Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ankara ve Türk Şehirciliği
Devletin kenar kısmında, hattâ dışadönük bir başkente karşı 1923'te Ankara lehindeki savlar arasında yer alan içerden Anadolu'yu geliştirme gerekliliğinin dile getirildiğini hatırlarız. Ankara, lehtarlarının hayal ettiği medeniyet, yenilik ve modernleşmenin ışıltılı merkezi oldu mu? Derin Türkiye için kültürel, ekonomik, toplumsal ve siyasi bir "dönüşüm operatörü" oldu mu? Birkaç sözcükle bunu söylemek imkânsızdır. Siyasi-idari düzlemi bir kenara bırakırsak şehircilik düzleminde sadece buna olumlu cevap verebiliriz. Bu düzeyde Ankara Türkiye'nin geri kalanının takip ettiği bir model olmuştur. Başka bir deyişle, yabancı referanslar - "Batılılaşma" cazibesi - ile milli seçenek arasında gidip gelen Türk şehirciliği Ankara'da oluştu.
Sayfa 465
Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan batılılaşma ülküsü Modernizm ile şekil alarak kavgasını temelde İslam üzerinden yürütmektedir. Modernleşmenin önündeki en büyük engel olarak algılanan İslamcılık, sadece Türkiye yerel iktidarı için değil, aynı zamanda dünya çapındaki emperyalist iktidarların da sorunudur.
Sayfa 328 - Ekin yayınlarıKitabı okudu
Reklam
300 syf.
8/10 puan verdi
·
35 günde okudu
“KURTLUKTA DÜŞENİ YEMEK KANUNDUR”
“Devlet Ana” ile başlayan, “Rahmet Yolları Kesti” ile devam eden Kemal Tahir yılımın üçüncü durağı “Kurt Kanunu” oldu. Kurt Kanunu, Kemal Tahir’in fikrî anlamda bütün hünerlerini gösterdiği iddialı bir roman. “Kurt Kanunu”, 14 Haziran 1926 tarihinde Atatürk’e İzmir’de planlanan suikast girişimi çerçevesinde ilerler. Kemal Tahir, bu romanında
Kurt Kanunu
Kurt KanunuKemal Tahir · Ketebe Yayınları · 20224,418 okunma
"Bir de bu kiliseler," dedi Alper, "sekülerliği savunan Türk, yerel dindarı aşağılar ama kiliseye bayılır. Sanki bunların din adamlarıyla müminleri yobaz değil. Yanlış Batılılaşma budur işte." Sedef, "Yemin ederim gizli akepeli filan olduğunu düşünmeye başlayacağım şimdi," dedi gülerek. "Ne alâka?" dedi Alper. "Ben bayılırım kilisede mum yakmaya," dedi Sedef omuz silkerek. Elini ileri doğru uzatıp, "Buradan aşağı inerken solda büyük bir kilise var," diye ekledi. Alper, "Senantuan," deyince Sedef, "Adını bilmiyorum ama orada yaktığım mumun haddi hesabı yok," dedi gülümseyerek. Alper, "Tam Tünel'e gelirken sağda da bir han varmış biliyor musun?" diye sordu. Sedef, "Ben o kiliseyi yanındaki Zara'ya girerken görüp öğrendim," dedi kendisiyle alay eder gibi ve ekledi: "Hanın yakınında Zara var mı?" Alper güldü. "Sana da yolladığım ödev için internette bakınırken görmüştüm; Tanpınar yaşamış bir dönem o handa."
