Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
MÖ 2000: Al bu otu ye! MS 500: O otu bırak, gel bu duayı oku! MS 1000: O dua batıl inanç, gel bu iksiri iç! MS 1600: O iksir faydasız, al bu hapı yut! MS 1940: O hap etkisiz, al bu antibiyotiği iç! MS 2000: O antibiyotik zararlı, al bu otu ye! İnsanlığın deneye yanıla en başta durduğu noktaya dönmesini ironik bir şekilde ifade eden bu anlatımda ciddi bir gerçeklik payı da var. Gülmece olsun diye kurgulanan anekdot, aslında insanlığın ağır bedeller ödeyerek en baştaki noktaya dönüş arzusunu/zorunluluğunu anlatıyor!
Duymuşsunuzdur Avrupa ürünlerimizi geri gönderiyor
O halde, son bir anekdot daha aktarayım: Batı ülkeleri, “doğal beslenme yöntemlerine dö- nerken, bizim gibi ülkelere hala "hormonlu yem'leri niye kakalıyorlar acaba?.. "Avrupa gübresi" ile yetiştirip "ihraç" ettiğimiz “meyve-sebze'leri bile almakta nazlanıyorlar!.. Acaba neden?.. Hele düşünün!...
Reklam
Size bir anekdot anlatmama izin verin: müvekkilimiz cezaevinde gardiyanlarınızdan biri tarafından hakarete uğradı ve ona nasıl cevap verdi biliyor musunuz? "Aptal, ben senin için burada yatıyorum." Evet, Sayın Başkan not edin, müvekkilimiz ne için savaştığını biliyor, ülkesi için savaşıyor, özgür, mutlu, her vatandaşına, Müslümanlara ve Avrupalılara, özgürlüğü garanti edebilen bir ülke istiyor. Düşünce özgürlüğü ve eşitlikten başka bir şey istemiyor.
Kur’an’a verilen önem.
Seferlerde her kabile ve boy, kendi sancağını taşırdı. Bu bağlamda Tebük Seferi'nde sancakları kimlerin taşıyacağı konusunda ya- şanan bir anekdot önemlidir. Önceleri Mâlik b. Neccâroğulları'nın sancağını Umâre b. Hazm'a (r.a) veren Hz. Peygamber (s.a.v), Tebük'e giderken bu kabilenin sancağını Zeyd b. Sâbit'e (r.a) verdi. Umâre b. Hazm bu uygulamasının sebebini anlamak için Hz. Peygamber'e (s.a.v), kendisine kızgın olup olmadığını sorduğunda şu cevabı almıştı: "Allah'a yemin ederim ki hayır (kızgın değilim)! Fakat Kur'ân'ı öne geçirin. (Zeyd b. Sabit) Kur'ân'a senden daha fazla vakıf. Kur'ân kendisine vakıf olanı öne geçirir; isterse burnu kesik siyâhî bir köle olsun.
Sayfa 34
46. Not
Tıpkı Proteus'un kılık değiştirmesi gibi, sofistlerin de aynı konuyla ilgili olarak hep farklı şeyler söylemeleri konusunda Martin Heidegger şöyle bir anekdot aktarır: "Kadim zamanlarda, ders vermek için her yere seyahat eden ünlü bir Grek bilgini vardı. Bu tür insanlara sofist deniyordu. Bir keresinde Küçük Asya'daki bir ders gezisinden Atina'ya dönen bu ünlü sofist, sokakta Sokrates'e rastladı. Sokaklarda avare avare dolaşmak ve insanlarla konuşmak, sözgelimi bir ayakkabının ne olduğu hakkında bir ayakkabı tamircisiyle konuşmak Sokrates'in alışkanlığıydı. Sokrates'in şeylerin ne olduğundan başka hiçbir konusu yoktu. 'Hala orada mı duruyorsun?' diye sordu Sokrates'e bu çok gezen sofist küçümseyici bir edayla 've hala aynı şey hakkında aynı şeyi mi söylüyorsun?' 'Evet', diye cevap verdi Sokrates, 'öyle yapıyorum. Fakat sen, çok açıkgöz olan sen hiçbir zaman aynı şey hakkında aynı şeyi söylemiyorsun.' "
Siz böyle söyleyince bir küçük anekdot geldi aklıma. Merhum pederle Beyazıt'ta oturuyoruz, yokuştan çıkınca yoruluyor, tabi yaşlanmış. Oradan bir otomobile binip Vefa ya gideceğiz. Oturunca. "Oh," derdi, ardından da "Elhamdüllilah-i teâlâ külli hâl, sivel küfri ved dalâl. Küfür müfür deyince şoför bir arkaya bakardı, acaba bu yaşlı adam ne diyor, diye. "Bütün hallerim için Allah'a şükrediyorum, küfür ve dalalet hali hariç," derdi babam da.
