" Koku" romanı alt metinde okuyucuya insanın varoluşu, ahlaki değer sistemi, kapitalizm, sınıf farklılıkları, insan haklarını gibi bir çok konuda mesaj veriyor.
Baş karakterimiz (kahraman diyemeyiz o mendebur dahiye ) Grenouille doğduğunda o çığlığı atmasa nasıl kendi yaşamının "Tanrı"sı olabilirdi değil mi?
Bir de anlatı süresince Grenouille'in hayatına girdiği kişiler; en başta annesi, deri tabaklama ustası Grimal, parfüm ustası Baldini ve sonrakilerin sırayla başına gelen musibetler -aman spoiler vermeyeyim diyorum- Grimal'in uğursuzluğunu adım adım yükseltiyor yazarın da en başta vaad ettiği gibi...
7 yıllık münzevi hayatından sonra hızlanan olayların sadece son 60 sayfada yer aldığını belirtelim zira kadınları öldürüp parfüm yapan seri katilin hikayesi demek bu kitaba büsbütün haksızlık olacaktır.
Kitabı okurken betimlenen kokular sık sık burnunuza geliyor, ekşimik kokulu bebekler, bisküvi eritilmiş ballı süt kokusu, miskler, amberler, yaseminler, binbir türlü koku kısaca...
Kitabı okurken yazarın bile karakterden ölesiye nefret ettiği izlenimi aldım ben. Bu kitabı yazarken özellikle ilham aldığı biri olmuştur mutlaka diyorsunuz.
Ayrıca son bölümde dünyadaki adalet sistemini bir distopya üzerinden eleştirmiş gibiydi. Kendi kendini yiyip bitiren adaletsizlik fikrini çok sevdim çok...