Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Cansu
Cansu
@bbunny
Trust me I am a nurse
Öğrenci
Lisans
İstanbul
1 Mart 2002
122 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Öyle ya da böyle, bir şekilde büyütülen çocuklar değil “bilinçli bir ebeveynlikle yetiştirilen çocuklar” sağlıklı ilişkiler kuracak, toplumumuzu yüceltecek, ülkemizi kalkındıracak olanlardır. Ne yazık ki bir çocuk nasıl yetiştirilmemeli sorusunun cevabını aslında Türk milletinin nasıl çocuk yetiştirdiğine bakarak verebiliriz. İleride yaşadığı
Sadece endişe, evhamdan değil aynı zamanda şemalardan da bahsediyor. Psikonet Yayınları'nın önce Hayatı Yeniden Keşfedin kitabından sonra bu kitap okunursa anlamayı kolaylaştırabilir. Hayatını düşünceleriyle yoran, sürekli endişeli evhamlı olan kişilerin bu durumdan nasıl kurtarılacağına dair çalışmalar var. Sadece öyle olduğunu düşünenlerin değil, şemalara ilgi duyanların, farklı bakış açısı geliştirmek isteyenlerin, en basitinden yakın çevresinde bu durumu yaşayanları görüp bir-iki düşünce tarzını değiştirmeye yönelik öğrendikleriyle tavsiyede bulunabileceği bir kitap. 10/10
En çok alıntı yaptığım kitap sanırım. Yazarla beraber aynı duyguları yaşadığınız anlarda hatıralarınız kitabı bıraktırıp bir düşündürtüyor. Bir solukta okunulabilir harika bir kitap.
Okur Takip Önerileri
Bağlanma Stilleri ve İlişkiler
İnsanların bağlanma stillerinden bahsediyor. 3 bağlanma stili var, nadiren 4.ye rastlanıyor. Hangi insanlarla istesek de anlaşamayacağımızdan bahsediyor (sevmek ilişkinin devam etmesi için tek geçerli neden değil) yani önceden bazı öngörülerle ilişkilerin sonunun kestirilebileceğinden. Bu da ilişkiye başlayıp başlamayacağımıza karar vermek açısından bizlere kolaylık sağlayacak. Ben genelde kadınların ''kaygılı'', erkeklerin de ''kaçıngan'' bağlanma stiline sahip olduğunu görüyorum. Ve bunlar ilişkilerini inişli çıkışlı yaşayıp, mutsuz yaşamalarına neden oluyor. İlişkilerin neden mutsuz gittiğini, olumsuz davranışları (tepkisel), ilişkideki ihtiyaçlarda neyin ne kadar normal olduğunu bu kitapla görmüş oldum. Bilimsel dayanaklarla sunuyor çünkü bunları, deneylere yer vermesi anlamayı kolaylaştırıyor, ilgi çekiyor ve daha güvenilir bilgi sunuyor. Karşındaki kişiyle mutlu olabilmek, ilişkide sağlam adımlarla ilerleyebilmek isteyenlere önerebileceğim bir kitap. 10/10
Başta Şema Terapi ve Bilişsel Terapi'den bahsediyor. Şemaların ne olduğu kısaca anlatılıyor. Şemaların nasıl değiştirileceğine değinip ardından her şemayı ayrı ayrı ele alıyor. Başta birkaç vaka örneği veriyor, o şemaya sahip olup olmadığımızla ilgili bir anket yer alıyor. Şemanın kökeninden, tehlikeli ilişkilerden, nasıl değiştirileceğinden nasıl başa çıkacağımızdan bahsediyor. Sonunda ise yapılan hatalar ve çözüm önerileri var. 10/10
Kapak Kızı üçlemesinin ikinci kitabıymış, ben bu kitapla başladım. Uzun süredir böyle akıcı bir kitap okumamıştım. Hala etkisindeyim diyebilirim. O kadar gerçekçi ki ilk başlarda kitabın gerçek olup olmadığına bakmıştım, değildi ama ilerleyen sayfalarda tekrar baktım. Bana sık sık hayatımın nereye gittiğini daha gerçekçi bir şekilde sorgulattı. Yeri geldi güldürdü, yeri geldi ağlattı. Benim çok etkilendiğim 10/10 bir kitap oldu. Bir hayatın nasıl başlayıp bittiğine şahitlik etmek isteyenlere tavsiye edebileceğim bir seri.
