Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
kaim kitap
kaim kitap
@kaimkitap
Ya sen neden burda değilsin ,Waldo
Siyasi Bilimler
78 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Bir toplum nasıl bağımsızlığını kaybeder? Her geçen gün nasıl daha da esir hale gelir?
Geçmişini, kimliğini nasıl unutur?
Nasıl bölünür, parçalanır ve yönetilir?
Güç nedir ve nasıl zulme dönüşür?
Kısaca bir toplum nasıl asimile edilir ve bu asimilasyondan kurtulabilir mi?
Filler her zaman var oldu ve var olmaya devam edecek. Elbet karıncalar
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 201710,4bin okunma
Koku anıları uyandırır
Öncelikle müthiş bir hayal gücü ve zekice yazılan bir kurgu okuyacaksınız. Pancarla başlayan bu hikayede tarih öncesi krallıklara, oradan günümüz dünyasına bir gezi yapacak, bu gezi de mistik varlıklarla karşılaşacak ve ölümsüzlük arayışıyla kokunun ilişkisini keşfedeceksiniz. En iyi kokuyu bulma arayışında olanlarla, ölümsüzlük arayışında olanların arasındaki sebzenin yani pancarın keskin ve itici kokusunun çekim gücüne hayran olacak; yazarın yaratıcı hayal dünyasında çıkacağınız bu yolculukta en başından en sonuna sıkılmaya vakit bulamadan çok keyifli zaman geçireceksiniz. En önemlisi kokunun ne denli önemli olduğunu fark edeceksiniz.
Bazı kokular sizi geçmişte bir ana götürebilir ya hani, yani beynin bilmem neresinde oldukça derinlerde senin unuttugun o anı birden burnuna gelen bir kokuyla seni ansızın o ana götürüp ne olduğunu anlayamadığın bir durum yaşatır ya sana işte ondan çok daha fazlasıymış koku. Her şeyin zittiyla değer bulduğu dünyamızda koku deyince en müthiş kokunun yanında en kötü kokuyu da ihmal etmemek gerek tabi ki. En kötüyü bile bastirabilecek koku bulunduğunda ölümsüzlük o zaman anlam kazanmış olacak.
İyi okumalar .
Mecbur musun?
Baş kahramanımız Ferdinand her ne kadar anti militarist olsa da devlet otoritesi söz konusu olunca düşüncelerine söz geciremeyen hatta biricik aşkının tüm çabalarını kulak ardı eden bir karakterdir. Ferdinand'ta cocuklugunuz bu yana hatta ailenizin çocukluğundan hatta ve hatta onların da ailelerinin çocukluğundan bu yana yani genlere bile işlemiş bir dürtüyü göreceksiniz. Otoriteye itaat... İşte burada Orwell'in o müthiş saptaması giriyor devreye. Baskaldirmadıkça bilinclenemeyecekler ama bilinclenmedikce de baskaldiramazlar. Acaba Ferdinand bilinclenebilecek mi? Öyle her babayiğidin harcı değildir başkaldırmak ama bir Mecburiyettir.
Şöyle bir günde keyifle bitirebilecegim çok da ağır olmayan bir kitap olsun dersen işte onlardan biri Mecburiyet.
Okur Takip Önerileri
kısa ve öz
Çinli bir komutan olan Sun Zi'nin 13 madde halinde bahsettiği savaş stratejileri kitabı... Tabi bir çoğumuz asker olmadığı için kitaba biraz mesafeli mi durmak gerek, tabiki hayır. Yazıldığı dönem itibariyle bir savaş stratejisi kitabı olsa da eğer bir yönetici pozisyonundaysaniz veya entrikalarla dolu bir çevreye sahipseniz bir alın okuyun derim. Zaten bir iki saatte kolayca bitebilecek bir kitap. Komutan meseleyi maddeler halinde yazıp bir iki sayfada ana çerçeveyi çizerek okuru sıkmamış. Bence meseleyi uzatmadan özet geçmesi merhumun asker disiplininden kaynaklanmaktadır. Yani size edebi bir kitap değil, bir hayat tavsiyesi bırakıyorum demek istemiş zannımca.
Şemspare
Brezilyalı futbolcu Ronaldinho'yu bilenler bilir. Futbol izlemeyi çok da sevmeyen biri olarak her karşıma çıktığında Ronaldinho'yu izlemeden kendimi alamam. Çünkü herkes top oynar Ronaldinho ise sanat icra eder. Top onun ayağına gelince ortaya çıkan manzara futboldan ziyade artık bir estetik şovdur. İşte bazı yazarlar da aynı zevki yaşatır insana. Onlar yazi yazmaz kelimeleri dans ettirir. Elif Şafak işte bunu yapar genelde tüm romanlarında. Ama Semspare biraz farklı olmuş. Dili oldukça sade olan ve denemelerden oluşan Semspare, kelimelerin dansından ziyade toplumsal konuları, acıları, özellikle kadınları, yazarları ve yazarlığı kısaca hayatı oldukça samimi ve bir o kadar da vicdanı bir bakış açısıyla önümüze sunuyor. Bir yaz akşamı uzaklardan teninize dokunarak geçen bir meltem sonrası yaşadığınız o mutluluk hissini üzerinizde bırakıp geçiyor sayfalar. Oldukça hafif bir dil ile yazılan ve hızlıca bitirilecek bir kitap.