Sayfa 97 - Sözler: Ne imiş söyle aşkın tılsımı?Kitabı okudu
Mutlak ve Çılgın Bir Hükümdar
Mutlak ve çılgın bir hükümdar olan II. Mahmud yeniçeriyi ilga etmişti. Yeniçeri, ulemanın tabii müttefiki idi. Ulema, şeriatı ihmal eden hükümdarı bu kuvvet sayesinde doğru yola sevk edebiliyordu. Yeniçeri bir nevi efkâr-ı umûmiye idi. Ulemayı dermansız ve dekoratif bir zümre hâline getiren, tabii müttefikini kaybetmiş olmasıdır. Napolyon'un çizmelerini giyerek Batılılaşma oyunu oynayan II. Mahmud istediği gibi hareket edebilirdi artık. Devlet-i Aliyye tarihinde Batılı manada ilk müstebit hükümdar bu zattır. Şimdi ulemanın yerini alan intelijansiya kime dayanarak sözünü dinletecekti? Yeniçeri yoktu. Çok geniş, çok dağınık yerli-yabancı binbir menfaatin çarpıştı bir ülkede kalabalığa seslenmek kabil miydi? Hangi kalabalığa, nasıl bir haberleşme vasıtasıyla?
Sayfa 22 - İstanbul: Ketebe, 2018.Kitabı okuyor
Dipnot: Bir Hatırlatma!
- Efendimiz Aleyhisselam'ın doğum günü 12 Rebiülevvel'dir. Doğduğu gün olan 12 Rebiülevvel, o gün miladi olarak 20 Nisan'a denk geldiği için 20 Nisan 571 Pazartesi doğum günü olmuştur. Fakat bu o güne mahsus bir durumdur. O yıldan sonraki zamanlarda standart bir şekilde 20 Nisan Efendimiz'in doğum günü olarak kabul edilemez. Efendimiz'in doğum günü olan 12 Rebiülevvel miladi takvimde her yıl değişkenlik gösterir. Mesela 2024 için 12 Rebiülevvel, 14 Eylül 2024 Cumartesi'dir. Kutlu Doğum haftası da ancak o hafta olur. Diyanet dahi bir sürü profesörüne rağmen bu hataya düşüp 20 Nisan'ı kutlu doğum haftası ilan etmektedir. Bu yanlıştır. İslam'da ibadetler, özel günler ve uygulamalar hicri takvime göre belirlenir. Hatta insanın yaşı dahi hicri takvim hesabıyla hesaplanır. Bir ay yılı 354 gün kabul edilir. Bir Müslüman, Miladi takvime göre değil Hicri takvime göre yaşantısını düzene koyar. Biz batılılaşma sevdasıyla o sistemden uzaklaşmış da olsak hakikat değişmez. Saygılar.
Reklam
438 syf.
6/10 puan verdi
·
60 günde okudu
#okudumbitti Yazarın okuduğum üçüncü eseri ve iyiki Amin Maalouf okumaya bu eser ile başlamamışım. Yazardan okuduğum 'Semerkant ve Doğunun Limanları' eserlerini keyifle okumuş ve beğenmiştim. Bir arkadaşımın vesilesiyle beraber okumaya başladığımız eserin dili ve anlatımı açık ve anlaşılır lakin tekdüze. Anı türü severler için ilgi çekici olabilir. Daha çok 1900 lü yılların başlarında geçen bu eseri, üst kuşaklarını, o dönemden kalan mektuplar aracılığı ile bizlere anlatan Amin Maalouf tan okuyoruz. Osmanlı'nın yıkılışını ve yeni Türkiyenin kuruluşunu, katolikliği, protestanlığı ve hıristiyanlığı kendi görüşleri nezdinde değerlendiren yazar, din seçimiyle ilgili ilginç bir durumu da bizlere anlatıyor. Yazar eğitim ve batılılaşma, ilim ve aydınlanma konularına da mektuplar üzerinden değiniyor. Hep bir konuya girecekmiş ve ilgi çekici bir şeyler olacakmış edasıyla okudum lakin beni cezbeden, hâleti ruhiyetimi değiştirecek bir bölüme tesadüf etmedim. Keyifli bazı küçük kısımlar olmakla birlikte sıkıcı bir eser olduğunu üzülerek ifade etmem gerekiyor. Kitapla kalın..
Yolların Başlangıcı
Yolların BaşlangıcıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20192,025 okunma
Haçlı Seferleri’nin gerçek sebebi Müslümanların gayri-Müslimleri küçümsemeleri ve onları insan olarak görmeyişleriydi. Gayri-Müslimler Haçlı Seferleri vesilesiyle ruhlarını yüceltmeği Müslümanlardan öğrendi. Dolayısıyla Batılılaşma bir tereciye tere satma hikâyesidir ve halen devam etmektedir.        