Masallar ya da fabllardaki gibi anlatıldıktan sonra okuyucuya belli bir mesajı aşılıyor, bu mesaj bence yetişkinlere hitap etmiyor daha çok çocuklara diye düşünüyorum. Kitabın üç kelimeyle özeti: iyi insan olun. Çok övülen bir kitap olduğu için okumuştum ama okumasam da olurmuş.
Bence mitoloji, insan elinden çıkan en güzel eserlerin bilimidir ki bu eserde şüphesiz bu bilimin en iyilerindendir. Homeros, Tanrı soyundan olan Odysseus'un savaş sonrası Troya'dan ayrılıp yurduna -İthake'ye- dönüşünde verdiği mücadeleleri anlatmaktadır. Okurken sizi alıp bambaşka dünyaya götürür, bu evrenin içinde yer almak istersiniz. Bazen kendimi çıkmazda hissettiğimde keşke bir melek gelse ve bana şuan ne yapacağımı söylese derim, eserde kanatlı tanrıların insanlara açık açık yol göstermesi benim hayal dünyamda gerçekleşen olaylardan o yüzden okurken büyük keyif aldım.
Kitap hakkında fikrim yoktu, adından ötürü merak edip okuyasım geldi. Anadolu halkının Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı algılayışını konu ediniyor. Aliye hocanın köye gelip buradakilerle yaşadıkları anlatılıyor. Köylülere, Yunanlılar'a, Kuvayı Milliyeciler'e rastlıyoruz. Zamanında milletimizin hangi düşüncelere sahip olduğunu görüyoruz.
"Ben dokuz yaşında kızların bile yüzlerini siyah peçelerle kapadım."
"Namus kadının yüzünü açıp açmamasında değildir. Din de peçe demek değildir. Öyle kapalı kadınlar vardır ki kapı arasından her türlü rezaleti yaparlar. Onun için yeni Hoca Hanım'a yüzü açık diye kasabanın hücuma hiç hakkı yoktur."
Gibi iki karşıt düşünce var aslında. Dinden bahsedenlerin bahsettikleri gibi olmadığı, ahlaksız davranışlarda bulunduğu yazıyor ki bunda olumsuz eleştiri yapabilecek bir durum yok. Günümüzden örnek verebiliriz. Dinden bahsedenlerin ne hırsızlıklar yaptıkları, adam kayırdıkları, hakka girdikleri, kadınların giyimine karışırken bakmaktan da kendini alamadıkları, asıl ahlaksızın kendileri oldukları vs... Tabii herkes bir değil.
Dilek Demirezen Akkuş'un Hemşireliğe İlk Adım kitabında 'Mış Gibi Yetişkinler'e kısaca yer verilmişti. Bu kavramı merak edip daha fazla bilgi sahibi olmak istedim ve psikolojiden de tanıdığım Doğan Cüceloğlu'nun bu kitabını okumaya karar verdim. Belli düşüncelerin okura anlatılmak istendiği ve kurgunun bunun üzerine şekillendiği çok belli. Kurgusu üzerine durmaktansa anlamaya çalıştım burası biraz daha iyi olabilirdi çünkü. Mış Gibi Yetişkin olan bireyler, onların Mış Gibi Yetişkin çocukları , akrabaları, komşuları ve Yakup Bey üzerinden her yerde karşılaşabileceğimiz 'Mış Gibi Yetişkinler'in ne olduğu, görülen özellikler vs anlatılıyor. Oldukça faydalı bilgilerin herkesin anlayabileceği bir dille aktarıldığını düşünüyorum. İlgisini çeken varsa okuyabilir ama özellikle insanlarla daha fazla iletişim kuran meslekteki üyelerin okuması gerektiğini düşünüyorum. Psikolojiyle ilgili biraz daha bilgi edindiğimde insanlara karşı daha yargısız, daha yumuşak yaklaşıyorum. İnsanların neler yaşadığını bilememizi gözümüze sokuyor. Okumakta kesinlikle fayda var.