Olmadı
Beğenmedim
Beğenmememin nedeni belki de zamanında okuduğum kişisel gelişim kitaplarından bir farkı olmaması. Zaten bütün kişisel gelişim kitapları birbirinin benzeri değil mi diyeceksin ama ben de farklı olmasını temenni ederek almıştım elime bu kitabı. Yani artık bir kitap bana sesini değil sözünü yükselt, kızgınlık anında öfkeni kontrol et, empati kurmayı öğren gibi kalıplaşmış bilgileri aktarıyorsa ve bunu da edebi ve felsefi bir zevkten uzak yapıyorsa o kitabı artık okuyamıyorum. Ama bu demek değil ki kişisel gelişim kitaplarına karşıyım. Bana yepyeni bilgiler vererek şaşırtacak bir kitap bulduğumda sizlerle paylaşacağım.
Ama şunu söylemeden geçmeyelim. Eğer ki kişisel gelişim kitaplarında yeniysen evet okunabilir. Ama farklı bir şeyler arıyorsan uzaklasabilirsin dostum.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yıl 1984. Her ne kadar emin olmasak da. Ama yaşadığımız toplumda hiçbir şeyden emin değiliz. Zaten emin olmamız gerekmiyor, bize söylenene inanmamız yeterli. Dünya 3 kutba ayrılmıştı. Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya. Ya da biz Okyanusya’dakiler öyle biliyorduk. Zaten önemli olan bizim ne bildiğimiz değil partinin ne düşündüğümüzü istediğiydi.
Yarım bıraktığım için yorumum da tam kabul görmese gerek ama yine de okuyan söylemeden edemiyor işte. Okurlarının hemen hemen hepsinin beğendiği bu kitap, yazarı Goethe olan bu kitap ben gibi bir fâni tarafından yarım birakildiysa suç elbet kitabın değil ya benim bu kitabı okuma havamda olmamamdan yada artık bu denli duygulara kapalı olmamdan kaynaklanmaktadır. Velhasili kelam beni etkilemedi, okurken heyecanlandirmadi ve en önemlisi okunmayi bekleyen onca kitap varken neden zaman kaybedeyim ki düşüncesi ağır bastı .
Açlık
Kitapta yoğun şekilde işlenen iki olgu var. Bu iki olgudan ilkini başlıkta, ikincisini karakterin mizacında görüyoruz. Açlık ve gurur. Ama nasıl bir açlık? Öyle böyle değil yani. Günlerce süren, yiyecek bir şey bulamayınca bir parça talaş onunda bulunmadığı zamanlarda ise bir parça kumaş ile yatıştırmaya çalışılan bir açlık. Ve karşılığında kendisine aç dedirtmeyecek büyüklükte bir gurur. Bu iki olgudan hangisinin kazanacağını sizlerin hayal gücüne ve kitabı okumak isteyenlerin merakına bırakalım.
Kahramanimiz yazarlik yaparak hayatta kalmaya çalışan ama zaman zaman duygusal dengesine hakim olamayan, günlerinin çoğunu midesi boş geçiren gururlu bir kişilik. Kitapta kahramanımızın psikolojisini anladım anlamasına ama kahramanımızın yaşadığı açlığı iliklerime kadar hissettim mi? İşte orada biraz eksiklik hissettim. Yani Orwell'in Papazın Kızında bile yoksulluğu daha fazla hissetmiştim oradaki sefaletin boyutu bu kadar olmasa bile. Yani genel olarak meseleyi gayet güzel bir şekilde anlatan ama duygusal açıdan süreklilik sağlayamazsa da belirli bölümlerde vurucu sahneler barındıran bir kitap oldu benim için.
Sadece aptallar 8 saat uyur tezinin tam aksine 8 saat uyumazsanız aptallık yaparsınız mesajı veren bir kitap.
️İdealler uğruna sürekli olarak uykunuzdan fedakarlık etmenizi söyleyen günümüz dünyasına ciddi bir mesaj " az uyuyan erken ölür".
️Neden uyumalıyız, uyurken beynimizde neler olur, nasıl rüya görürüz , rüyaların tahmin edilme ihtimali var mı, kaliteli bir uyku için neler gerekli ve uykusuzluğun yol açabileceği sağlık sorunları neler gibi bir çok soruya bilimsel araştırmalar neticesinde cevap veren son derece ciddi bir çalışma.
️ Merakınız olmasa da kendiniz ve sevdikleriniz için mutlaka okumanız gereken bir eser.