İsmet Özel
İsmet Özel
Tanzimat ile başlatılan batılılaşma sevdası,
Önceleri kaçanak bir aşk gibi, toplumdan sakınılarak uygulanan batılı yaşam, daha sonra siyasi erk eliyle meşruluk kazanınca büyük bir hevesle sokağa çıktı. Türk edebiyatında, romanlara yansıyan karakterler, yenileşme, asrileşme ve batılı olma hevesinin mizah boyutunda öncüleri payesini aldılar.
Sayfa 108 - Ekin yayınlarıKitabı okudu
Bizde, yüzelli yıldır, "batılılaşma" denen bir akım, devlet ve toplumu kendi bin yıllık temelinden sarsarken, bunun bir gün dışa vurmaması mümkün müydü? Marksizmin şimdi Türkiye'ye sızması, dünya şartlarıyla birlikte bu "batı taklitçiliği"nin sonucudur. Türkiye'de modalaşan marksizm akımı, kapitalizm taklitçiliğinin meyvesidir. Zakkûm ağacından hurma beklenmez.
Reklam
"Batılılaşma, bu tip bir globalleşme sorunu çok ilginç bir biçimde devam ediyor. Bu bitecek bir süreç değildir. Bu bitmeyen bir değiştirme, bitmeyen bir yenilenmedir."
Sayfa 140 - KronikKitabı okudu
384 syf.
8/10 puan verdi
Ahidnameler cansız birer varlıktır.Onlara hayat veren milletlerin güç ve iradeleridir. Prusya ile masaya oturan devlet büyüğü " Prusya dedikleri hangi devlettir?" Diye sormuş.. Kristof kolomb Osmanlıya da uğramış.. Kitap önce kısaca Osmanlıyı özetliyor..nedenler ve sonuçlar ilişkisi içinde.. Kırım savaşı döneminde o zamanki Avrupa Birliğine girebilmek için Kırım savaşına katıldığımız...ve dahası.... "Gerçekte batılılaşma bir tercih sorunu olmaktan çok,dünyada tek olan uygarlığın dışında kalıp kalmama sorunuydu.Dolayısıyla,çözüm onu reddetmek değil, onu asıl yörüngesine oturtabilmek, doğru olarak uygulayabilmekti..." Atatürk, uluslararası ilişkilerde düşmanlıkta aşırılıktan kaçındığı gibi, dostluklara da gereğinden fazla bel bağlamamıştır.... "yurtta sulh cihanda sulh" sözü boşa söylenmemiş sanırım.. Bunun dışında kitap bir akademisyenin tez kitabı gibi.. Konu daha etraflıca işlenebilirdi..
Atatürk'ün Dış Politika Stratejisi ve Avrupa Birliği
Atatürk'ün Dış Politika Stratejisi ve Avrupa BirliğiAtilla Sandıklı · Beta Yayınları · 20081 okunma
Batılılaşma hareketi bizi tarih sahnesinden silme hareketidir.
Sayfa 240
Türkiye’de batılılaşma zorunluydu. Bunun derecesini ananenin kuvveti ve aydın bürokratların Batı’yı tanıma ve bilme seviyesi tayin etti.
Dolayısıyla bizim bugün Arapça, Farsça, Osmanlıca diye attığımız birtakım kelimeler, bilhassa bu tip terminoloji, bütün bankacılık terimleri, birtakım hukuk terimleri, hemen bütün ceza hukuku terimleri böyle Türk icadıdır. Kelime Arapçadır; fakat tamamıyla batılılaşma dediğimiz süreç içinde Batı hukuk müesseselerinin incelenmesi ve tercümesinden dolayı bütün Şark’a hediye ettiğimiz kelimelerdir ve Osmanlı’nın buluşudur. Batılılaşmada Türkiye, Şark’a filolojik hizmetlerde bulunmuştur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.