Adını hep duyduğumuz içeriğinin ise hiç bahsedilmediği ve nedense merak etmediğim okumayı ise aklıma hiç getiremediğim bir eserdi. Görür görmez okumaya karar verdim. Okurken her gün geçip gittiğim hiç önemsemediğim ve rahatlıkla yürüdüğüm o kaldırımlardan dahi utandım. Tarih kitaplarını çok kısa aralıklarla okumak gerekiyor, milletimizin ne zorluklarla karşılaştığını sürekli hatırlamak beni atalarıma ve ülkeme karşı daha duyarlı bir insan yapıyor. Bilge Kağan ve Kül Tigin'in yazıtları var, milletleri için girdikleri mücadeleler anlatılıyor. Yollug Tigin'in onlar için "Halkınızı değerli oğullarınızdan daha iyi besliyor idiniz. Uçup gittiniz. Göklerde de hayattaki gibi olasınız." diye sevgisini dile getirmesi çok hoşuma gitti. Onların milleti için ne kadar çabaladığını anlatmaya yetiyor. Ruhlarınız şad olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene!
Bir Ada Hikayesi serisi bence herkesin okuması gereken bir kitap. Mübadele adı altında insanların aslında "sürgün" edildiği, bununla kalmayıp yollarda hastalık, açlık gibi zor şartlarla da savaşmalarına neden olan meseleyi anlatıyor tabii kimi zaman halkın sert tepkileriyle de karşılaşıyorlar dünya kötülerden ibaret değil elbette iyilerle de karşılaşıyorlar. Sadece bir sürgünün hikayesi anlatılmıyor Milli Mücadele, Birinci Dünya Savaşı'ndan da izler taşıyan insanların hikayelerine de yer veriliyor. İnsanların savaşlarda neler yaşadığını gerçekçi bir bakış açısıyla görüyor hatta bu gerçekçiliğin altında okurken şimdiki rahatlığımızdan ötürü utanıyoruz. Elbette ki şikayet edilecek birçok şey var ancak hiçbirimiz yurdundan zorla eşyalarını alamayaraktan atılmadı, ceset kokusu yüzünden fenalık geçirmedi, kusmadı, bayılmadı, ölmedi. 4 gün sadece su içerek yaşamak zorunda kalmadı, donarak ölmedi. Anne babasının, eşinin cesedini denize atmak zorunda kalmadı... Allah ecdadımızdan razı olsun. O günlerin bir daha yaşanmaması dileğiyle.
12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası kapsamında Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Mezunlar Derneği ve Türk Hemşireler Derneği İzmir Şubesi'nin "Hemşirelikte Meslek Anıları" yarışmasını düzenleyip aralarından seçtiği birbirinden değerli 37 anıdan oluşan bir kitap. Hemşirelik öğrencisi olarak birçok sayfada benimle aynı hisleri paylaşan meslektaş olacağım insanlarla karşılaştım. Anılarını anlatanlar genelde stajdaki zamanlarından veya meslekteki ilk yıllarından bahsediyor. Benim de kliniğe çıkalı daha bir yıl bile olmamasına rağmen ömrüm boyunca unutamayacağımı düşündüğüm birçok hastam oldu. Derste de en çok hocalarımızın klinik deneyimlerini dinlemeyi seviyorum. Sosyal medyada hemşirelerin hastanedeki bir olaydan, hastalardan bahsetmesi aşırı hoşuma gidiyor. Bu anıların bir araya gelmesi benim için muazzam. 5 yıl sonra kendini nasıl görüyorsun diye sorduklarında meslekte yıpranmış, tükenmişlik sendromuna girmiş olarak görüyorum, derdim .d Umutlarım biraz daha yeşerdi. Arzu Hemşire "Ertesi gün hastaneye dönerken yüzüme bir gülümseme, ruhuma bir heyecan ve bir an önce hastaneye varmak için acele eden bedenime de bir çift kanat eşlik ediyordu" demiş. Umarım atanıp hastaneye giderken böyle düşüncelere sahip olurum, oluruz, olalım.
Bu kitabın nedense tesiri bende farklı. Bu kitabı okuduğum zaman evimdeymişim gibi hissediyorum, bana çok huzur veriyor. İlk defa bir yazarla bu kadar tanışmak istedim, ölüm yılının doğum yılım olduğunu öğrenmem de beni tuhaf hissettirdi. Kitap, iki bölümden oluşuyor. Genel olarak bir evin döndürülüşünden bahsediliyor. Yazıldığı dönem hakkında da fikir sahibi oluyoruz tabii. 2.kez okuduğumda da farklı yerlere dikkat ettim, belirli aralıklarla okuyacağım bir kitap. Bazıları inceleme yaparken özetini yazmış ve merak edilecek noktalara değinmiş, sinirlerim bozuldu .d Bu kitabı okuyun, güzel.
