Kitap, bir hükümetin sahip olabileceği en uç totaliter bir toplumu tasvir ediyor. Eserde bir hükümetin insanların hayatının her yönünü izlediği ve kontrol ettiği bir durum tasvir ediliyor. Hükümetin toplumu, psikolojik manipülasyon, fiziksel kontrol, bilgi ve geçmişin/tarihin kontrolü ve teknolojinin kontrolü ile baskılamaya çalıştığı görülmekte. Eser içerisinde konu Winston baş karakterinin gözünden okuyucuya aktarılmakta. Bir kahraman olarak Winston, özellikle yetenekli, karizmatik veya güçlü değildir. Bununla birlikte, felsefi ve entelektüel bakış açısı nedeniyle etrafındakilerden farklıdır. Öykü boyunca belirleyici özelliği, hükümete/partiye karşı artan direnişidir. Amacı, içerideki hayatını hükümete/partiye teslim etmeye direnmek ve kişisel özerklik duygusunu sürdürmektir. Winston'ı bir kahraman olarak alışılmadık kılan şey, kendi itirafıyla, hedeflerinin baştan başarısızlığa mahkum olduğunu kabul etmesidir. Onun umudu toplumu dönüştürmek ya da hükümeti devirmek değil, daha çok yakalanmadan elinden geldiğince uzun süre direnmektir. Romanın bir bölümünde hedefinde başarılıdır, ancak kararlarının cezası son derece acımasızdır ve sonunda partinin manipülasyonlarına yenik düşer ve kimlik duygusunu kaybeder.
Bir okuyucu olarak kitaptan aldığım mesaj şu oldu: Totaliter rejimlere karşı çıkılmazsa, kitapta anlatılan dünyanın bazı varyasyonları ile toplumların karşılaşması çok uzak gözükmemekte...