Kuyucaklı Yusuf'u uzun zaman önce okudum, büyük bir hevesle,bir çok beklentiyle...
Ne yazık ki umduğumu bulamadım daha sonra bulunduğum ruh hali, yer ve zamanın etkili olduğunu düşünerek biraz zaman tanımam gerektiği kanısına vardım...
Evet ,uzun bir zaman diliminden sonra yeniden okudum ancak fikirlerimde olsun duygularımda olsun pek
Sait Faik büyük bir sevgi içinde;yoksulları ,balıkçıları,İstanbul'u ,Marmara Denizini,adaları,martıları ,rüzgarı,deniz üstünü,deniz altını ve daha nicelerini
şiirsel bir anlatımla dile getirdiği öyküleriyle edebiyat tarihimizin ölümsüzleri arasında yerini almış usta bir yazar...
Kırk sekiz yıl süren kısa yaşamına edebiyat ve sanat
Nurullah Genç'in şiirlerinde her zaman bir ilahi ışık, güçlü dize ve manalar bulmak mümkün.
Sadece mânaya ve ilahi aşka yol alan bir meyil içerisinde; bedene değil ruha hitap eder, sevginin her halini bulmak ise okur için muhtemel.
Rüveyda da şairin kendi tür ve biçimi devam ediyor.
gençken kaleme almasına rağmen estetik, naiflik ve
Bu gün yazarın manga çizmeye çalışırken batırılmış bir kapağı bulunan 4n1k ismini taşıyan bu kitabına denk gelip rastgele bir kaç sayfa açtım-ki bu birkaç satır bile zaman kaybı demek benim için- ve "çok ciddi anlamda şok oldum" biçiminde bitirilmiş bir tümce ile karşı karşıya kaldım. argüman edindiğim bu ifade kesinlikle bir diyalog metni değildi ve anlatıcı konumundaki yazar tarafından paragrafa giriş tümcesinde aktarılıyordu.
yazar arkadaş kitabında bir karakteri canlandırıyor olsa dahi türkçe okuyan, konuşan ve yazan insanların, özellikle de çocukların ergenlik çağındaki gençlerin bu tür kitaplardan uzak durmaları gerekiyor. en azından belirli bir yaşa erişmiş bireylerin hedef kitle olarak öne sürülmeleri söz konusu olmalı. kültür ve turizm bakanlığı ya da gençlik ve spor bakanlığı'nın benim ifade etmekte zorlandığım türadelerin yer aldığı, çocuk ve gençleri hedef kitle olarak seçtiği bilinen yayınlara izin vermiyor olmaları gerekiyor. hangi akla uyarak epsilon'un bu yayını yaptığı da tartışılmalıdır.Çocuklara ne diye türk edebiyatının klasiklerini okutmaya çalışıyor öğretmenler. bu biçimde kazanılacak okuma alışkanlığının hiçbir değeri olamaz.
okurken seçici olun, çocuklarınızın da seçici olmasına izin verin. kitaplar aklı yontan araçlardır, ancak köreltmesini de iyi bilirler. konu dile geldiğinde ise nasıl zehre dönüştüklerini tahmin bile edemezsiniz.
Bilirsiniz,hepimizin hiçbir zaman konuşamayacağımızı bildiğimiz ve bilinç altında kurtulabileceğimiz şeyler var.
Sanki bunu yaparak iyi olacağız ya da öyle sanıyoruz ,bilmiyorum...
Ama öyle şeyler de var ki değil bilinç altımız ölüm bile kurtaramaz bizi onlardan...İşte tamda öyle bir yerde tabiri caizse;
"Ölü bir balığın bir suyu ölü bıraktığı bir yerde" bir tutunamayan ve ifade edilmesi gereken milyon birikmiş yorgunluk...
Bu kitabın her bir kelimesine bir inceleme yazılabilir ama gelin görün ki kırk okur birden olsam yinede bundan fazlasını yazamam...
''Cehalete geri dönüşün cehaletten çıkmaktan çok daha zor olduğunu, hafızamın rahatsız eden darbeleriyle anlamıştım... Hatta belki yaratacağım yeni ve bomboş aklım sayesinde mutlu bile olabilirdim.''
Bu incelemede kitaptan değil de daha çok çevirisinden bahsetmek istiyorum...Ki bu ciddi anlamda can sıkıcı ve dayanılmaz bi durum.
Öyle ki kendimi kitabı okumuş dahi saymıyorum....
Gerçek, çevirmenin okuyucu ile yazar arasına girmesinden kitaptan ne anladığımı bilmiyorum.
Ki bu hem yazarın hem okurun hakkına tecavüzden başka bir şey
''Bizler, ufacık şeylerden rahatsız olmaya hazırız. Mutlu günlerimizi pek azken, dertli günlerimiz pek fazla. Tanrı'nın bize bağışladığı güzellikleri görebilsek, kötülüklerle baş ederken daha güçlü oluruz.''