Herkese keyifli okumalar.
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202218,5bin okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
Kapıların Dışında
Bir yer düşünün bütün kapılar yüzünüze kapanıyor. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Değer verdiğiniz insanlar yok. Kapıların dışında yapayalnızsınız. Wolfgang Borchert, yaşadıklarıyla ve yazdıklarıyla yaşadığı dönemi içinde bulunduğu durumu o kadar etkili bir şekilde anlatmış ki o çaresizliği derinden hissediyorsunuz. Tabii ki burada Behçet Necatigil’in çevirisi de göz ardı edilemez. Kapıların Dışında, bir günde bitirilebilecek, diyalogları sıkmayan, akıcı bir tiyatro oyunu. Her konuşmanın altında yatan hissizlik, yalnızlık, sitem, acımasızlık o kadar iyi aktarılmış ki ancak bu duruma düşen birinin bunları yazabileceğini düşünürsünüz. Nitekim yazarımızın hayatının büyük bölümünde savaşın içinde olduğunu ve eserinde olduğu gibi kapıların dışında kaldığını görüyoruz. Eserde, Beckmann adlı bir askerin savaştan döndüğünde karşılaştığı durumlar karşısında isyanı, sorgulaması, çaresizliği, acısı konu edinmiştir. Wolfgang Borchert, bir hiç uğruna bunca kanın dökülmesine karşı çıkar. Kitap boyunca türlü dokundurmalarla ve sorularla sizi gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken konularla baş başa bırakır. “Yaşamaya devam et! diyorsun ha? Ben dışarıda, kapıların dışındayım, yine dışında. Dün gece kapıların dışındaydım. Bugün yine dışında. Ben daima kapıların dışındayım. Ve kapılar kapalı. Oysa ben ayakları külçe gibi ve yorgun bir insanım. Açlıktan karnı guruldayan bir insan. Gecenin ayazında kanı donan bir insan. Bu alıntı beni çok etkilemişti. Kitabı ve yaşanılanları en güzel biçimde özetlemiş ve hissettirmişti. Herkese tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
115 syf.
·
Puan vermedi
Uzun Hikaye
Uzun hikâye, kimine uzun kimine kısa gelebilir ama tam da bu memleketin hikâyesi. Akıcı, duygu yoğunluğu fazla ve oradan oraya savuran bir olay örgüsü var. Kitap konusu itibariyle çok bilindik ama bir o kadar etkiliydi. İçinde acı, intikam, haksızlık, ilk aşklar, saf sevgi, hoşgörü, mecburiyet gibi hisler barındırıyordu. Ayrıca bu hikâyenin içinde birçok değerli yazar ve eser isimleri geçiyordu. Dostoyevski, Çehov, Reşat Nuri Güntekin, Küçük Prens bunlardan bazıları. Eserde, Bulgar göçmeni Ali ve karısı Münire’nin göçebe hayatlarında kimlerle karşılaştıklarını neler yaşadıklarını ne zorluklara göğüs gerdiklerini oğlunun ağzından dinleriz. Yaşadıkları yerler, olaylar, karakterler çoğu zaman üzen cinsten olsa da kasabalarda, köylerde, şehirlerde her zaman karşımıza çıkabilecek türdendi. En başta da söylediğim gibi çok içten ve bizden şeyler barındırıyor. Ayrıca kitabı kadar filmi de güzeldi. Bazı yerleri değiştirilmiş olsa da hikâyenin aktarmak istediklerine sadık kalınmıştı. “Ama solunan hava, yüzülen su, oturup-kalktığın insan, yürüdüğün yol seni değiştirir.” Kitabın en beğendiğim alıntısı oldu. Bir yandan bir günde okunabilecek kadar kısa bir yandan da asırlardır bu topraklarda sürecek kadar uzun bir hikâyeydi. Ben sıkılmadan keyifle okudum. Herkese tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.