Evlenme ve Kumarbaz olmak üzere iki bölümden oluşuyor.
Evlenme'de gelin ve adaylar arasındaki diyaloglar var. Okurken güldürüyor, keyifliydi ama sonunun keşke devamı olsaydı. Anlamsız bittiğini düşünüyorum.
Kumarbaz'da ise kağıt oynayan adamlar var, bunun sonu tahmin ettiğim gibi bitti. Okuduğunuzdan kendinize bir şeyler katmak istiyorsanız bu kitabı okumanız saçma olur. Yani çıkaracak illaki bir sonuç var ama bunun için bu kitabı okumaya gerek yok. Boşverin başka kitap okuyun.
Kitabın günlük türünde olması daha gerçeğe yakın bilgiler edinmek açısından dikkatimi çekmişti. Öte yandan yazarı ne kadar vatanını seven bir insan olsa da bize göre düşman. Dolayısıyla bu da kitabı okuma arzumu arttırmıştı. Kitabı okumadan önce neredeyse her konu bakımından İtilaf Devletleri'nin bizden üstün olduğunu düşünüyordum. Çünkü
Hunlar, Köktürkler gibi ilk Türk Devletlerinden genelde kısaca bahsedilir, fazla etkilenmeyiz. Yakın tarihimizden ise daha fazla bahsedilir, bunlardan daha fazla etkileniriz. Düşünüldüğünde onlar da can vermiş, kahramanca savaşmışlardır. Ancak fazla bilgiye sahip değiliz ve gereken önemi vermediğimizi düşünüyorum. Dersteki gibi madde madde oldukça teorik görmektense olayların anlatılışıyla istediğim önemi samimi olarak verebildiğimi fark ettim. Asya Hunlarıyla ilgili birkaç kitap inceledim, bu kitabın diğerlerinden daha farklı olduğunu anlamaya birkaç saniye yetmişti. Öncelikle yazılan bilgilerin hepsi çok değerli çünkü yazılanlar Çin kaynaklarından alınmış- Türkler yazmak konusunda Çinlilerden daha geri- ancak Çince öğrenmenin zor olması ve bölgenin bize uzak olması bilgi edinmemizi zorlaştırmış. Bu kitapta bilgiler çok güzel derlenmiş oldukça emek verilmiş. Ayrıntı bilgiler için kitapta açıklama cümlelerine detaylıca yer verilmiş. Fotoğrafların koyulması ise hem öğrenmeyi kolaylaştırmış hem de anlatılanlardan daha fazla etkilenmemizi sağlamış, oldukça akışkan hale getirmiş. Asya Hunlarıyla ilgili daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız bu kitabı rahatlıkla tercih edebilirsiniz. 10/10
Spoiler içerir
Yine ikinci kez okuduğum kitaplardan biri. 6 yıl önce okumuştum ilk kez. Bu kitapla dışarıdan ehemmiyetsiz, gayet heyecansız bir yaşam sürdüğünü düşündüğüm ve neden yaşadığını anlayamadığım -kendisinin de yaşamını sorgulamadığını düşündüğüm- birçok kişiye karşı bakış açım değişmişti. Ne zaman insanlara karşı peşin hüküm versem aklıma bu kitap
2.kez okuyorum bu kitabı. Lisede okuduğumda kitabı bir yandan severken bir yandan da kadının bu kadar bağımlı olması, kendi kendine yetememesi, yaşadığı boşluk hissi bana hem saçma gelmişti hem de sinirlerimi bozmuştu. Şuan ise durumu daha normal karşılıyorum hatta stalk gibi bir imkan olmadığı zamanlarda günümüz gençlerinin yapabileceği şeyler gibi geliyor bana. O seviyor diye birçok şeyi bizim de sevmeye çalışmamız, storyde paylaştığı şarkıları dinlememiz, spotifyını bile bulmaya çalışmamız, paylaştığı yerlere gitmemiz, okuduğu kitapları okumamız... Tıpkı bilinmeyen bir kadının o seviyor diye gece binlerce kitap okuması gibi, yürüdüğü yollardan yürümesi gibi... Bir ömrün böyle bittiğini görmek kötü ama ne olursa olsun yaşadığı heyecanlar güzel. Sanırım heyecansız, sıkıcı bir hayat sürmektense bu pek kısa süren güzel anların olduğu yaşamı ben de tercih ederdim. Adamın daha sonra ne yaptığını, ne kadar düşündüğünü, bu olayı ne kadar umursadığını daha fazla öğrenmek isterdim. Tahmin etmesi zor değil tabii. Merak ettiğim diğer kısım da kadının en azından çocuğunu doğurana kadar olan süreçte ne kadar mutlu olduğu, güldüğü, yaşadığı sıradan anlarda nasıl olduğu. Karşılık bulamayan günümüz ilişkilerine baktığımda bilinmeyen kadının, mutluluğu kendisinden esirgediğini düşünürüm. Mektubunda hep onunla ilgili olaylardan bahsetmiş çünkü diğer anlarda nasıl olduğunu bilmiyoruz. Sevginizde karşılık bulmanız, bulamasanız da mutlu olmayı ihmal etmemeniz dileğiyle, hoşça kalın.
