Edebiyatımızın ilk edebi romanı olmasına rağmen bir günde bitirilecek kadar sürükleyici bir kitap. Bir çırpıda okunuyor. Olaylar çorap söküğü gibi hızla gelişiyor, insanı içine çekiyor, sürüklüyor. Dizisi çekilse Aşk-ı Memnu'nun, yıllardır hiçbir dizinin sarsamadığı tahtını sarsabilirdi. Ay Yapım henüz keşfetmemiş romanı. Ben böyle vatanperverlik falan bekliyordum konusunu ama genel hikaye klasik bir Türk filmi senaryosu kıvamında. Dönem şartlarını da göz önünde bulundurduğumda oldukça başarılı buldum kitabı.
Ali Bey'i sevmiştim aslında çok saf masum duruyordu sonradan çok bozuldu hep Mahpeyker yüzünden.
Maypeyker nasıl bir canavara dönüşüyor okurken hayret ettim.
Dilaşub görgülü, bilgili sonra çok güzel. Her şeyi dört dörtlük. Ahlaklı, sadık, vefakâr. Her türlü iyi özellik var. Ali Bey için her şeyini feda edebiliyor, acıya katlanabiliyor, can verebiliyor… Rabbim her erkeğe Dilaşub gibi bir eş nasip etsin.
Fatma Hanımın da hayatı oğlu Ali Bey olmuş. Oğlunu Mahpeyker'den kurtarmak istiyor. Zavallı kadının her şeyini adadığı vefasız oğlu cenazesine bile gelmiyor. Sonradan pişman oluyor ama iş işten geçmiş Kitabın son cümlesi gibi; "Son pişmanlık fayda etmez." Ali Bey.
Bir de Mesut Efendi karakteri vardı figüran gibi bir şey romanda ama çok iyi kalpli bir insandı ben çok sevdim.
Kitabın ortasında Ali Bey gerçekleri öğrenecek annesi Dilaşub'u köle olarak Mahpeyker'in eline geçmeden kurtaracak, Ali Bey iyileşecek çocukları olacak diye düşünüyordum bir anda her şey yerle bir oldu... Sonu fena halde üzücüydü.
Vallahi bu romanda olan Dilaşub ve Fatma Hanım'a oldu