Uzun Hikâye
Uzun HikâyeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202336,3bin okunma
252 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Theo'ya Mektuplar
Hepimiz Vincent Van Gogh’un en az bir tablosunu duymuş ya da fotoğraflarını görmüşüzdür. Eserleriyle olduğu kadar karakteriyle de beni kendine hayran bırakan birisi oldu kendisi. Bu kitap her ne kadar başka bir dilden çeviri mektuplardan oluşsa da Van Gogh’un hissettiklerinin, çaresizliğinin, buhranlarının çok iyi aktarılmış olduğunu
Theo'ya Mektuplar
Theo'ya MektuplarVincent Van Gogh · Yapı Kredi Yayınları · 20136,2bin okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
19 saatte okudu
Eugenie Grandet
Eugénie Grandet, Balzac’ın "İnsanlık Komedyası" başlığı altında topladığı onlarca romanından biridir. Bu eserler hayatta karşılaşabileceğimiz her türden insanı ve onların yaşadığı çevreyi barındırır. Balzac, betimlemeleriyle bazı okurları sıksa da insanlığa dair önemli gözlemlerde bulunmuş bir yazardır. Balzac’ın Goriot Baba kitabında
Eugenie Grandet
Eugenie GrandetHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,036 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Neredesin Arkadaşım
Neredesin arkadaşım, nereden gelip nereye gidersin? Nerede yaşar, nerede yer içer, nerede gülersin? Yaşar Kemal bu eserde bulunan yazıları şöyle tanımlıyor. “Öylesine sevinçliyim ki yazdıklarımdan, örneğin çok iyi bir roman yazsaydım bu kadar sevinmezdim. Çünkü burada verdiklerimi, insanoğlunun gerçeğine bütün yaptıklarımdan daha yakın. Öyle geliyor bana.” Sokak çocuklarıyla yaptığı konuşmaları içeren bu eserde onların hikâyelerine ortak olan Yaşar Kemal, korkunç bir oyuna benzetiyor hayatlarını. Annesiz, babasız, sevgisiz, aç, susuz sokaklarda büyüyen, büyümek zorunda kalan bütün çocukların dili olmuş bir eser. Her çocuk farklı bir hikâye ile üzüyor, buruk bir gülümseme bırakıyor ardından. Bu arkadaş kelimesi de çocuklardan birinin hikâyesinde geçiyor. Yaşar Kemal ile arkadaş olan Metin’in hikâyesi. Belki arkadaşlarından başka kimsesi olmadığı için bu kadar candan arkadaş diyor. “Bak arkadaş,” dedi. “Ben bir yuvasız kuşum. Adım Metin. Metin bile benim doğru dürüst adım değil. Kaç yaşında mıyım, onu da bilmiyorum, nasıl görüyorsan, o yaştayım. Nereden mi geldim, hiçbir yerden, ya da her yerden. Anamı, babamı mı soruyorsun, kardeşlerimi bacılarımı mı, bütün insanlar. Bundan dolayı bana gücenme, işte ben gördüğün gibiyim. İşte ben buyum. Ağustosta üşürüm, karakışta yanarım. Böyle doğmuş mendebur oğlu mendebur kişiyim. Şimdi anladın mı beni?” İşte bu alıntı her şeyi anlatmaya yetiyor. Kısa ama bir o kadar etkileyiciydi. Bir de Yaşar Kemal’in kalemi olunca insan daha ne istesin. Herkese tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Neredesin Arkadaşım
Neredesin ArkadaşımYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 2014820 okunma
Reklam
236 syf.
