Füruzan, seni tanımak için ölmen gerekmiyordu elbette ama sıra henüz gelmemişti diyelim. Duymamıştık adını Türk Edebiyatı derslerinde, ya da ben unutmuşum bilmiyorum. Servet-i Fünun’un ılık ikliminden sonra milli mücadelenin top tüfek seslerinin yankılandığı 20.yy Türk Edebiyatı ile barışamamıştım pek. Bir
Ölmeye Yatmak’ı ile hatırlıyorum, o da üniversite sınavında yanlış cevapladığım için. Şimdi kayıp zamanı telafi etme zamanı. Kıtalar arası gümüş iplikler uzatıp, seni çağdaşın olan kadın yazarlara bağlama zamanı. Fransa’ya uzanıp
Elena Ferrante ile seni aynı masaya oturtma zamanı. Bakalım benim Anadolu’mun kadın yazarı neler hissetmiş, kalbinde hangi okyanusun derinliğini taşımış.
Başlıyoruz 🚀
Cumhuriyetin ilk yıllarının Anadolu’su bu kadar mı güzel anlatılır? Mest oldum. Kadınlık, çocukluk, taşralılık, cumhuriyetçilik, öğretmenlik… hepsi ayrı bir uçurum, ayrı bir vadi.
Kalemine sağlık
İnsan krepon kağıdından kanatlar takınca kelebek olduğuna inanır. Koyun postunda koyun,kurt postunda kurt... Ülkü de giydirilebilir üstünüze ve Etlik tepeleri dağ görünür gözünüze.
İhtikâr: Vurgun, vurgunculuk.
Kullanımı:
Sevgili kardeşim Semiha, burada hep ihtikar yapan tüccarların lafı ediliyor. Babam da esnaf olduğu için çok çekiniyorum.