Yazarı bir Yahudi dolayısıyla kitapta abartı cümlelerle karşılaşacağımı beklemiştim.
-Onların öyküsü, başka hiçbir milletinkiyle mukayese kabul etmeyecek kadar kadim ve enteresandır. syf 40
-Öyle ki dünyada onlar kadar değişik coğrafyada hayat bulmaya çalışan başka bir millet yoktur. syf 40
-İbrani Tanrısı Yehova, İbrani halkını kutsar ve yüceltirken diğer halkları lanetlemektedir.
Zor zamanlar yaşadıkları en zorunu onların yaşadıkları anlamına gelmiyor. Bu cümleler ister istemez sinirimi bozuyor. Kitabın başlarında ırk üstünlüğünü çoğu cümlede hissettirmesi en ufak bir anlatıda kadim diye vurgu yapması beni kitaptan soğuttu. Ama akıcı bir şekilde ilerliyor, bir mitolojidense bir din olduğundan bahsediyor. Tevrat gibi kutsal kitaplarından onun dışında az da olsa Kur-an'ı Kerim'den alıntılar yapıyor bazı durumları açıklarken. Olayları biliyorsanız Âdem'in yaratılışı, cennetten kovulma, kardeş cinayeti, tufan ve Nuh'un gemisi, Yusuf'un kuyudan saraya olan hayatı okumak bazen sıkıcı gelebilir. Biliyor olmama rağmen yine de benim için akıcı ilerledi. Bazı olaylar bizde daha farklı biliniyor o yüzden ilginizi çekecek yerlerle muhakkak karşılaşırsınız daha farklı bildiğiniz için.
Roma Mitolojisi'ni okumadan önce Yunan Mitolojisi'ni okumak daha iyi olacaktır çünkü Romalıların Yunanlılardan etkilendiği yazıyor. Ayrıca Yunan Tanrı ve Tanrıçaları'ndan da kısaca bahsedilmiş. Diğer serilerinde olduğu gibi bu kitapta da önce nasıl kurulduklarından, kurucularının kim olduğundan bahsediliyor. Bazı Tanrı ve Tanrıçalar'a ve efsanelere yer verilmiş. Ancak bazı yerlerde tekrara düşülmüş. Onun dışında akıcı olduğunu da söyleyebilirim. Genel olarak beklentilerimi karşılayan bir kitaptı.
Aztekler ve Mayalar
Kitap Aztekleri daha sonrada Mayaları anlatıyor. Başlıkta mitoloji görünce masallar, kahramanlar beklemiştim. Kitabın adı Aztekler ve Mayalar ya da Aztek ve Maya Tarihi olsaydı daha doğru olurdu sanırım. Ama okuyacağım diğer mitoloji kitapları için iyi bir hazırlık oldu o yüzden okuduğum için pişman değilim. Aztek ve Mayaların doğuşu, yaşam tarzları, sosyal sınıfları, dinleri, kadın ve erkeğin toplumdaki yeri, kullandıkları dil, takvim, sanat ve bilimlerinden en sonunda da sonlarından bahsediyor. Kısa başlıklar halinde, öz anlatılması kitabı akıcı yapıyor ancak arkeoloji çalışmaları sonucunda bulduklarını fotoğraflasalardı okuması daha keyifli olurdu.