·
Puan vermedi
·
32 saatte okudu
Henüz On Yedi Yaşında
Ahmet Mithat’ın en az Felatun Bey ile Rakım Efendi kadar önemli olan eseri Henüz On Yedi Yaşında, birçok yönden topluma ayna tutmakta. Ahmet Mithat’ın Batıya olan bakış açısını, kadın-erkek ilişkilerini, insani değerleri vurguladığı eseridir. Eserde on yedi yaşında genç bir kız olan Kalyopi’nin umumhaneye düşme hikayesini Ahmet Efendi ile birlikte dinliyoruz. Ahmet Efendi ve Hulusi tiyatroya gittikleri bir gece eğlence sonrası yağmur yüzünden evlerine dönemez. Geceyi geçirebilmek için uygun bir yer ararken Hulusi yakınlarda bulunan bir umumhaneye gitmeyi teklif eder. Ahmet Efendi her ne kadar karşı çıksa da başka çareleri kalmaz. Sadece uyumak, şartıyla gitmeye mecbur olur. Bulundukları yerde her şey dikkat çekicidir. Orada Kalyopi ile tanışır. Ona bir dost gibi yaklaşır. Kalyopi’nin henüz çocuk denecek bir yaşta bu yerde ne işi olduğunu sorgular. Hâline üzülür, hikâyesini dinlemeye başlar… Kalyopi’nin hikâyesi beni çok derinden etkiledi. Bu yaşanan olayları okurken, gerçekten de bir yerlerde henüz on yedi yaşında kim bilir kimler bu durumda diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi. Yazarımız, Kalyopi’nin içinde bulunduğu durumu, bu tarz yerlerin Batı etkisiyle oluştuğunu, erkeklerin bu tarz yerlere giderek ahlaki bir yozlaşmaya davetiye çıkardığını, buradaki kadınların ailesi, dostları ve toplum tarafından dışlandığını, ne olursa olsun insanların ikinci bir şansı hak ettiğini vurgulayarak aslında o dönemde insanların konuşmaktan çekindiği konuları gün yüzüne çıkarmıştır. Mutlaka okunması gereken klasiklerden. Herkese keyifli okumalar.
Henüz 17 Yaşında
Henüz 17 YaşındaAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,898 okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
Kızıl Veba
Jack London, her ne kadar Martin Eden eseriyle bilinse de Kızıl Veba eserinin de insanlık tarihi ve gidişatı için önemli bir eser olduğunu düşünüyorum. Kurgu olsa da günümüzü yansıtan ve gerçekleşebilecek durumları konu aldığı için sanki içinde bulunduğumuz salgın dönemini özetler nitelikte bir kitap. Eser, bir okulda Profesör olan Granser’in torunlarına bir zamanlar yaşadığı salgını anlatmasıyla başlıyor. Granser torunlarına toplumun nasıl çöktüğünü, insanların birbirlerine yaptıklarını, düzenin değişip insanlığın en başa dönmesini, sosyal statülerin bir anda yok olduğunu, en önemli insanların bile ne hâllere düştüklerini, salgın sonrasında insanların hayatta kalma mücadelesini, ilkel yaşama dönüp insanların karnını doyurma ve neslini sürdürme çabalarını anlatır. Kitap uygarlık kavramı üzerinde bir hayli durmuş. “Uygarlık çöküyor ve artık herkes kendisi için yaşıyordu.” Kitabı en iyi şekilde özetleyen alıntılardan biriydi bana göre. İnsanların nasıl değişip dönüşeceklerini, toplum ne kadar gelişmiş olursa olsun salgın, kriz yahut başka şeyler karşısındaki tutumunu ve sonuçlarını çok güzel bir şekilde anlatmış bizlere yazarımız. Jack London, bu eseri kaleme alırken esinlendiği büyük bir salgın olmayıp bu denli güzel ve günümüze benzer durumları ortaya koyması gerçekten takdire şayan. Herkesin okuması gereken bir kitap. Keyifli okumalar.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,4bin okunma
556 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Germinal
Emile Zola, natüralizm akımının en önde gelen ismidir. Kitaba geçmeden önce bu akımın getirdiği nitelikleri sıralarsam kitap daha iyi anlaşılacaktır. Natüralizm, doğa, tabiat anlamlarına gelen nature kelimesinden gelir. Natüralistler, olanı olduğu gibi yansıtır ve kendi düşüncelerine yer vermezler. Eserlerini oluştururken bilgilerden,
Germinal
GerminalEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,8bin okunma
158 syf.