Sayfa 189 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
SASANÎLER NİÇİN YIKILDI? Gurretü'l-Beyza isimli eserde şöyle bir anekdot nakledilir: Sasanîlerin bazılarına şunu sordular: “Bu kadar uzun süre saltanat sürdükten sonra devletinizin yıkılmasının sebebi neydi?" Şöyle cevap verdiler: "Büyük işleri, layık olmayan kişilere verdikleri için... Çünkü işler, alâkasız kimselere teslim edildiği için tecrübeli ve tedbir sahibi kişilerle akıl sahibi insanlar, devlet yönetiminden uzaklaştılar ve sultanın etrafında kendi menfaatleri için çalışan kişiler kaldı. Akılları, nefislerine köle olmuş kimseler, vali ve hâkim yapıldığı için memleket ellerinden çıktı."
Kudüs, söylemlerimizin coşkusuna ve iddialarımızın büyüklüğüne rağmen, hakkında pek az bilgi sahibi olduğumuz bir şehir. Çok meşhur ve yaygın birkaç anekdot dışında, Kudüs'le ilgili malumatımızın tamamen ezbere dayalı olduğu söylenebilir.
Nefs üzerine çok güzel bir anekdot: Sahâbe-i kirâm savaştan döndükleri zaman:"Küçük cihattan büyük cidahada döndük." Derlerdi
İzleyiciyi güldüren çoğu TED konuşmacısı, kendileri ya da ta­nıdıkları insanlar hakkında anekdot niteliğinde bilgiler, dünya­ ya dair gözlemler ya da kişisel hikayeler anlatmaya eğilimlidir.
Reklam
Narsistik manipülatör kendi iktidarını tesis edip güçlendirdiğinde, kelimeler, özellikle de söylevin düzenleniş tarzı hâlâ başat bir önem taşımaktadır. Bu dönem, imaların, anıştırmaların, yaralayıcı kelimelerin dönemidir. Ayrı ayrı ele alındığında bu saptamalar zararsız, anekdot tarzında gelebilir, ama bütün olarak bakıldığında gerçekten yıkıcı bir süreç ortaya çıkar. Narsistik sapkının bütün sanatı buradadır: Görünür iz bırakmadan vurmak.
Sayfa 144Kitabı okudu
Hastane odasından kısa bir anekdot
İnsanın iyi günü de kötü günü de geçer, elverir ki bugünlerden anacak bir şey kalsın!
Sayfa 66 - YKYKitabı okudu
“Her yaşam öyküsü, her anekdot, yaşamın, onu yaşayan kişinin bakış açısınca değerlendirildiğinde, nicel ya da nitel ölçümlere gelmediğini, ölçülmesinin ya da başka yaşamlarla karşılaştırılmasının olanaklı olmadığını kanıtlamaya yarayabilir.”
Sayfa 52 - YKYKitabı okudu
Ünlü ve muhtemelen uydurma bir anekdot Nobel ödüllü Anatole France'la güzeller güzeli yetenekli dansçı İsadora Duncan'ın 1923'teki buluşmasını anlatır. O dönemdeki popüler insan ırkının ıslahı hareketini tartışırken Duncan "benim güzelliğim ve senin zekana sahip bir çocuk düşünsene!" dediğinde France yanıtlar "tabii, ama ya benim güzelliğim ve senin zekanı alırsa ne olur bir düşünsene!"
Turna: Ibn Fadlan, Başkırların Turnaya duydukları ilgiye dikkat çekmiştir. Bu bağlamda tapınmaktan söz etmektedir, ne var ki bunu çok ciddiye almamak lazım. Ayrıca Irk Bitig' de bir anekdot yer alır. Bu anekdota göre, eğer bir turna ağa yakalanırsa, bunun insan için iyi olmayacağı belirtilmektedir. Bu husus ayrıca, çağdaş halk şiirinde benzeri tasarımlar ile vurgulanmaktadır. Aynı şekilde, Ibn Fadlan'a ait rapor ancak, turna ile ilintili o farklı ve zengin aktarım bağlamında vurgulanabilir.
733 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.