Toplum Sözleşmesi

Jean-Jacques Rousseau

Toplum Sözleşmesi Hakkında

Toplum Sözleşmesi konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

İlk basımı 1762’de yapılan Toplum Sözleşmesi, Rousseau’nun "Politik Kurumlar" adı altında tasarladığı yapıtının bir bölümüdür ve en çok değer verdiği eseridir. Toplum Sözleşmesi’nin birinci kitabının ilk bölümü Rousseau’nun şu cümlesiyle başlıyor: “İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur.” Rousseau’nun bu sözü Marx’ın “Dünyanın bütün işçileri birleşin, zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok.” sözünü çağrıştırıyor ve insanların zincire vurulmaması gerektiği savunusuna dayanıyor. Toplum Sözleşmesi bu konuda daha önce yayımlanan yapıtlardan farklı olarak yepyeni bir bakış açısı ortaya koymuştur. Rousseau’nun bu yapıtındaki yenilikçiliği, önceki yazarlar sözleşmeyi tarihsel bir olay gibi görürken, onun tarihle bağlantısız görmesidir. O, sözleşmeyi sürekli var olan ortak bir anlaşma, yokluğunda hiçbir yönetimin meşru olamayacağı bir üstlenme olarak algılamıştır. Önceki yazarlar, kraldan uyruklarının kendisine bağlı olduğu bir hükümdar olarak söz ederken; o, egemenliğin tamamen halka ait olması gerektiğini savunmuştur. Bu bağlamda o, yönetim biçminin, monarşi ya da cumhuriyet olmasına bakmaksızın, yöneticinin halkın hizmetinde olması gerektiğine önem vermiş, haklı ve doğru bir toplumun temellerini atmaya çalışmıştır. “Bana göre,” der, “en iyi yönetim biçimine ilişkin büyük soru şuna indirgenebilirdi: Hangi yönetim biçimi en erdemli, aydın ve bilge insanları, kısacası sözcüğün en geniş anlamıyla en iyi insanları yaratmaya uygundur?”
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 5 dk.Sayfa Sayısı: 144Basım Tarihi: 19 Haziran 2023İlk Yayın Tarihi: 1762Yayınevi: Doruk Yayınları
ISBN: 9789755539997Ülke: TürkiyeDil: Türkçe
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 49.6
Erkek% 50.4
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Jean-Jacques Rousseau
Jean-Jacques RousseauYazar · 28 kitap
İsviçre'nin Cenevre kentinde doğmuştur. Bir saatçinin oğludur. Babası Topkapı Sarayı'nda saat tamirciliği yapmıştır. On yaşında eğitimine bir din adamının yanında başlayan Rousseau, daha sonra bir gravürcü ustasının yanında çalışmıştır. 1728-1738 yılları arasında, sekreterlik, müzik hocalığı ve tercümanlık yaparak, Fransa, İtalya ve İsviçre'de dolaşmıştır. Fransa'da yazıları yasaklanınca daha sonra aralarının açıldığı dostu David Hume'un daveti üzerine İngiltere'ye gitti. Daha sonra Batı İsviçre'de Neuchatel'e sığındı. Kalvenist olarak vaftiz olmuştu. Torino'da Katolikliğe geçti, daha sonra tekrar Kalvenist oldu. Bu sebeple doğduğu şehir olan Cenevre'de ateist suçlamalarına mâruz kaldı. 1749'da Ansiklopedinin müzik bölümünü kaleme almıştır. Jean-Jacques Rousseau'nun yapıtlarındaki karmaşıklık onun; doğal hukuk kuramcısı, doğal hakları yadsıyan biri, aydınlanmacı, aydınlanma ilkelerini yerle bir eden biri, demokrasinin inançlı savunucusu, demokrasiyi ayaklar altına alan biri, burjuva liberal devriminin hazırlayıcısı, öte yandan böyle bir devrimin olumsuzluklarını çok önceden gösteren, hatta reformculuğu bile benimseyen biriymiş gibi birbiriyle çelişen ve çatışan çok karşıt düşüncelerle yorumlanmasına sebep olmuştur. Bu sebeple Rousseau anlaşılması güç bir düşünür olmuştur. Kendisini hep halktan birisi olarak görmüş, halktan kişiler arasında daha rahat etmiştir. Rousseau, doğru bir siyasal toplumun temellerini ortaya koyabilmek için olguların bir yana bırakılması gerektiğini belirtir. Çünkü ona göre salt olgulardan hareket edildiğinde, çıkarlar, yararlar ön plana yerleştirilmekte ve böylece adalet, hukuk ayaklar altına alınmaktadır. Rousseau, güçlünün haklı kabul edildiği, siyasal toplumun kökenine olguları yerleştiren, olgusal verileri ve kuramları eleştirmektedir. Yurttaşı, ortak benliği, halkı, devleti yaratan bir toplum sözleşmesini ve bu sözleşmeye toplumdaki her bireyin dahil olması gerektiğini savunur. Halk olmanın temelinde egemenliğin var olması gerektiğini düşünür. Yasaların olmadığı bir yerde devletten söz edilemeyeceğini savunmuştur. Yasaların, halkın tümü için geçerli olması gerektiğini düşünmektedir. Halk sayısı arttıkça, yönetici sayısının azalması gerektiğini savunan Rousseau, demokrasi, aristokrasi, monarşi” şeklindeki sınıflandırmayı benimsemiştir. Rousseau'ya göre demokrasi biçimindeki hükümette yönetici, halkın tamamı ya da büyük bir kısmıdır. Aristokrasi biçimiyse küçük bir azınlığın yönetimidir. Monarşik hükümette ise yönetme yetkisi tek bir kişidedir. Rousseau'ya göre yurttaşlar olmadan erdem, erdem olmadan özgürlük, özgürlük olmadan devlet olamaz. Ayrıca devletin temelinde dinin de olması gerektiğini savunur. Rousseau; devletin iktidara değil, halka ait olduğunu savunmuş ve ulus-devlet anlayışını benimsemiştir.