·
Puan vermedi
Dokumacılar
Sanayi devriminin pek çok anlamda Avrupa’yı geliştirmesi olumlu sayılabilecek bir durumken bu olay sonucunda işsiz kalan binlerce insanın yaşam koşullarının kötüleşmesi olumsuz yönlerini gözler önüne sermektedir. Fabrikaların kurulmasıyla insan gücüne olan ihtiyacın azalması, insanların işsiz kalmasına sebep olmuştur. Eserin geçtiği dönemi, Charles Dickens “İki Şehrin Hikayesi” adlı eserinde şu sözlerle en iyi şekilde ortaya koymuştur. “Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem aydınlık hem karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu. Beş perdelik bir tiyatro eseri olan bu kitabı, yazar gerçek hayat hikayelerini toplayarak oluşturmuş. Eserde sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar çalışan dokumacı bir işçi kesimi vardır. Çocuğundan yaşlısına kadar dokuma yapan bu insanlar açlık, sefillik ve hastalıkla mücadele ederek hayatta kalmaya çalışırlar. Bunca saat çalıştıkları işte karşılığını alamaz üzerine bir de tehditlere maruz kalırlar. Böylelikle toplumun büyük bir kesimi bu olumsuz şartları yaşamaktadır. Fabrikaya karşılık el işi yaparak geçimini sağlamaya çalışan bu insanlar yiyecek kuru ekmek bile bulamaz. Sosyal sınıflar arası uçurum iyice artmasıyla bu duruma daha fazla dayanamaz isyan başlatırlar. İnsanların yaşadıkları sefaleti yakından hissedebilir onlarla birlikte olanlara isyan edebilirsiniz. Çok etkili bir eserdi. Herkese keyifli okumalar.
Dokumacılar
DokumacılarGerhart Hauptmann · İmge Kitabevi · 200161 okunma
283 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Bilinmeyen Bir Bilim Adamının Romanı
Hep bilinmeyen bir bilim adamı diyesim geliyor, daha önce adını hiç duymadığımdan mı kitabı okumasam hakkında en ufak bir fikrim olmayacağından mıdır nedir bilinmeyen kelimesi çıkıyor ağzımdan. Oysa ne çok bilmek, okumak, düşünmek gerektiği bu kitabın ilk sayfalarından itibaren Mustafa İnan nezdinde söylemiş bize Oğuz Atay. Kitap sıradan bir
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnanOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202017bin okunma
626 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Jane Eyre
Jane Eyre, yazarın hayatından çokça izler taşıyan yetim bir kızın hayat hikayesinden çok daha fazlasıdır bana göre. Küçük yaşlarda anne ve babasını kaybeden daha sonra dayısına emanet edilen küçük Jane, dayısının da ölmesiyle kendini sevmeyen yengesi ve kuzenlerinin arasında yapayalnız kalmıştır. Eşine söz verdiği için küçük kızı evinden atamayan
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 201831,2bin okunma
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
Dağlar ve rüzgar
Sabahattin Ali’yi bilmeyenimiz yoktur. Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan romanlarının yanı sıra Değirmen, Sırça Köşk, Ses, Kağnı, Yeni Dünya gibi hikayelerinin yazarıdır. Daha birçok esere imza atmış edebiyatımızın yapı taşlarındandır. O daha çok yazarlığıyla bilinse de şairliği de göz ardı edilemez. Dağlar ve Rüzgâr onun kendi el yazısıyla yazıp çeşitli kişilere gönderdiği şiirlerinden oluşuyor. Kitabın her iki sayfasından birinde el yazıları ve yazıldıkları yıllar yer alıyor. Ciltli ve özel baskı olması kitabı daha da güzel kılıyor. Hiç okumadım, bilmiyorum diyebilirsiniz ama mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur. Çünkü şiirlerinin birçoğu bestelenmiştir. Mesela; Göklerde kartal gibiydim, Kanatlarımdan vuruldum; Mor çiçekli dal gibiydim, Bahar vaktinde kırıldım. (Seslendiren: Volkan Konak) Bende hiç tükenmez bir hayat vardı Kırlara yayılan ilkbahar gibi Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı Göğsümün içinde ateş var gibi (Seslendiren: Sezen Aksu) Başın öne eğilmesin Aldırma gönül aldırma Ağladığın duyulmasın Aldırma gönül, aldırma (Seslendiren: Edip Akbayram) Ve daha niceleri Sabahattin Ali’nin şiirlerinden alınmış böyle şarkılarda hayat bulmuştur. Herkese keyifli okumalar.