Bitti çok şükür ️
Herşey senin elinde tezlerinin aksine aslında senin elinde olan çok az şey var tezini ileri süren bir kitap. Bunu da yapılan çalışmalardan yola çıkarak yorumlamış yazar. Ama...Bu kitap bende neden yediğim ıspanak sonrası ağzımda oluşan o kekremsi tadı bıraktı ? Aşırı derecede abartılıp beklentimi üst safhaya çıkarmış olmam mı? Ya da hemen hemen her yerde duyduğumuz 10.000 saat kuralının içersinde minik bir boşluk yakalamış olmam mı? Ya da bazı çıkarımlarda bu biraz zorlama mı olmuş diye yazarı sorgulamam mı? Neyse ne işte ama okurken bir süre sonra artık" bit be kitap" modunda olmadım da değil hani. Fakat şunu belirtmek isterim ki, benim böyle hissetmem sizin de böyle hissedeceğiniz anlamına gelmez pek tabiki . Bi alın bakalım
Körlük bize gözümüzle göremediğimiz bir insan ve toplum portresi gösteriyor. İnsan ki her geçen gün daha da görünür olmak için uğraşan ve bunun için daha da medeni imiş gibi davranan ama görünmez olduğu zaman tamamen içgüdülerinin esiri olan en yırtıcı varlık. Toplum ise bu değişken varlığın bir arada yaşamak için oluşturduğu yazılı veya yazısız kurallarının neticesi… Nasıl ki herşeyin görünür olduğu bir toplumun kuralları insanları daha aydınlık geleceğe taşırken ,hiç bir şeyin görünmez olduğu toplumun kuralları da insanları daha karanlık bir geçmişe doğru sürüklüyor "Körlük " tezine göre. İnsanlarin aynı sıkıntıya katlanırken birbirlerine kenetlenip yardımseverlik duygularının daha da percinlenecegini düşünürken daha da acimasizlaştigini ; en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için en temel ahlaki değerlerinden taviz vermek zorunda kaldıklarını görüyorsunuz. En önemli mesajlardan biri ise korlugun tamamen boyun eğmek olduğunu baş kaldırmak için gören bir göz olması gerektiğini görüyorsunuz. Ve görmeyenler ülkesinde gören tek gözün aslında en büyük yükün sahibi olduğunu…
1/10 puan verdi
Zaman degerli dostlar... Maalesef o zamanı bu kitap sayesinde boşa harcadım. Eğer okuyacağım kitabın bir fantazi ürünü olduğunu bilseydim gider fantastik birkitap okurdum. Biliyorsunuz bazı olaylar abartılınca çok iyi prim yapıyor . Kurtlar vadisi ile başlayan kahramanlık yolundan Mete Yarar da nasiplenmek istemiş. Zamanıma yazık...
İNCE MEMED-2
️Efsane kaldığı yerden devam ediyor...
️Bu ciltte neler göreceksiniz;
1)Kurtuluş Savaşı'nda kahramanca savaşan bazı komutanların nasıl toprak ağası haline gelip halka kan kusturduğunu,
2)Mülki, adli ve askeri erkanın ağaların amrine nasıl amade olduğunu,
3)Memed'in zulme karşı iç mücadelesini,
4)Halkın Memed'i nasıl efsaneleştirdiğini,
5)Korkaklığı... Cesareti...Umudu...Umutsuzluğu... Dönekliği...Mertliği...Zalimi... Mazlumu... Ve bir devrin gerçekliğini...
Midenize ağrılar girerek, dişlerinizi sıkarak ve yaşananları sorgulayarak okuyacaksınız.
️İnsanlar değişir ama olaylar hep aynı kalır. İyi okumalar...
Prof.Dr. Fahri Armaoğlu'nun iki ciltlik siyasi tarih serisinin ilk kitabı olan bu eser, eğer tarih konusunda detaylı bilgiler içeren bir kitap arıyorsanız tam size göre.
️10 bölümden oluşan kitap ilk bölümde Fransız İhtilali öncesi dünyadaki genel durumu, sonra Fransız İhtilali ve Avrupa'yı, Osmanlı'yı, Amerika'yı ve Uzakdoğu içine alan kapsamlı bilgiler sunuyor. O sebeple konunun ilgilisi olmayan için oldukça sıkıcı bir hal alırken meraklıları için tam bir tarih şöleni sunmuş oluyor.
️ Amacınız genel bilgiler içerisinde belirli konular hakkında bilgi almak ise pek tavsiye edemeyeceğim, ama detaylı bilgilere sahip olup 19.yy devletlerinin savaşları, anlaşmaları, dış ve iç politikaları gibi konular hakkında ayrıntılı bilgiler edinmekse tam da tavsiye edebileceğim bir kitap.
️Ayrıca zaman zaman analizlere yer verildiğinden ve dili sade ve akıcı olduğundan ötürü ilgilileri açısından zevkle okunabilecek bir kitap.
️İYİ OKUMALAR