Dağlar ve Rüzgar
Dağlar ve RüzgarSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20171,299 okunma
520 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Martin Eden
Martin Eden Jack London’ın en çok okunan kitapları arasında benim de en sevdiğim kitabı. Bu kitabı ona ait birçok iz taşır ama roman Jack London'ın hayatı değildir. İş Bankası Kültür Yayınlarının baskısında kitabın arka sayfalarında verilen dipnotlar Martin Eden’in karşılaştığı olaylara karşılık Jack London’ın o zamanki yaşamına ait olaylar
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391bin okunma
328 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"Küçük Kadınlar"
Louisa May Alcott, 1832 yılında Amerika’da dünyaya gelmiştir. Bir ablası ve iki küçük kız kardeşi vardır. Hayatından da izler taşıyan Küçük Kadınlar adlı romanı ile ünlenmiştir. Gençlik yıllarında kadın hakları ve köleliğin kaldırılmasıyla ilgili büyük mücadeleler vermiştir. Ailesine yardımcı olmak için çeşitli işlerde (Öğretmenlik, Hemşirelik,
Küçük Kadınlar
Küçük KadınlarLouisa May Alcott · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202013,5bin okunma
207 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kıskançlığın romanı "Zehra"
Zehra, Şevket adında bir tüccarın kızıdır. Annesi kısa bir süre önce vefat etmiştir. Yaradılışında olan kıskanç bir tavrı vardır. Kıskançlığı hastalık derecesindedir. Romanda kıskançlık duygusu birçok kişi tarafından hissedilir. Onların hayatında yaptıkları tercihler doğrultusunda bir kaynağı yahut sebebi vardır. Fakat yazar Zehra’nın
Zehra - Karabibik
Zehra - KarabibikNabizade Nazım · Özgür Yayınları · 2011168 okunma
568 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
FABLLAR
La fontaine, 1621 yılında Fransa’da orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Sıcakkanlılığıyla, hoş sohbetiyle anlattığı fabllarıyla kendini herkese sevdirmiş birçok dost edinmiş yaşamış, yaşadıklarını anlatmış ve yetmiş dört yaşında ölmüş. La Fontaine, Aisopos gibi fabllar yazmış onlarla ünlenmiştir. Ondan çokça etkilenmiş yer yer
Masallar
MasallarJean de La Fontaine · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,479 okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Frankenstein
Mary Shelley, arkadaşlarıyla girdiği bir iddia sonucu bu hikâyeyi oluşturuyor. İddia birkaç arkadaşın aralarında hangisinin daha iyi hayalet hikayesi yazacağına dair. Henüz 19 yaşında genç bir kızken yazdığı bu kitap hepimizin filmlerden veya çizgi romanlardan tanıdığı soluk benizli, siyah saçlı, insan vücudundan bir hayli büyük korkunç bir
Frankenstein Ya Da Modern Prometheus
Frankenstein Ya Da Modern PrometheusMary Shelley · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202013,9bin okunma
Reklam
314 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Denemeler
Montaigne 1533 yılında doğmuş iyi bir eğitim almış Yunan ve Latin edebiyatına oldukça hakim birisidir. Denemelerden başka kitabı veya yazısı yoktur. Bütün yaşamını, insanlığa karşı tavsiyelerini bu kitapta bizlerle buluşturmuş. Bu kitapta sorgulamayı, düşünmeyi, kalıplaşmış öğretileri yıkmayı, o döneme başka bir açıdan bakarak olayları farklı
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,7bin okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Masallar değil Fabllar
Yoksul bir ailenin çocuğu olduğuna inanılan Aisopos, Batı Edebiyatı Fabl türünün öncüsü olarak kabul edilir. M.Ö. 6. yy. da yaşayan Aisopos bir şekilde esir düşmüş ve köle tüccarları tarafından satın alınmış. Zekası ve komikliğiyle ilgi görmüş. Bu yeteneği ile sahibini etkilemiş ve özgürlüğüne kavuşmuş. İnsanların gülerken düşünmelerini sağlamış
Masallar
MasallarAisopos · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20182,460 okunma
481 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Serenade für Nadia (spoiler içerebilir)
Bu incelemesini yaptığım ilk kitap Livaneli'nin ise okuduğum üçüncü kitabı. Bu kitabın incelemesini Schubert-Serenade dinleyerek yazıyorum. Daha önce bir yerlerde duyup dinlediğim bu müzik kulağa hiç bu kadar anlamlı gelmemişti. Her notasında kitabın ayrı bir bölümü canlanıyor gözümde. Kitabı okuyup bitirdiğimde zihnimde dolaşan bir sürü soru, anı
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,5bin okunma